Değerli okurlarım, yazılarıma kısa bir süre ara vermiştim. Bu zaman içinde yazılacak çok şeylerin olduğunu fark ettim. Kalp, vicdan ve akıl üçgeninden süzülmüş yazılara ihtiyaç varken bir kenarda oturup seyretmeyi kabullenemedim. Anlayacağınız yazmaya devam… Bir kusur işlersek af ola! 
Bugünlerde her gün, bir günü ya anıyoruz ya da kutluyoruz. Mesela,”Engelliler Gününde”, şehrimin sokaklarında, caddelerinde gezemeyen, rahatlıkla bir alışverişini, bir işini halledemeyen tekerlekli sandalyelere mahkum“bedensel engellileri”,karanlığa mahkum “görme özürlülerin “problemlerini yazmam gerekirdi. “KOAH”lılar gününde, hayatında bir tek sigara dahi içmeyen arkadaşlarımın, aylarca, yıllarca çektiği hastalığı ve buna sebep olan “kirli” havamızdan bahsetmeliydim. Ya da, her ailede bir “kanserli hasta” vakasını irdeleyip gerçekleri kalemimle haykırmalıydım...
“Madenciler Gününün”, şehit olan madencilerimizden dolayı bir kutlama olmaktan çıkıp, nasıl bir “anma gününe” dönüşmesinin sebeplerini kendi penceremden sizlere ulaşıp anlatmalıydım! Lakin, yazmadım ya da yazamadım!
Şimdi ise sizlere, biraz yabancısı olduğum futboldan bahsetmek istiyorum. Morali bozuk şehrimin, morali olmaya namzet “Zonguldak Kömür Sporu” farklı bir bakışla sizlere aktarmak istiyorum.Tabi anlayabildiğim, görebildiğim kadarını.Futbol otoritesi gözüyle değil tabiki. Çünkü futboldan anlamam! Anladığım spor dalları basketbol,voleybol ve masa tenisidir. Oynamayı da beceremem. Geçenlerde, Üniversitemizin yüreği güzel hocalarından, Prof. AhmetAltın ile Yrd.Doç.Hasan Özerin ısrarı ile yaptığımız bir halı saha maçında kaleci olarak oynadım.Sonuç hüsran.Sebep ben tabiki.Biri bacak arasından tam yedi gol yedim.Bereket aradaki farkı Ahmet hocamın ve Hasan hocamın attığı goller kapattıysada yenilgi kaçınılmazdı.Yani benim futbolla yakınlığım bu kadar işte.
İyi bir futbol oyuncusu olmadığım gibi iyi bir seyircisi de değilim.Takımı,futbolcuları değil seyirciyi izlerim.Onların sevincine veyahut üzüntüsüne ortak olmaya çalışırım. Abimin ısrarı ve bir zamanlar Zonguldak sporda oynamış kuzenlerim Erhan ile Selahattin Turanın isteklerine uydum ve Manavgat sporu yendiğimiz maça gittim. Kimler vardı yanımızda sizce? Eskiden efsane olmuş Zonguldak sporlu futbolcular. Orta sahanın futbol cambazı Volkan Yayın, tekniği ile dillere destan kuzenim Erhan Turan, performansı ve attığı gollerle ünlenenUğur Terzi, hızına yetişilemeyen fırtına Yusuf ve antrenörlüğü ile ün salmış kuzenim Selahattin Turan. Her biri, maç boyunca bir oturup bir kalktılar. Sanki sahada onlar oynuyordu. Onların heyecanı  benide sardı. İnanır mısınız biri bana amigoların eşliğinde “Meksika Dalgasına” katılacağımı söyleselerdi gülüp geçerdim.Vallahide billahide o dalganın en aktif üyesi oldum. Yalnız ben mi ? İstisnasız tüm seyirciler bu coşkuya ortak oldular.Böyle bir heyecanı bugüne dek ne gördüm ne yaşadım. Adeta sahadaki on bir aslan,morali sıfırlanmış bir şehrin “morali” olmuşlardı. Ve tabi ki,heyecanı…
