Şan’dan Hacıbektaşoğlu’na ziyaret Şan’dan Hacıbektaşoğlu’na ziyaret

Baltaş yazısında şu görüşlere yer verdi: “Zonguldak kömürün bulunması nedeniyle Türkiye’de jeolojik çalışmaların bilimsel anlamda yapıldığı ilk ildir ve jeopark kurulacak kadar da jeolojik, endüstriyel, kültürel, biyolojik vb. lokasyonlara sahiptir. Aşağıda Zonguldak Kömür Jeoparkı jeositi olarak belirlenen lokasyonlara gidilecek yönleri gösteren bazı tabelalar ile “Yumurta Kayalar” olarak isimlendirilen jeositin, kültürel jeosit niteliğinde olan A Tipi Konukevi ve aynı zamanda Türkiye’nin ilk termik santrali olan ve günümüzde kullanılmayan Çatalağzı Termik Santrali olan ÇATES A binasının fotoğrafları verilmiştir. 
Tabelalarda;
-Kömür, doğalgaz gibi bir yakıtla çalışarak elektrik üreten anlamına gelen “termik” kelimesinin sıcak kaplıca suyu anlamına gelen “termal” yerine kullanıldığı, 
-Çaydamar Deresi üzerinde su gücüyle çalışan un değirmeninin “Çaydamar Su Değirmeni” olarak ifade etmek yerine farklı anlamlara gelen kelimelerle İngilizceye çevrildiği,
-Türkçe çoğul anlamı olan “Harmankaya Şelaleleri” ifadesinin tekil anlam taşıyan “Harmankaya Şelalesi” olarak İngilizceye çevrildiği,
-Üzülmez Kültür Vadisi olarak bilinen alanın “jeo” kelimesi de eklenerek “Üzülmez Yerküre Kültür Vadisi” olarak Türkçe anlamından farklı bir şekilde İngilizceye çevrildiği,
-Jeolojik tanımlama yapılırken bulundukları yerde kendi eksenleri etrafında dönmeleri nedeniyle köşeleri aşınarak küre benzeri yuvarlak şekil alan kayaların bilimsel değerlendirmeden uzak bir şekilde “Yumurta Kayalar” olarak isimlendirildiği,
-TTK Eğitim Ocağının adı; üretimin yapılmadığı, göçük, toz, yangın, degaj vb. tehlikelerin olmadığı konforlu bir ortamda martöpikörle veya kazma ile birkaç dakika kazı yapılarak sanki madencilik deneyimlenebilirmiş gibi basitleştirilerek ve bu uğurda hayatını kaybeden binlerce madencinin hatırasına saygısızca “Kömür Deneyim Ocağı” olarak isimlendirildiği görülmektedir. 
-Kentin yaşayan simge yapılarından olan A Tipi Konukevinin kütüphane yapılmak üzere Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından Kültür ve Turizm Bakanlığı’na devredilmek istenmektedir. Ayrıca Türkiye’de enterkonnekte elektrik dağıtım sisteminin başlangıcı ve ilk termik santrali olan ÇATES A binasının koruma kararı kaldırılmış ve geleceği belirsiz durumdadır.
Ayrıca jeopark kapsamında gezi rotası olarak belirlenen ve liman arkasından Fener semtine ulaşan varagele giden dolgu yol dalgalar tarafından aşındırıldığı için kullanılamamakta ve kısa bir süre önce konulan tanıtım tabelası da yıkılmıştır. Bu olumsuz örnekler daha da artırılabilir.
Dünya genelindeki örnekler incelendiğinde jeoparkların bilimsel verilere dayalı olarak oluşan ciddi çalışmalar oldukları görülür. Zonguldak Kömür Jeoparkı adına oluşturulan bazı lokasyonların ise bilimsel verilere dayalı olarak değil de popülist isimlerle birer turizm unsuru olarak pazarlanmak istendikleri görülmektedir. Ayrıca, kent kimliğini oluşturan simge yapıların daha işlevsel olarak kullanılası yerine yıkılmak istenmesi de Zonguldak Kömür Jeoparkının oluşumunu engelleyici girişimlerdir. Yönetenlerin ve biz yaşayanların oluşumuna yeterli katkıyı vermediği jeoparkı UNESCO neden küresel jeoparklar ağına dâhil etsin?
