Türeli açıklamasında şu görüşlere yer verdi: Türk-İş yönetimi, işçinin grev talebine kulak vermek yerine, tarihi erteleyerek hükümetin gönlünü hoş tutuyor. İşçiler ise çok açık konuşuyor:
“İşçi greve hazır, sendikacılar oyalıyor!”
Gerçek bu. Kamu işçileri bugün iş bırakıyor. Taban biliyor ki KÇP kapsamındaki işçilerin yarısı bile katılsa, bu ülkenin duvarları sarsılır. Ama hâlâ oyalama, hâlâ uzlaşma, hâlâ göz boyama! 15 Temmuz’da grev kararı alanlar, şimdi grevi 26 Ağustos’a erteliyor, oysa ki; işçilerin, emekçilerin bir gün daha ertelenecek borçları, bir gün dahi taşıyacak yükleri kalmadı.
Bu bir protokol meselesi değil, bu bir gelecek meselesidir!
İnsanca bir ücret için, gasp edilen haklar için, ekmek ve onur için: işçi sınıfının gücü sokakta, üretimden gelen gücünde! Tabanın sözü dinlenmeden, işçiyle birlikte örgütlenmeden atılan her adım boşa çıkıyor. Çünkü mücadele kağıt üzerinde değil, tabanda kazanılır. Bugün konuşulan %22 zam teklifi, yaşamın değil sadece açlığın sınırıdır. Enflasyonun, kira krizinin, zam yağmurunun altında %22 demek açıkça “bir yıl daha yoksullaşmayı kabul edin demektir.” Bu kader değil, bu düzen böyle diye susmak da alın yazısı değil! Grev haktır! Şimdi kamu işçisinin sesini büyütme, birleşik mücadeleyi örme zamanı. Sefaleti değil örgütlü direnişi büyütelim!
