Zonguldak heyeti Almanya’da Zonguldak heyeti Almanya’da

İşte o yazı: Batı Karadeniz’de keten kumaştan yapılan bez veya ince, geniş havlunun adıdır.
Peçe , peçete kelimesi muhtemelen Peşkir kelimesinden gelmektedir.
Peşkir ; peş ve kir ikilemesi bize kirlerden arınmanın ardından (peşinden) el silinen havlu olduğu anlamını çıkartıyor.. 
"Arkalı yüzlü" anlamında olduğu için Doğu Karadeniz'de kullanılan ve kadınların giydiği Peştamal ile de aynı anlamdadır aslında. Beş sayısı , bacak arası anlamında beş hep orta kısım yada peşinden gelme , peş peşe gibi kelimeler de yine ardı sıra anlamında kullanılmasına bakılırsa bir şeyin devamında gelen orta veya ön anlamında kullanılıyor.
Peşkir aslında Balkan kökenli bir kelime ile aynı anlamında kullanılıyor. Havlu kelimesi ve bu kumaşın Balkanlarda da kullanılması ; fakat aynı zamanda Kafkaslar da da kullanılması , akıllara Türklerin göçü ile yayılmış olabileceğini söyleyebiliriz. Zira Batı Karadeniz Özelikle Balkan göçmenlerinin de olduğu bir yerleşim yeri. Bizim halk oyunlarında da çiftetelli oyunlarımız Balkanlardan gelmedir. Veya kelime Türkçeden Yunanca, Bulgarca, Sırpça ve Rumcaya da geçmiştir. Osmanlı'nın hakim olduğu özellikle Balkan coğrafyasında günümüzde halen havlu anlamında da kullanılmaktadır. Zonguldak'ta yapılan bu havlu genellikle iki dar ucu bordürle bezelidir. El, yüz yıkarken öne tutularak ıslanmaktan korumak için; elleri ve yüzü yıkadıktan sonra kurulamak için kullanılır veya sofrada yemek peçetesi işlevi görürdü.
Osmanlı İmparatorluğu döneminde peşkirler, genellikle yemek peçetesi olarak kullanılmıştır. İşlemeli peşkir günümüzde yerini, el havlusuna veya kağıt peçetelere bırakmıştır. Günümüzde müzelerde, antikacılarda, sandıklarda ve özel koleksiyonlarda karşımıza çıkan peşkirler üzerine çeşitli iğne teknikleriyle yapılan bezemeleri nedeniyle bir kültür varlığı olarak değerlendirilir.
Peşkirin iki önemli farklı kullanım alanı vardır: Birisi elleri ve yüzü yıkadıktan sonra kurulamak; diğeri yemek sofrasında dize sererek elleri silmek için kullanmak. Bu işlevlerinin dışında bazı bölgelerde büyük ve geniş olması nedeniyle bir nevi mutfak önlüğü şeklinde de kullanılmıştır. Peşkir sofraya getirilen sıcak çanak ve tencerelerin taşınmasında da kullanılmaktaydı. Ayrıca yemekten keyif alındığını göstermek için yemek sonrasındaki kahve ikramında omuza atılması da adettendi. Seyyar satıcıların da omuzlarında peşkirle gezdikleri bilinmektedir.
Osmanlı imparatorluğunda peşkirin sofra adet ve geleneklerinde çok işlevsel bir önemi vardı. Yer sofrasında bağdaş kurup oturduktan sonra peçete gibi dizlerin üzerine yerleştirilirdi. Halk arasında bir ya da en fazla üç kişinin kullanabildiği dokumalara peşkir, 12 kişinin aynı anda sofrada kullanabildiği dokumalara ise peşkir dolamaları denmiştir. Sarayda sırma, renkli ibrişim ve ipliklerle gergeflerde işlenen çok süslü peşkirler kullanılmıştır. Saraydaki havluların temizliğine bakan görevliye "Peşkir Ağası" veya "Peşgir Gulamı" denilmekteydi. Peşkir ağalığı ve ona bağlı peşkircilik işleri 1833 senesine kadar varlığını sürdürdü.
Peşkir, dokunması için özel olarak düzenlenen tezgahlarda, pamuk, keten gibi yapılacağı türdeki kumaşın ipliklerinin dokunmasıyla hazırlanır. Süslenmesi için sırma ve sim gibi malzemeler de kullanılabilir.
Uzun lafın kısası ; Zonguldaklılar genelde Türkmen olduğundan yöreye özgü Pelemet Bez ile Elpek bezin yanı sıra peşkir havluda yapmaktaydı.

Editör: Sercan Yıldırım