Patatesin kilosunun 4 liraya fırladığı bir zam furyasının hezeyanı içindeyiz. Dört tane dogalak patates 4 lira. Birini kurbandan kalan et varsa, dilimle haşlamaya katarsın. Birini, haftasında çocuklara kızartma yaparsın. Bir diğerini, sobanın küllüğünde külleme, en sonuncuyu da sakla, seçimlerde patates baskısı yaparsın.

Bu hezeyan durumu disipline edecek en güçlü silah sanat olsa gerek! Hem de sanatın dik alası: Tiyatro!

“Her gülmece, biraz da abartmadır,

 Demiş bir büyüğümüz.

‘Zamlar vatandaşın yararınadır’,

 Demiş bir küçüğümüz!

Buyur burdan yak şimdi!

On şirket beş cemaate gülmece olmuşsa siyaset,

İçi acı dışı sert bir mesele olmuştur hayat-ı millet!

Ve efsun aynaları kurmuş yalan

Siyah, beyaz ya da renkli.

İster büyülen demiş, ister oyalan

Kafa işletme yeter ki!

Kaybetmezsek iyi bulduk!

Güle oynaya kullan!”

Yaşamını, Nazım’ın “Anlamak gideni ve gelmekte olanı” dizesini kılavuz edinerek sürdüren oyun yazarı ve yönetmen Yılmaz Onay’ın “Bu Zamlar Bana Karşı” adlı kabare oyunundaki şarkılardan birinin sözleri yukarıdaki dizeler. Yazar bu oyunu 1983 yılında kaleme almış. 1980’ler Türkiye’sinde özellikle 24 Ocak kararlarının ekonomik olarak halkın sırtına zam olarak bindirildiği dönemi dile getiren oyun, “tersine kabare” tanımıyla tiyatro tarihimizde yerini almıştır. Prof. Dr. Hülya Nutku “Sanat Yaşamının 55. Yılında Yılmaz Onay’ın Yaşamı Sanatı ve Oyunları” başlıklı yazısında, oyuna ilişkin şunları öne çıkarır:

 “...Art arda gelen zamlardan bunalan dar gelirli kesimin sıkıntılarını anlatan, düşündürürken güldüren, güldürürken acıtan ve vatandaş Arif Bey’in tepkilerinden oluşan bir oyundur. Zamlara öfke duymakla birlikte tüketim alışkanlıklarından da vazgeçemeyen insanlar, bir yanda işsizlik öte yanda bittiği sanılan terör ortamı verilir. Karşıtlıklar sadece bununla kalmaz. Bir yanda çocuklarının gözaltına alınabilme korku ve kaygısı, diğer tarafta milyarderlerin öykülerinin boyalı basını işgal edişi, onlarla özdeşlik kuran vatandaşların ütopik bir dünya içinde depolitize oluşları, bir yanıyla da televizyon dizilerinin kahramanlarının yarattığı düşsel dünya içinde kaybolup gittikleri, traji-komik hallerinin anlatıldığı toplumsal sorunlar irdelenir.”

     Tiyatro Arın olarak bu sezon, Onay’ın kaleminden güncelleşen “Bu Zamlar Bana Karşı” yı oyunlaştırıp, tiyatroseverlerle buluşmayı amaçlamıştık Zonguldak’ta. Fakat çalışmalarımızı sürdürecek sahne bulamadığımızdan ve oyuncu adayı arkadaşların programları ile uyuşmadığından, bu oyunu ertelemiştik.

     Zamlar gümbür gümbür tepemize inerken, pıtrak gibi çoğalan ve yeniden tomurlar veren tiyatro gruplarından ÇASAT (Çaycuma Sanat Tiyatrosu) oyuncuları, iki aylık drama ve oyunculuk atölye çalışması sonrası “Bu Zamlar Bana Karşı”yı sahnelemek üzere metin okumasını tamamladılar şu günlerde. Şimdi sıra sanatın dik alası olarak sahnede devinmeye geldi!

     Prof. Dr. Ayşegül Yüksel’in 13 Şubat 1987 tarihli Cumhuriyet gazetesinde “Acılı Kahkahalı Zam Serüveni” başlıklı yazısında bu “tersine kabare” olarak yazarı tarafından adlandırılan oyun için “İçi boş güldürülere kabare adının verilmesine bir tepki.” olduğunu belirterek “Özgün kabare türünün sahnede gülmeceyle acıyı iç içe verebilme, bu nedenle de düşündürme özelliğini bir kez daha gündeme getirmek için yapar.” diye vurgulamış. ÇASAT oyuncuları bu bilinçle kolları sıvadı. Ne mutlu oyuncu arkadaşlara... Tiyatronun hem eğlence hem de eğitici yanını atlamadan yollarına devam ediyorlar. Nazım’ın “Anlamak gideni ve gelmekte olanı” dizesi kılavuzluğunda...