Bu topraklarda tabu olarak görülen, üstü örtülü kalması istenilen pek çok husus vardır.  

Örneğin, “din” ve “milliyetçilik” maskeli yapıların haydut devletler sınıfındaki ABD, İngiltere, Almanya, Fransa, İsveç vb. gibi ülkelerle olan ilişkilerini sorgulamak, açmaya çalışmak suç olarak görülür. 

2010’lu yıllarda bilgilerine çok güvendiğim bir teoloji memuruna “Üstadım, ortalık tarikattan, cemaatten geçilmiyor. Her sokakta bir yapının derneği, lokali, toplanma yeri var. Hangi cemaate girmemi önerirsiniz?” diye sormuştum. 

Alanında çok bilge bir kişi olan hemşehrim, “X cemaatine girmeni tavsiye ederim. Orada çok yükselirsin vb.” demişti. Ben de “Peki üstadım, dediğini yapayım ama bu yapının başı neden baş haydut ABD’de yaşıyor? Hukuksal olarak üzerine atılı bir suç da kalmadı. Bütün iddianameler, suçlamalar geri çekildi ya da sümen altı edildi” dedim. Verdiği cevap çok ilginç idi: “Hocam, o kişi, ABD’yi Müslüman yapmak için oraya gitti. Onun elini öpen papazlar bile İslam dinine yöneliyor vb.” demişti.     

Aradan birkaç yıl geçti. 2016’da CIA kuklası, kontrgerilla (gladyo) uzantısı yapı darbe ile ülkenin yönetimini ele geçirmeye çalıştı…  

Aradan 1 ay geçti, bir çocuğun sünnet merasiminde bana X cemaati öneren bilge tanıdığıma rastladım. “Gelişmelere ne diyorsun” dedim. “Hocam, onlar teröristmiş, hainmiş…” dedi.  

Eğer, onun tavsiyesine uysaydım belki ben de hapsi boylardım… 

Yaklaşık 40 yıldır amatörce yazılar hazırlayıp gazete, dergi, web sitesi gibi mecralara iletiyorum. Bunların bir kısmı yayınlanıyor, bazıları da kurulu düzen için riskli bulunarak çöpe atılıyor.  

Bu dünyada hobisi (özel uğraşı) olmayan insan hemen hemen yoktur. Kimisi ava gider, kimisi balık tutar, kimisi kahvede taş dizer, kimisi dağ-bayır yürür, kimisi günde 16 saat uyur, kimisi okuyup yazar. Kişisel olarak ilkokul döneminden beri tek hobim var: Okumak ve yazmak… 

Yazabilmek için okumak, öğrenmek, tetkik etmek, analiz yapmak gerekir. Bilgi sahibi olunmadan fikir sahibi olunamıyor… 

Haydut devletlerin lideri konumundaki ABD dünyadaki 192 ülkenin demokrasisini, ekonomisini, modasını, medyasını, mutfağını, inanç sistemini, askeri yapısını, parasını, eğitimini kontrol etmeyi hakkı olarak görüyor.  

6 milyonluk ultra sinsi ordusu ve MOSSAD irtibatlı istihbarat şebekesiyle dünyanın 160 ülkesinde yöneticileri yetiştirme, seçtirme, indirme, imha etme noktasında başarılı olduğu görülmektedir. 

İki kıta üzerinde yer alan bu topraklarda da son 300 yıldır Fransa, Almanya, İngiltere ve ABD’nin yıkıcı planları yürürlüktedir.  

Son 300 yılda gerilemeye, zayıflamaya, dejenere olmaya başlayan Osmanlı ilk önce Fransızlara yanaşıyor. O ülkeye eğitim için çok sayıda öğrenci/vatandaş gönderiliyor. Birçok toplumsal düzenlemeler Fransa’dan nakil ediliyor. Ancak bu gayretler çöküşü durduramıyor.  

Fransa’dan umduğunu bulamayan köhnemiş yöneticiler bu sefer, 1800’lerde Almanlara yakınlaşıyor. Ancak, sinsi Almanlar bize 1 verip 100 alma peşinde olduklarından başımıza birçok bela açmışlardır. Sarıkamış’ta kaybettiğimiz 90 bin asker, Çanakkale Savaşında Almanların ittirmeleri hala tartışılıyor. 

Almanların ardından İngilizlerin etkisine girdiğimiz görülüyor. 1945’li yıllardan sonra ise abullabut, çarçur, hoyrat ABD kültür emperyalizminin kuyruğuna takıldık.  

İnönü, Menderes, Demirel, Türkeş, Erbakan, Evren, Ulusu, Özal, Çiller, Yılmaz, Ecevit, … yönetimlerinin; emperyalizmin dayatmalarına bazen karşı çıkmakla beraber çok başarılı olduğunu ifade edemem… 

ABD, parasal ve askeri gücü ile her türlü tuzağı kurmaktadır. Bu topraklarda gücünü, etkisini, altyapısını kaybeden birçok tarikat / cemaat başının soluğu ABD ve İngiltere’de aldığını görüyoruz. 2023 yılı itibariyle Türkiye’de taraftarları (müritleri) olan 5 CIA kuklası din baronunun ABD’de yaşadığını ya da yaşayıp öldüğünü biliyoruz. 

Sonuç olarak, okumayan, açık kaynakları tetkik etmeyen, milli güçlerin sözcüsü aydınları aç/açık bırakan toplumumuz daha yıllarca CIA/gladyo/kontrgerilla uzantısı yapıların sömürüsüne maruz kalacaktır. 

Ali Özdemir 

Eğitimci-Yazar-Yayıncı 

www.aliozdemir.net