Zonguldak

Zonguldak'ta hastane skandalı: Kazım Tuzcuoğlu ihmal sonucu mu öldü?

Zonguldak’ta nefes darlığı şikayeti üzerine Fakülte Hastanesi’ne başvuran Kazım Tuzcuoğlu (76) yapılan işlemin ardından hayatını kaybetti.

Abone Ol

Kazım Tuzcuoğlu’nun kızı Dilek Tuzcuoğlu, babasının akciğerinde sıvı görüldüğünü, ancak sıvının alınması tehlikeli olduğu ve yüksek tekrarlama riskinin mevcut olduğu bu konuda hastane yetkilileri tatafından yeterince bilgi verilmeyip işlem yapıldığını, gerekli önlemler alınmadan sıvının boşaltılması için akciğerine tüp takıldığını ve ciğerlerinin kanadığını iddia etti.

24 Haziran tarihinde nefes darlığı şikayeti üzerine Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi’ne başvuran Kazım Tuzcuoğlu, serviste yer olmadığı için yoğun bakıma yatırıldı. 30 Haziran tarihinde işlem yapıldığını ancak hastanede ihmalkarlık olduğunu ve babasının bu anlamda hayatını kaybettiğini dile getiren Dilek Tuzcuoğlu, ‘Adalet’ istediğini vurguladı. 

Konuya ilişkin açıklama yapan Dilet Tuzcuoğlu; “Zonguldak Bülent Ecevit üniversitesi tıp fakültesi B2 koroner yoğun bakımda 76 yaşındaki babamın başına gelen kahredici durumları anlatmak istiyorum size. Amacım herkes aydınlansın ve ölümde küçücük bir şüphe var ise herkes hakkını arayabilsin diyedir, insanoğlu doktor dahi olsa hata yapmaya çok müsaittir ancak canımızı emanet ettiğimiz doktorların yaptığı hatalar, umursamazlıklar ya da dikkatsizlikler bir insanın canına mal olmamalıdır. 

TÜP TAKMA ESNASINDA CİĞERLERİ KANAMIŞ 

24 Haziran günü acil servise nefes darlığı şikayeti ile iki ayağı ile giden babamın 1 Temmuz günü cenazesini aldık. Babamın tek şikayeti o an için sadece nefes darlığı idi. Hatta serviste yer olmadığı için yoğun bakıma yatırıldı babamız. Yani yoğun bakımlık durumu bile yoktu. Acile gittiği gün epikriz formunda genel durumu iyi yazılmış. Bu genel durumu iyi olan adamın biz hastaneden cenazesini aldık. Babamın bir sürü hastalığı vardı, kalp yetmezliği ve siroz babamın en önemli iki hastalığı idi. Siroza bağlı kan değerleri normal insana göre sürekli olarak düşüktü ancak senelerce babam bu düşük kan değerleri ile yaşadı.  Siroz tanısı konulmadan önce yine aynı hastanede ve Ankara’daki hastanelerde kan kanseri şüphesi ile sürekli olarak araştırıldı en sonunda siroz tanısı konuldu. Bu düşük kan değerlerine sebep olan hastalık bile belli iken tekrar başa döndüler kan kanseri araştırması yapmaya başladılar. Neden belli sonuç belli ama bu neden sonuç ilişkisini dahi kuramayacak doktorlar tarafından babam sözde tedavi edilmeye çalışıldı. En önemlisi ve en üzücü olanı ise, telefonda ilgili doktoruna sürekli olarak babam Siroz sebebi ile kanamaya meyilli, kanama riski var, babama işlem yaparken dikkat edin dememe rağmen işlem yapacakları gün babamın ilgili kan değerlerine bakılmamış ve kanama risk değerlendirilmesi yapılmadan babamın akciğerinden sıvı çekilerek akciğerine tüp yerleştirilmiş. Tüp takma işlemi esnasında babamın akciğeri kanamış. Çok acil komalık bir durumda değildi babam. O gün o değerler bakılmadığı anlaşılsaydı (yani önemsenseydi zaten bakılmak zorunda) önemsenmediği için o değerlere bakılmadığı fark edilmedi bile diye düşünüyorum,  hızlıca ikinci bir test daha yapılabilirdi ve neticesinde hastanın akciğerine dokunulmaması gerektiği anlaşılabilirdi. Hem değerlere bakılmamış, hem kanama risk değerlendirmesi yapılmamış hem de babamın kan sulandırıcı kullandığı atlanmış. 
Babamın değerleri standart değerlere getirilip, işlem esnasında önlem alınıp ve biz hasta yakınları da yeterince aydınlatılarak, “bakın hastanızın kanama riski var, kanama için şu önlemleri aldık yine de kanama riski devam ediyor ama bir yandan solunum da önemli, solunumu düzeltmek için bu işlemi yapmak zorundayız” denilse idi, biz o zaman doktorlarımız elinden geleni yaptı ama babamın akciğeri yine de kanadı takdiri ilahi der bağrımıza taş basardık. Kaderimize boyun ederdik. Nitekim ölüm Allah’ın emri. 
Hiçbir şekilde işlem öncesinde aydınlatılmadık, bize riskler açıklanmadı.  Üstüne üstlük babamın akciğerinin kanadığını biz babam ölmeye yakınken ısrarlarım sonucunda öğrenebildik. Çünkü bir hastanın kan değerleri sadece bir günde bu kadar allak bulmak olması imkansızdı. Bize ölüm sebebi bile açıklanmamıştı, ısrarlarım sonucunda akciğerinin kanadığını öğrendim. Bu anlattıklarımın hepsi 10 günde Zonguldak Bülent Ecevit üniversitesi B2 koroner yoğun bakım ünitesinde gerçekleşti. Babamın ölümü ile ilgili ciddi olarak doktor ihlali şüphelerim var aydınlatılması için Türk hukukuna gerekli başvurularımı yaptım. Aynı zamanda 184 sağlık Bakanlığına da şikayetimi bildirdim, kendileri bana X sosyal medya hesabımdan ulaştılar, ummadığım kadar ilgili davrandılar. Kendilerine teşekkür ediyorum” diye konuştu.