22 Nisan 2025 tarihi itibariyle çok şubeli bazı marketlerdeki kuru soğan fiyatlarını aşağıda sunuyorum.

GETİR                 : 22,99 TL
A101                 : 20,50 TL
ONUR MARKET       : 19,99
MİGROS              : 19,95 TL
BİM                 : 18,50 TL
ŞOK                 : 17,90 TL
CARREFOURSA       : 16,90 TL
FİLE                  : 16,90 TL
KOOPERATİF          : 15,90 TL
GİMSA              : 13,90 TL
SEMT PAZARI         : 10 TL
Böyle ticaret nasıl olabiliyor? Etik, ahlak, vicdan nerede?
En temel gıda ürünü olan soğanın fiyatının 10-23 TL arasında değişebilmesi ticari ahlaktaki çürümenin boyutlarını gösteriyor.
Her eve giren kuru soğanın tüm ülkede aynı fiyata sunulması gerekmez mi?
Devletin Ticaret Bakanlığı açıkça soygun yapan market zincirlerini cezalandırması şarttır. Herkes kafasına göre fiyat belirleyememeli.  
KIBRIS ELDEN ÇIKIYOR GİBİ…
2007-2013 yılları arasında mükemmel bir ülke olan Kuzey Kıbrıs’ta çalıştım. Lefkoşa, Girne, Mağusa, Güzelyurt, Lefke, Karpaz gibi beldeleri karış karış dolaştım.
Türkiye’ye düşmanlık besleyen çok sayıda okumuş ya da okumamış insan ile de tanıştım. Bu konuda sayfalarca anekdot yazabilirim.
Emperyalist ülkeler (ABD, İngiltere, Fransa, İtalya, Almanya, İsveç, Belçika, İsrail, Yunanistan vb.) gibi ülkeler Kıbrıs’ın kuzeyinde yer alan KKTC’nin yok olması, Rumlara teslim olması için her fırsatı değerlendiriyorlar.
Ada’nın etrafında bulunan, tahmini 400 milyar dolar değerindeki petrol ve doğalgaz kaynaklarını çalmak isteyen hırsız devletler sahte sendikaları, uyduruk vakıfları, kukla partileri, foncu medya organlarını paraya boğarak Türkiye düşmanlığını yükseltmeye çalışıyorlar.
400 yıldır Ada’da yaşayan Türklerin bir bölümünde inanılmaz bir Rum sevgisi, İngiliz sevgisi söz konusudur. Çocuklarını Rum tarafındaki okullarda daha sonra da İngiltere’de okutmak için büyük çaba içindedirler.
1974’ten sonra Türkiye’nin ekonomik, siyasal, kültürel, teknolojik desteğiyle önemli aşamalar kaydeden, gelişen KKTC’nin dünya üzerindeki 193 ülkenin hiçbiri tarafından tanınmamasının sebebi katil ABD’nin baskılarının sonucudur.
Son 1 ay zarfında Ortaasya’da yer alan, Türklerin çoğunlukta olduğu 5 devlet Avrupa Birliği’nin vermeyi taahhüt ettiği 12 milyar Euro’luk kredinin cazibesine kapılarak, Kilise'nin kuklası Rum yönetimini tanıyıp orada elçilik açtılar. Ayrıca, Türkiye’yi Ada’nın işgalcisi olarak gösteren BM belgelerini de imzaladılar.
Türkiye’de yasadışı işler yapan, kara para aklayan, fuhuş sektörünü yönlendiren, bahis işleri yapan, sahte üniversite diploması vermeyi pek seven bir takım mafya baronları son 40 yıldır yoğun olarak KKTC’de de faaliyet gösteriyorlar.
Vergi ödemeyen offshore bankalar, naylon işler yapan şirketler, akademik değeri olmayan kişilerin çalıştığı sahte üniversiteler ülkemizin dünya kamuoyundaki imajını sıfıra indirme noktasında KKTC üzerinden üzücü katkılar sağlıyorlar.
Ada’da yaşadığım 5 yıl zarfında; siyasal olarak tanınma olmadığı için 2 matbaada dünya markası olan çikolataların, çeşitli gıda ürünlerinin etiketlerinin sahtelerinin serbestçe basıldığını gözlerimle gördüm. N… isimli çok bilinen bir çikolata markasının birebir aynı ambalajlarını basan bir matbaacı bana şunu demişti: “Hindistan, Pakistan vb. gibi geri ülkelerden getirilen ham maddelerle burada merdiven altı çikolatalar yapılıyor. Sonra bunlar N… isimli markanın ambalajlarıyla halka kakışlanıyor.” Bunu öğrendikten sonra Kıbrıs’ta bir daha çikolata almadım.
Hırsız emperyalist devletler ülkemizi ekonomik kıskaca alıp daha sonra elimizden Kuzey Kıbrıs’ı almak istiyorlar. Demokrasi dışı İsrail devletinin vatandaşları da Ada’da çok sayıda mülk satın aldılar. Şirketler kurdular. Kumar sektörünü de büyük oranda onlar kontrol altında tutmaktadır.
Özet olarak, Türkiye’deki siyaset hayhuyu arasında stratejik önemi çok büyük olan Ada Batılı haydutların pençesine düşürülmektedir.