İşte o yazı:
Önceden sahillerimizde her 50 metrede bir , kalın yapraklı dallardan oluşan sallaçlar vardı. Çocuktuk o zamanlar , hayal meyal hatırlıyorum iki gözlü idi.  Kamelya gibi. Aileler gelip kalsın diye herhalde muhtarlık kuruyordu.
Genliğimiz de ise ; arkadaşlarla, hayatımızın en güzel yıllarını yaz aylarında Bartın`ın İnkumu'nda geçirdik. O zamanlar Bartın, Zonguldak'ın ilçesi idi.
Orada evimiz yoktu. Daha öğrenciydik, otelde kalacak paramızda yoktu.
Daha 17 yaşlarında ,evden pek uzaklaşmadığımız yıllardı. İlk defa beş arkadaş ,okul harçlıklarımızı biriktirip, her ay bir bankaya yatırmaya karar verdik. Niyetimiz 8 ay sonra bir sahil kasabasında çadır kurmaktı. Genelde Göbü, Türkali`de günübirlik denize giderdik. Bir havlu, ekmek arası bir şeyler alır 12.30 trenine binerdik, altı treni ile dönerdik.
Mahallede bizden önce ağabeylerimiz İnkumu`nda kamp kurmuşlardı. Onların çadırları vardı. Bize verdiler. Sıkı sıkı da tembihlediler. Onların kamp yaptığı yer, bir mahalle idi. “Mahalleden geçerken kafanız önde geçin , gürültü yapmayın”  şeklinde uyardılar. O yaz, Haziran 26`nda İnkumu`a gidip kamp kurduk. Hepimiz daha ana kuzusuyduk, analarımızın biricik evlatlarıydık. Bartın`da olsa ,uzak geliyor tabi. Ankesörlü telefonla, jetonlarla görüşüyorduk. Jeton atarak anamdan taze fasulye yemeği tarifi bile almıştım. İlk defa ailemizden ayrılıyorduk daha yemek yapmasını bilmiyorduk. . Okul harçlıklarımızdan biriktirdiklerimiz para ile 3 ay boyunca tatil yapacağımızdan , bitmesin diye gıdım gıdım yiyorduk. Bir paket hazır çorbaya 10 bardak su katıyorduk. Malbora paketlerine birinci sigarası koyuyorduk. Akşamları, Çambar`a gidiyorduk, masada forsumuz olsun değil mi !  Orada tatil yapan bizim yaşımızdakilerin çoğu kolej tipliydi. Ya Hacettepe tesislerinde kalan ya da Ankara`dan gelmiş bürokrat çocukları . Yazlıkçılar yani . Biz terlikli, onlar adidaslı basket maçları yaptık iyi mi ! 

Zonguldak’ta peş peşe orman yangınları! Bakanlıklar önceden uyarılmış Zonguldak’ta peş peşe orman yangınları! Bakanlıklar önceden uyarılmış

Ne kimse bizi rahatsız etti ne de biz kimseyi rahatsız ettik. Margarin, tereyağı , peynir gibi sıcakta bozulacak malzememizi, kampımızın  karşı taraftaki eve veriyorduk. Onlar bizim için buzdolabına koyuyorlardı. Hiç tanımadığımız Sami abinin ailesi.. 
Bir sabah jandarma geldi, içimizden birinin karakola gelerek çadırda kalanların isimlerini kaydettirmemizi söyledi, o kadar. 
Şimdi düşünüyorum da; o yılların etkisi çok var üzerimizde. 
Şu an Zonguldak tarihini yazıyorsam bile o günlerimizde aldığımız bu hazzı , bilgi , görgü, terbiyenin bazı var. 
O beş arkadaş ve sonra aramıza katılanların hiç biri hırsız olmadı, katil olmadı, şiddet yanlısı olmadı, kimisi doktor oldu, kimisi mühendis. Öğrencilik yıllarımızda aslında ekonomik açıdan bizden çok üstün insanların arasında hiç rahatsız olmadan , yalıların, deniz manzaralı binaların motellerin pansiyon sahiplerinin arasında kompleks duymadan ,onlarla birlikte tatil yaptık. Bizi biz yapan, karakterimizi şekillendiren, Zonguldak`a aşık olmamızın yegane sebebi , bu gençlik yıllarımızda geçirdiğimiz kamp hayatı idi.

Geçen gün bir haber okudum. 
Amasra, Bartın ile Filyos Belediyeleri  kamp kurmayı yasaklamış. İçimde yine bir kaybetme hissi yaşadım.
Sosyal demokrat iddiasında bulunan CHP belediyeleri bunlar.  Bizim yaşadığımızı ,yaşamamış başkanlar herhalde , ironi yapamıyorlar . 
Sosyal belediyecilik;  şehirden her kesimin eşit oranda faydalanmasını sağladığında, sosyaldir. Ötelediğiniz kişiler, yarın başka bir şekilde karşınıza çıkar daha fazla zarara uğrarsınız. İnsanları yumuşatın, taktir toplayın, önemli hissettirin ki;  isyankar sonuçlar çıkmasın. İnsanları suça sevk eden nedenlerden biri değersizlik, diğerleri ; toplumda dışlanmış hissi, güvensizlik, yasakçı mantıktır.  
“Biz neden bu hale geldik “diyorsunuz ya ! İste bunları kaybettiğimizden geldik. Sami abilerimizi neden kaybettik `
Kamp yapacak olanlara, belli bir yerde, belli kurallarla izin verilmesinin ne zararı olabilir ?
Filyos sadece otele parası olanların ;  bir tek evi ,pansiyonu bulunanların , tatil yapabileceği yeri mi olmalı ? Yoksa herkesin bütçesine göre kalabileceği bir yere mi dönüştürülmeli ?

Belediyelerin aldığı bu kararları çok kaba buluyorum. Kaba, saygısız veya nezaketsiz belediyecilik uygulamaları istemiyoruz. Özelikle halkın partisi olduğunu iddia eden CHP`li belediye başkanlarına hiç yakışmıyor mu?

Kaynak: Haber Merkezi