2 yılda emekli olan sağcı, solcu, tutucu, ilerici hiçbir milletvekili, 40 yıldır "Bu para hakkım değil, almıyorum" demedi.
Bu soyguna sessiz kalmamalıyız.
Sadece 2 yıl lüks bir salonda oturan, uyuyan, kavga çıkaran hiçbir önerge hazırlamayan, ülkenin sorunlarını dile getirmeyen binlerce vekil çok yüksek maaşlarla emekli oluyor.
Vefat eden bir vekilin maaşını eşi, bekar/dul kızı on yıllarca almaya devam ediyor.
Gariban halkın SGK’da toplanan paralarına çökenler toplum vicdanında suçludur.
2 yılda emekli olan vekiller yeniden seçildiklerinde nasıl oluyor da iki maaş alabiliyorlar? Bu haksızlığa dur diyecek kimse yok mu?
TRT kanalları halkı uyutuyor
Milletin vergilerini hoyratça harcayan TRT kurumu bilimden, akıldan, etikten uzak yayınlar yapıyor.
21. yüzyılda hala protokol haberciliği yapan, toz pembe ülke resmi çizen bu kurum boşuna elektrik, su, gaz, gıda tüketmektedir. Bu gereksiz yapı tamamen kapatılmalıdır. Zira, bunları izleyen, dikkate alan "aklı başında" insan yoktur.
Son 40 yılda her kamu şirketini özelleştiren, haraç mezat satanlar TRT'yi büyütmüşlerdir. Sayısız radyo ve TV kanalı olan TRT kaynakları boşa harcayan bir deve dönüşmüştür.
Bu iri yapının müzik kanalının dışındaki yayınlarına tahammül etmek mümkün değildir.
Tolstoy’un Bisikleti
Tolstoy 67 yaşındayken 7 yaşındaki oğlu Vanichka’yı kaybeder. Yaşadığı derin üzüntüden çıkmasına yardımcı olması için Moskova Bisikletseverler Derneği yazara bir bisiklet hediye eder.
Tolstoy, ölen evladının acısı ve 67 yaşı bir yana, kendini bu işe verir ve günlük işlerini bitirir bitirmez köylülerin şaşkın bakışları altında her sabah evinin çevresinde bisiklet sürer.
1895 yılının Rusya’sında, bembeyaz uzun sakalıyla Tolstoy’un iki teker üzerinde dengesini bulmaya çalışması, tek kelimeyle şaşırtıcıdır…
Yaşına başına bakmadan giriştiği işi eleştirenlere karşı Tolstoy’un şöyle dediği rivayet olunur: “Öyle sanıyorum ki neşemi, tasasızlığımı paylaşmak benim hakkımdır. Bir çocuk gibi kendinden memnun olmanın yanlış bir tarafı olamaz.”
“Bu yaştan sonra olur mu” falan demeden yeni öğrenmeler yoluyla insanın kendini bulmasına, fark etmesine ve hatta çocuk gibi mutlu olmasına engel yok demek ki…
Henry Ford şöyle demiştir: “Öğrenmeyi bırakan, yirmisinde de sekseninde de yaşlıdır. Öğrenmeye devam eden genç kalır. Beyni genç tutmak en büyük meziyettir.”