Vapurlar uğrak duraklarında liman olmadığı veya iskeleler yetersiz olduğu için, iyi havalarda açık denizde demirler, yolcu ve yükler sandal ve motorlarla taşınırdı. Fırtınalı havalarda ya iskeleye bağlanması için mücadele verilir ya da seferler iptal edilirdi, vapur pas geçer yoluna devam ederdi. Malzemeler ve postalar bu vapurlarla nakledilir vinçlerle boşaltılırdı.

Vapur açıklarda görünür görünmez motorlar hareket ederler, demir atma noktasına geminin yanında hazır olurlardı. Yolcular vapurun yanından indirilen bir iskele ile yukarı çıkar, yükler  vinçler vasıtası ile ambarlara alınırdı. Aynı motorlar şehre gelen yük ve yolcuları da geri taşırlardı.
Vapur, yükleme ve boşaltma işleri bittikten sonra demir alır, pruvasını açık denizlere çevirir, düdük çalıp selamladıktan sonra gözden kaybolurdu. Yolcu ve eşya taşıyan motorlar geri dönerlerdi.

Motorculuk tehlikeli bir meslekti, taşınan yolcu ve eşyanın bütün sorumluluğu motorcuya aitti, Karadeniz’in çetin deniz ve hava şartlarında tecrübe gerekliydi…
1956 yılında yeni liman tamamlandıktan sonra vapurlar liman içi iskelelere yanaşmaya başladılar. Yolcu taşıma motorlarının da sonuna gelinmiş oldu. Bir kısmı balıkçılığa döndü kalan motorlar ve mavnalar, bakımsızlıktan çürüdüler, çoğu sökülerek, motorları hurdacılara, odunları ise çömlek fırınlarında odun olarak yakıldı. Böylece motorcular dönemi kapanmış oldu.
 

İlk yolcu ve eşya taşımacılığını kürek çekerek başlayan bu insanlar sandallarına motor taktıktan sonra yıllarca daha verimli çalıştılar. 1956 yılında yeni liman inşaatı tamamlandıktan sonra motorculuk mesleğini yapan denizciler de başka iş kollarına yönelmek zorunda kaldılar.

Eski motorculardan hayatta kimse kalmadı. Çocuklarının verdiği bilgiler ışığında o günleri öğrenip arşivliyoruz. İskelede mekan işleten Necdet Kartal ve Gazipaşa Caddesinde büfe işletmecisi Hasan Bostancı onlardan birkaçı. Necdet Kartal’ın babası mesleği küreklerle ilk icra edenlerden birisi. Hasan Bostancı’nın babası Enver Bostancı ise kaybettiğimiz son motorcu

1919 yılında Rize-Çamlıhemşin doğumlu Enver Bostancı, 12 Mayıs 2018 yılında 99 yaşında hayatını kaybetti. En son motorculuk işini icra eden kişi olarak biliniyor.
Zonguldak kent hafızası ve kültürü adına Enver Bostancı’nın yaşamının dönüm noktalarını paylaşıyoruz…

Saklı Cennet:DANAAĞZI Saklı Cennet:DANAAĞZI

1919 yılında Rize doğumlu Enver Bostancı yetim büyüdü. Rizeli dostları sahip çıktı. O yıllarda İstanbul-Taksim’de meşhur “Moskova Pastanesi” sahipleri çalıştırmak için 1929 yılında yanlarına aldılar. İstanbul’da çalıştığı zamanda kaldığı evde komşuları, Fransız bir aileden okuma yazmayı ve kerrat cetvelini öğrendi, karşılığında ailenin alışveriş, ev işlerine yardım etti.

6 yıl sonra şimdiki İş Bankası’nın olduğu yerde bulunan pastanede çalışmak üzere Zonguldak’a geldi. Ek iş olarak yük ve yolcu taşımacılığını bir arkadaşıyla motorculuk yapmaya başladı. Pastacılık mesleğini bıraktı, İşçi Müdürlüğü olmadan önceki binada, Fransız şirketi müdürünün yanında işe girdi. Fransız ailenin ve işlerinin hizmetli memuru oldu. Ailenin güvenini kazanarak ilişkilerini güçlendirdi. Yabancı sermayenin devletleştirilmesi ile devir alınan şirketin Fransız müdürünün özel yardımı ile “EKİ 09 Ambarında” yeni işine başladı…

1939 ile 1945 yılları arasında askerlik görevini tamamladıktan sonra EKİ’deki işine tekrar geri döndü. 1950 yılında aileler arası görücü usulüyle “Sare Bostancı” ile evlendi ancak evlendiği eşine bir yıl sonra Rize’den “Asma’da Osman” hikayesini aratmayacak şekilde, Tarı vapuruyla Zonguldak’ta karşılayarak kavuşabildi.

3 erkek, 3 kız çocuğu olan Enver Bostancı, 1980 yılında 69 Ambarları oto yedek parça bölümünden emekli olmasına karşın, ambardaki ürünlerin envanterlerini ezbere bildiği için, emekli olduktan sonra da eski işyerindeki çalışmalara sürekli katkıda bulundu.

Zonguldak’ın emek tarihinin kilometre taşlarından sadece biri olan Enver Bostancı 12 Mayıs 2018 günü Balkaya’nın berisinde kalan son motorcu olarak ebediyete yolculuk etti…
Yüksel Yıldırım-2019