Yerel Sanatçı Ergin Erdem’in yazıp bestelediği Madenciye ağıt’ı makamında dinlerken, GMİS Genel Başkanı Eyüp Alabaş, neden ağlamıştı?

Netice de Ağıt, ‘takdir-e şayan’ bulunmuş ve İşçi Mitingi’nde (Mayıs 2014 - İşçi Bayramı) kullanılmaya karar verilmişti. Öyle yapıldı. İşçi mitinginde Zonguldaklı Sanatçının Ağıt’ı dinletildi. Hatta aynı sahnede söyleyen Edip Akbayram’dan daha çok ilgi gördü…

Peki, parayı kim aldı?

Ergin Erdem’in Madenci Mitinginde söylediği ve dinleyenleri kara kara düşündürdüğü ağıt üzerine konuşmaktı bu gün niyetim. Hem, yer üstündeki vatandaşını enerji darboğazından kurtarmak için, yeraltında canını veren madenci kardeşlerimizi anmak: hem de patronların çıkarları için yürüyen gösterici madencilere, işçi sağlığı - iş güvenliği önlemlerini hatırlatmaktı.

Kararımı değiştirdim. 1944’te 99 üye ile kurulan, bölgenin en büyük Sivil Toplum Örgütlerinden biri olan GMİS’in(Genel Maden İşçileri Sendikası), 17. Genel Başkanını seçeceği 10. Genel kurulu öncesi, gelişmelerden bahsedeceğim.

Siyah akan yaşlar’ı, ‘göçükte kalan canlar’ı anlatan Ağıt’ı mı? Onu da bu yazı içinde bulacaksınız. İşçi Mitingin de ‘parayı kimin aldığını’ da.

Sendika’yı devamlı konu etmemizin nedeni; Bölgenin en büyük STK’sı, dolayısıyla Yöre ve Ülke sorunları konusunda beklentilerin bulunmasıdır.

Yöre’nin yol, tünel, liman, miting alanı gibi kangren olmuş sorunlarına çözüm önerisinden geçtik İşçilerin eğitilmesi ve işçiye verilen sözler de (eşit işe eşit ücret) tutulmadı.

Madencilikte ‘Çalışma, çalıştırma ve denetimlerin bir kültür olarak kabul edildiği ülkeler gelişmiş ve ölümlü kazalar azalmıştır’ sözü düstur olurken, GMİS’ten yükselen en kalın ses TTK’ya (Türkiye Taş Kömürleri Kurumu)işçi alımı üzerinedir.

İşçi alımı ne kadar yüksek olursa, Sendika kasasına girecek para o kadar çok olacak ya!

Diyeceksiniz ki, ‘sendika, kendisine yöneltilen sorulara neden cevap vermez?’

‘Yerleşik düzen bürokrasi gibi, eleştiriler karşısında neden sağıra yatar?’

Meselâ;

- Uzun Mehmet bir şehir efsanesi midir?

- Kömür ne zaman bulundu? Kömürün bulunuşu, neden Zonguldak’ta 21 Haziran da, Ereğli de 8 Kasım da kutlanıyor?

- Zonguldak’ta ilk grev için dört ayrı tarih var. Bunlardan hangisi doğru? (Sendika - cılık ve GMİS,19 Kasım 2013)

Bunlara iki tane daha katalım mı?

- Sendika İnternet Sitesinde on yıllık Şemsi Denizer dönemlerinin yönetim kurulları neden yok? Eski Genel Başkanlardan Ömer Karahasan’ın kitabında (Zonguldak Maden İşçileri ve Sendikası- 28.2.1980) ise en son 23. Olağan Genel Kurulu (12 Mart 1977) var.

- İşçi eğitimlerine yeterli ağırlık veriliyor mu?

Misâl; Kozlu da Star çalışanlarına İşçi sağlığı ve İş Güvenliği konusunda, Sendika bir destek verdi mi? Yoksa, Şirket kendi yağıyla mı kavruldu?

Bu gün, mevcut yönetimin kıyasıya birbiri ile mücadele ettiği, bir Genel kurul öncesinde, Madencinin ‘Sendikamız için olmazsa olmaz’ diyeceği bir yönetici yoktur.

Genel Başkan dahil, tüm yöneticilerin tartışılması ve ‘yeri garanti olmayanlar’ listesinde bulunması düşündürücüdür.

Bu gün, Eski Genel Başkan Ramis Muslu’nun adı Genel Başkanlık için geçiyorsa ve mevcut yöneticilerin bazılarının, rakı masalarında O’nun aleyhinde konuşup yazı dikte ettirmesi bunun en büyük göstergesidir.

Ton başına 450 lira sübvanse ile yıllık 600 milyon lira zarar eden Kurum (TTK) ile takışmak için bahane üreten yöneticiler, Üzülmez de işten kaçanlara arka çıkıp, sürekli gündeme gelmekten kaçınmamışlardır. Hal bu ki, üzülmez de kapılar işine gidip - gelenlere kapalı değildi ki! Sürekli sorun olan 40 kişi gece vardiyasına döndürülünce, olay kendiliğinden çözüldü.

Bunun yerine ‘performansa dayalı sistem’ isteyen ve işçi açığı olan Kurum ile samimi diyalog kurulup,  4.vardiya üzerinde anlaşılsa, çalışan sayısında artış pek âlâ sağlanabilirdi. İstenmeyen ve varsayılan eksikler, sonradan düzeltilir, kazanan Kurum, Sendika ve Zonguldak olurdu.

Torba Yasa da, hükümetin verdiği haklar konusunda ‘bizim aklımızdan geçiremediklerimizi verdiler, hayret’ diyenlerin kendileri olduğunu maalesef çabuk unuttular!

Yöneticiler, taşeron sistemi konusunda da ‘iki arada bir derede’ kaldılar.

27 Ocak 2013’te ‘Taşeron’a hayır’ mitingi yaptılar. Yöneticiler, üç gün sonra da taşeron ‘Star’ın çalışanları ile Genel Müdürlük kapısında protesto da görüntülendi.

Genel Başkan Eyüp Alabaş’ın ‘Mesele yaşam odası değil, taşeronlaşmadır’ sözleri de ‘Grizu’ gibi düştü madencilerin yüreğine.

1992 Kozlu(263 ölüm),2010 Kozlu (30 Ölüm), 2013 Kozlu (8 ölüm).

Sebepleri taşeronlaşmak mı?’ diye soruyor madenci.

SONUÇ;

İnsan Haklarına saygı, yeterli yaşam standartları, insanca çalışma şartları, istihdam imkânları, ekonomik güvence…

Sosyal Adalet’in temel unsurları olan bu hakları, İLO (Uluslar arası Çalışma Örgütü) istediği için değil, insanımızın olmazsa olmaz ihtiyaçları olduğu için kabul etmeliyiz.

Sendikaları da, seçim, konuşan vatandaş gibi demokrasinin olmazsa olmazlarından olan STK olduğu için

Sendikacılar, görevlerinin sadece binlerce lira maaş - mesai ve yolluk almak olmadığını, yöre ve ülke sorunları konusunda görevli, işçi hakları konusunda vebal taşıdıklarını unutmamalıdır.

Madenci mitinginde, parayı kim mi aldı?

Yerel Sanatçı Ergin Erdem’e bırakın para vermeyi, soğuk bir ‘maden suyu’ bile ısmarlamadılar.