Maç arasında güzellikleri gören gözlerim çirkinlikleri de gördü. Yıkılma tehlikesi olduğundan “kapanan kapalı türbin”,nerdeyse yarısı tel örgülerle kapatılmış açık türbin. Ve derme çatma, birazda komik duran basın ve protokol tribünü… Utandım. Sanki suçlu benmişim gibi. Ve birkaç kişinin desteği ile yürüyen Zonguldak Kömür Spor… Sıkışınca imdada koşan Demirler Şirketler Gurubu vardı yalnızca. Kazanınca alkışlamakta zorlandığımız, kaybedince de hor gördüğümüz hep onlar değil miydi? Ayıptır, günahtır.Ve bu katkılarını dün olduğu gibi bugünde sürdürmekteler. Lakin bu şehir de, başka kimse, başka şirket, başka kurum yok mu? Belediyeyi saymıyorum. Onlar önce asli görevlerini yapsınlar. Çamurdan, çukurdan geçilmeyen şehrimizi yaşanır hale getirsinler yeter!
Ama sayınValimizAli Kabanın desteği çok önemli. Ondan umutluyum. 
Tutarlı yapısı ve de kararlılığı benim umutlanmama neden. Notu tam anlayacağınız. Onun önderliğinde, ürettiği elektrik enerjisi ile Türkiye’de en büyük yirmi şirket arasına giren “EREN ENERJİ”ninsponsorluğunu gerçekleştirebiliriz. Varsın adımız “Zonguldak Eren Spor” olsun. Ya da “ErenZonguldak Spor”…Hiç önemli değil. Yeterki  heyecanı, coşkusuhiç eksilmeyen, desteğini bir an olsun eksik etmeyen seyircimiz var olsun! Yeter ki, gönüllerimiz takımı ligde hak ettiği yerde olsun! Bitmedi. Yakın zamanda şehrimizde faaliyetlerine başlayacak bir başka enerji devi “ELSA” şirketi de katkı sağlayabilir. Bu şirketin sosyal sorumluluk projelerine sıcak bakacağından hiç kuşkum yok! Ve böyle büyüklükte sponsorluk yapacak en az on şirket sayabilirim…
İşte tüm bu şirketlerin yakasını bırakmayıp, sponsorluk yasasının verdiği imkanları kullandıracak olanda Valimiz Ali Kabandır. Ben çok umutluyum. Sizlerde olun lütfen!
Dedik ya şehrimizin morali Zonguldak Kömür Spordur. Peki bu kulübümüzün morali kimdir? Sempatisi, saflığı ile gönüllere taht kurmuş Hayrullah Tıfıl. Nam-ı diğer“Karga”dır. O şimdi İstanbul Bakırköy Ruh ve Sinir hastalıkları hastanesinde 9 aylık hapis cezasını çekmekte. Hastanenin olumlu rapor bildirmesine rağmen hala oradadır. Ve adliyedeki sevgili dostlarıma buradan sesleniyorum:”Yasal sınırlar içinde yok mu bi çare?” Onu, çok sevdiği Zonguldak ve insanına kavuşturamaz mıyız?”…Eğer varsa bir yolu, Kargamız, Hayrullah’ımız kulübüne, seyircisine kavuşsun hele… Görün düğünü, derneği… Yer, gök coşkuyla inler, burunlar sızlar, gözlerden yaşlar süzülür. Hepimizin morali düzelir, hatta tavan bile yapar. Böyle bir tabloyugerçekleştirmek için lütfen elimizden geleni yapalım! İstisnasız herkes…
Ben yazdım yazmam gerekenleri… Şimdi top kimdeyse golü atsın artık. Biz Zonguldak sevdalıları da golü atan için haykıralım son sesle: “Oley, oley, oley!”