JEOSİT LOKASYONLAR ORTAYA ÇIKARILMADI
Yanı sıra bu ana kadar halka açık olarak yapılan toplantılarda, genel değerlendirmelerin dışında şehir içinde birkaç alan gezilerek Zonguldak Kömür Jeoparkı tanıtılmaya çalışılmaktadır. Bugüne kadar geçen süre göz önüne alındığında özellikle jeosit lokasyonlarının tam olarak ortaya çıkarılamadığı da görülmektedir. Yanı sıra kent kimliğini oluşturan endüstriyel yapılar, kentin kedine ait kültürel özellikleri, jeolojik ve biyolojik sit alanları vb yapılacak bilimsel yayınlarla yerel halka ve tüm Türkiye’ye duyurulamamıştır. Bu durum yapılan çalışmaların Zonguldak Kömür Jeoparkının tanıtımı için yeterli olmadığının bir göstergesidir.
Yukarıda verilen örnekler aynı zamanda Zonguldak Kömür Jeoparkı sistemi içinde bulunan konusunda yetkin ve kendini kanıtlamış az sayıdaki insanlar dışında kalan çoğu kişinin iyi niyetlerine karşın jeoparkın oluşumuna katkı vermek için yeterli donanıma sahip olmadığının da bir göstergesidir. Bu konuda sadece kâğıt üzerinde referans verilerek ilan edilen “Ulusal Jeopark” olmayı yeterli görmek te mümkün değildir. 
Bir yöreyi diğer şehirlerden ayıran ve farkını ortaya koyan oluşturduğu kent kimliği ve kültürüdür. Bunlar da ancak, orada yaşayan insanların bulundukları coğrafyadan etkilenmeleriyle belirli bir süreç sonunda oluşabilmektedir. İstenir ki, kentin yönetiminde kısa sürelerle görev alan yöneticiler de ancak uzun sürede oluşabilen kent kültürüne ve simge yapılarına sahip çıksınlar. Ancak yerel yöneticiler de Zonguldak Kömür Jeoparkının oluşumuna bugüne kadar yeterli katkıyı vermemişlerdir. Bütün itiraz ve uyarılara rağmen kentin kimliğini oluşturan birçok endüstriyel ve kültürel mekân çıkar uğruna birer birer ortadan kaldırılmıştır.
RUM KESİMİENGELLEDİ SÖZÜNÜ SORGULAMALIYIZ
Maalesef 24 Haziran 2021 de kurulan Zonguldak Kömür Jeoparkını oluşturmak amacıyla bugüne kadar harcanan para ve yapılan çalışmalar UNESCO Küresel Jeopark Ağına katılabilmek için yeterli olamamıştır. Ülkemizde UNESCO Küresel Jeopark Ağına kabul edilen Kula Jeoloji Parkı dışında UNESCO Geçici Miras listesinde bulunan seksenden fazla lokasyon bulunmaktadır. Zonguldak Kömür Jeoparkı adına yapılan başvuru dahi kabul edilmezken, yanı başımızdaki Safranbolu Belediyesinin 4 Mart 2023'te Cittaslow hareketine dâhil olmak için yaptığı başvuru kabul edilmiştir. Böylece Safranbolu kent ölçeğinde korunan hem UNESCO hem de Cittaslow'a dâhil olan tek kent olma hakkını elde etmiştir. Bu durum, Zonguldak Kömür Jeoparkı adına UNESCO’ya yapılan başvurunun Kıbrıs Rum kesimi tarafından engellendiği görüşünün inandırıcılığını sorgulamamıza neden olmaktadır.”