Dün Ege Denizi'nin İzmir Seferihisar açıklarında meydana gelen 6,6 büyüklüğünde depremle sarsıldık. (Kandilli Rasathanesi Müdürü ise depremin şiddetini 6.9 olarak açıkladı) Yazıyı kaleme aldığım dakikalarda ölü sayısı 12, yaralı sayısı ise 419 olmuştu. Kağıt gibi yıkılan bina enkazları arasında arama kurtarma çalışmaları devam ediyordu. 70 kişi kurtarılmıştı. Yıkılan binalarda arama kurtarma çalışmaları sürüyor idi...

Umarım bu afetle ilgili bütün veriler, yukarıda yazdığım rakamlarla sınırlı kalır.

Enkaz altında kurtarılmayı bekleyenler için tez vakitte bir kurtuluş yolu dilerim!

***

Peki Zonguldak ve deprem ilişkisi nedir, biraz da buna değinelim. Mesela Zonguldak'taki çarpık çurpuk binalara bakarsak kesin yandık da... Deprem riski bakımından bakarsak az da olsa şansımız var diyebiliriz.

Malum olduğu üzere Zonguldak, Bartın ve Karabük bölgesi Kuzey Anadolu Fay Hattı üzerinde yer alıyor. Bu konuda bölgemizde en yetkin isimlerden olan değerli deprem uzmanı Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakan Kutoğlu, kentte deprem riskinin az olduğunu söylüyor.

Onun verdiği bilgilere göre Türkiye’nin her noktasında deprem riski olmasına karşın Karadeniz Bölgesi bu konuda kısmen şanslı. Biz ikinci, hatta üçüncü derece risk taşıyoruz. Bize en yakın fay Kuzey Anadolu Fay Hattı oluyor. Zonguldak bölgesi, deprem açısından riski çok az bir bölge olsa da halen üzerinde çalışılmamış faylar var.
 
3 Eylül 1968'de en yıkıcı deprem Bartın açıklarında yaşanmış. 29 vatandaşın hayatını kaybettiği, binlerce binanın yıkıldığı Bartın depreminin bir benzeri, bizim Zonguldak açıklarında da yaşanabilir. Sayın Kutoğlu, şu bilgiyi veriyor: “Bizim kıyımızdan geçen faylar da var ama bu fayların kırılma olayı binlerce yıl sürüyor. Karadeniz’deki en büyük deprem Bartın depremi oldu. Deniz 100 metre kadar içeri girmiş. Bartın’da olan deprem bizim kıyılarımızda da olabilir."

Ayrıntı son cümlede gizli. "Bartın’da olan deprem bizim kıyılarımızda da olabilir."

Allah korusun, eğer böyle bir deprem yaşanırsa; bu çürük, yamuk yumuk binalarla işimiz gerçekten zor. Tek tesellimiz, az riskli bölgede bulunmamız.

*

Kentimizin yetiştirdiği bir deprem uzmanımız daha var. Aynı zamanda 67'liler Paltformu Genel Koordinatörü olan Cenk Kaplancan da yakın zamanda İzmir'de deprem olacağı konusunda uyarılarda bulunmuş.

Bunlar bilim insanı... Eğer bir şeyler söylüyorlarsa durup düşüneceksiniz. Düşünmekle kalmayıp 'acaba ne diyor, neler diyor, neden diyor' şeklinde kafa yoracaksınız. Ondan sonra etrafınıza işin erbabını alıp önleminizi alacaksınız. Eee bunları yapmak için önce siyasetteki kısır çekişmelerden sıyrılıp gerçeklere odaklanmamız lazım. O da bizde yok maalesef... Daha doğrusu kısır döngülerden, bunlara enerjimiz kalmıyor.
 
BİNALARIMIZ NE HALDE?

Deprem afeti denilince inşaat sektörüne ayrı bir parantez açmak gerekiyor. Hiçbirimiz deprem uzmanı değiliz şüphesiz; ancak deprem ve benzeri afetlere karşı alınacak tedbirleri de hepimiz az çok biliyoruz. Bu konuda öncelikle bilimsel uyarılar dikkate alınarak, gerçekçi önlemlere sarılmak gerekiyor. Öncelikle en temel nokta depreme dayanıklı sağlam binalar inşa etmek. Sadece sağlam bina yapmak yetmiyor, aç gözlü müteaahitler işini sağlam yapıyor mu diye çok sıkı bir şekilde denetim mekanizmasının da tavizsiz işletilmesi gerekiyor.

İşte bu husus, en büyük zaaf noktamız diye düşünüyorum. Denetleyen de, denetimden kaçan da bizim insanımız. İyi de, ölen de bizim insanımız. Biz bu insan kaynaklarımızı iyileştirebilirsek, en azından bundan sonraki afetlere karşı daha hazırlıklı oluruz.

Vesselam...
 
*Deprem olduktan sonra alınan tedbirin, kalp kırdıktan sonra dilenen özrün kıymeti yoktur.

*Deprem öldürmez, fakat (çürük) bina ve (tedbirsiz) insan öldürür!