Zonguldak Çevre Koruma Derneği Başkanı Ahmet Öztürk, Kozlu sahilindeki hafriyat dökümüne tepki göstererek, ihbarda bulunmasına rağmen gelmeyen Kozlu Belediyesi ve  Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü yetkililerine ateş püskürdü.

Bu vahşi çevre katliamına göz yuman herkesi "suç ortağı" olarak nitelendiren Öztürk, açıklamasında şunları söyledi:

"Tam 32 yıldır Fatih Sitesi’nde oturuyorum. 32 yıldır da başta Kozlu Sahili olmak üzere gözüme takılan sorunlarla boğuşup duruyorum. Tüm kıyı şeridi gibi Zonguldak’ın çöplüğü haline dönüştürülen Kozlu Sahil’de, tanığı olduğum 32 yıldır kanun nizam tanınmıyor. Etmediğimiz şikâyet, yazmadığımız konu, yapmadığımız eylem kalmadı ama hakkımızda dava açmanın dışında devleti harekete geçirmemiz mümkün olmadı bir türlü.

Yüksek kesimlere Mart karı! Yüksek kesimlere Mart karı!

Bu hafta sonu yine aynı ritüel tekrarlandı. Sarı renkli bir kamyon gündüz gözü ile geldi, kasasındaki tonlarca hafriyatı ulu orta denize boca etti. Kaçıcı olduğunu bilemediğim ama benim ilk gördüğüm seferini fotoğraflayamadım, telefonumu bulup açıncaya kadar kamyon işini bitirdi çünkü. “Hasbin Allah” çekip işime devam ederken kamyon ikinci kez geldi. Bu kez fotoğraflamak mümkün oldu. Üçüncüsünde video bile çektim hatta.

Bu arada Kozlu Belediyesini aradım. 7/24 halka hizmet ettiğini söyleyen belediyenin 153 numaralı telefonu kapı duvardı resmen. Oraya ulaşamayınca 112’yi aradım. Görevliye derdimi anlattıktan sonra bağladığı Emniyet’in telefonundaki görevli ekipleri bilgilendireceğini söyledi. Bir müddet sonra geri döndü, “Bu bizim işimiz değil, başka yerleri ara” diyerek kendileri açısından işlemin bittiğini ifade etti. “Geçmişte ilgileniyordunuz, ‘Sosyal medyadan önce bize bildirin, gereğini yaparız’ diyordunuz hatta” dedimse de nafileydi.

Bunun üzerine şansımı bir de Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının 181 numaralı “Alo Çevre” hattında denedim. Karşıma çıkan görevli “Acil müdahale ekibimiz yok, kayıt alıp 15 gün içinde sonuçlandıracağız” deyince adeta koptum. Bir sürü tartışmanın ardından “Bizim değil kolluk gücünün işi. Polise ya da jandarmaya bildir” dedi. “Onlar da siz adres gösteriyorlar” dediğim görevli, “Görevlerini yapmıyorlar o halde” cevabını verince patladım: “Hepiniz doğaya karşı işlenen suçların ortağısınız.” 

Ben bildim bileli, Kozlu’da, şehrin göbeğinde, kamyonlarla hafriyat, vidanjörlerle sıvı dökülüyor denize. Benim gibi onlarca insan tanığı olduğu hukuksuzluğu şikâyet ediyor. Hiçbir şey değişmiyor ama. Bir müddet sonra aynı senaryo yeniden sahneye konuyor. Olan üzerinde titrememiz gereken doğal varlıklarımıza oluyor. Kıyılar yok ediliyor, deniz kirleniyor, doğal plajlar atıklarla doluyor. Bizse vaz geçtim bunlara müdahale etmekten, kamuda muhatap bile bulamıyoruz kendimize. 

Belediyesi, emniyeti, çevre şehirciliği ele ele vermiş, doğayı katledenlerle suç birliği yapıyor. Bizeyse öfkeden deli olup gözyaşı dökmek kalıyor yalnızca. Ama emin olun böyle kalmayacak. Defalarca şikâyet edildiği, basına pek çok kez konu olduğu halde gereğini yapmayan kamu görevlileri hakkında suç duyurusunda bulunacağım önümüzdeki günlerde. Bugün olmazsa yarın, o da olmazsa gelecekte doğaya karşı işlene suçların hesabını soracağım mutlaka…"