Sevgili okurlarım!
Siyaset kazanı kaynamaya başladı. Bütün partiler adayları kesinleştirsin, hele meşhur madenci anıtımızda liderler esip gürlesin, kazan fokur fokur olacaktır.  

Bunlar her seçimde görmeye alışık olduğumuz manzaralar. Bu bir yarış… Zaman zaman seviye düşse de seçimler vasıtasıyla bir tercihte bulunuyor, şehrimizi ve ülkemizi idare edecek isimleri halk olarak bizler seçiyoruz. 

Bir gömlek alırken 40 kere düşünüyoruz. Şehrimizi yönetecek insanı seçerken 40 bin kere düşünsek azdır.

Seçimler Zonguldak’ta nasıl geçecek?

Her zamanki gibi çekişmeli geçecek. 

CHP Zonguldak’taki üstünlüğünü kaybetmemek, Ak Parti ve diğerleri ise yıllardır hayalini kurduğu Zonguldak Belediyesi’ni kazanmak için büyük mücadele verecek.

Kent merkezindeki sosyal demokrat seçmen ağırlığı nedeniyle her seçimde rakiplerine karşı 1-0 üstün başlayan CHP’ye;

Bakalım, halk bu sefer aynı avansı verecek mi? 

Açıkçası çok merak ediyorum.

Seçime kadar elbette köprünün altından çok sular akar. 

Ancak;

Bu defa, halktan aynı avansı bulamayacağı kanaatini taşıyorum. Yanılıyor muyum? 

Kendi limanında, gemisine “gedik” açtırmış görüntüsü veriyor ana muhalefet partisi.

Gediğin adresini, başka yerde değil; en basit hizmeti dahi halka sunamayan Zonguldak Belediyesi’nde aramalı…

Görünen o ki, CHP Zonguldak’ta seçime bu kez 1-0 önde değil; en iyimser yaklaşımla 1-1 beraber, hatta 1-0 geride başlayacak. 

Partiden bir ismi aradım, “Aday konusunda bir işaret var mı?” dedim. Ser verip sır vermedi. Ağzından alabildiğim tek cümle, “Şu an çok erken” oldu. 

Ak Parti’ye baktığımızda…

Özcan Ulupınar’ın adı kesinleşti diyebiliriz. Açıklandı, açıklanacak, derken; 4 Aralık Salı Günü Grup Toplantısı’nda adayın açıklanacağı haberi geldi. Kendisi gazetemize, ‘adayımız sensin denildiğini’ açıkladığına göre şimdiden hayırlı olsun diyorum. 
Ters köşe olur mu Zonguldak? Elbette mümkün; ama bu saatten sonra bu riski alacaklarını sanmıyorum.

Peki Ulupınar ismi halkta karşılık bulur mu?

Muharrem Akdemir döneminden sonra seçime girecek olması, en büyük avantajı Özcan Ulupınar’ın. Buna ilave olarak “yerel” ve “genel” politikanın içinden gelmesi, ikinci bir avantaj olarak sıralanabilir. 

Şimdilik bu kadar yeter…

Diğer detaylar, bir sonraki yazımızın konusu olsun.

Sağlıcakla kalın…