"İstanbul Sözleşmesi uygulansın, şiddete hayır, yaşasın 8 Mart" sloganlarının atıldığı basın açıklamasında Hatice Dilek şunları söyledi:

"8 Mart Kadınların Uluslararası Birlik Mücadele ve Dayanışma Günü’nün tarihi, 1857’de Amerika Birleşik Devletleri’nde bir tekstil fabrikasında çalışan yaklaşık 40 bin kadın emekçinin, eşit işe eşit ücret ve daha iyi koşullarda çalışma talepleriyle örgütlenerek greve gitmesi, polisin bu greve müdahalesiyle çıkan yangında 129 kadın hayatını kaybetmesiyle başlar. 8 Mart örgütlenen, talepleri için direnen ve bu uğurda hayatını kaybeden kadınlara atıfla kadın mücadele tarihinin simge günlerinden biridir. O günlerden bu yana tüm dünyada kadınlar adalet, eşitlik, hak ve özgürlük mücadelesini yükselterek, her 8 Mart’ta emek sömürüsüne, savaşlara, yoksulluğa, eşitsizliklere, adaletsizliğe ve kadınları yok sayanlara karşı sözünü dile getiriyor, meydanları dolduruyor.  

Bu 8 Mart’ta da demokrasi, eşitlik, barış ve özgürlük talebimizi yükseltiyoruz. 

Kadını birey olarak görmeyen, aile içinde toplumsal cinsiyet rollerine hapsedip kamusal alandan uzaklaştırmaya çalışan iktidarın 2025 yılını “Aile Yılı” ilan etmesine, bu söylemle ve beraberindeki politikalarla kadınları eve, aileye ve erkeğe tabi kılmanın zemini oluşturmasına karşı sözümüzü örgütlüyoruz. 

Neredeyse tüm kurumlar, plan ve programlarıyla ne zaman evlenmemizin uygun olduğundan, nasıl ve kaç çocuk doğuracağımız, nasıl yaşamamız, giyinmemiz ve davranmamız gerektiğini, hangi çalışma biçiminin bize göre olduğunu tarifleyerek bedenimiz, kimliğimiz ve emeğimizi kuşatma çabası içinde. 

Son günlerde adını sıkça duymaya başladığımız nüfus politikalarıyla iktidar, bakım emeğimizden daha yüksek verim alabilmenin, böylece kendi sorumluluğunu bizlerin sırtına yüklemenin hesabını yapıyor.

Sözde bizler düşünülerek gündemde tutulan yeni çalışma modellerinin bizlerin değil; bakım evleri, kreşler açmayan, analık izni ve ebeveyn izni gibi düzenlemelerin, ilgili uluslararası standartların ve kadınların istihdam olanaklarını artıracak gerçek politikaların hayata geçirilmesi için hiçbir girişimde bulunmayan iktidar için olduğuna şüphemiz yok.

Kaymakam Adem Kaya eğitim ve kültür odaklı toplantılar gerçekleştirildi Kaymakam Adem Kaya eğitim ve kültür odaklı toplantılar gerçekleştirildi

AKP'nin, yerlilik ve millilikle kuşatılmış tek tip bir aile anlayışı dayatan geleneksel cinsiyet rollerini ve eril tahakkümü pekiştiren cinsiyetçi düzenlemelerine, “aile yılı" adı altında kadınların emeğini ve kimliğini görünmez kılmaya çalışmasına; Bakım emeğinin sorumluluğunu kadına yükleyen çocuk, yaşlı, hasta, engelli bakımının sosyal devletin sorumluluğu olduğunu kabul etmeyen politikalarına; 'Kadınların iş ve aile yaşamını uyumlulaştırması' adı altında güvencesiz, kısmi, uzaktan, esnek çalışmayı esas alan istihdam politikalarıyla ekonomik bağımsızlıklarını kısıtlamayı hedeflemesine; Şiddete maruz kaldığımızda 'aile birliği'ni koruma adına sessiz kalmamızın beklenmesine karşı çıkıyoruz.

Esnek ve güvencesiz istihdam değil güvenceli istihdam, güvenli iş yerleri istiyoruz. Çocuk bakımının kadının değil, ebeveyn sorumluluğu olduğunu, her mahalleye ücretsiz, nitelikli, anadilinde kreş açılmasının gerekli olduğunu hatırlatıyoruz. Kadın Bakanlığı kurulması konusundaki ısrarımızı yineliyor; '2025 aile yılı' değil 'kadın yılı' diyoruz. 

Dünya genelinde her 3 kadından 1’i fiziksel veya cinsel şiddete maruz kalıyor. Türkiye’de ise kadın cinayetlerinin geldiği boyutu, 2024’ün Ekim ayından bu yana endişeyle takip ediyoruz. 2024’ün son aylarında Narin’in ailesince katledilmesi ve izleyen günlerde artan kadın cinayetleri, eril yargının Muğla’da vahşice katledilen Pınar Gültekin’in katilinin haksız tahrik indiriminden faydalanabileceğine hüküm getirmesi bir kez daha bu iktidarın kadına yönelik şiddetle mücadele kararı olmadığını gösterdi. 

TALEPLERİMİZ

Kadınların aileleri içinde, evde, sokakta ve işyerlerinde güvende olması için İstanbul Sözleşmesine dönülmesi ve kadını şiddet ve istismardan, ayrımcılıktan koruyacak uluslararası standartların hayata geçirilmesi, ulusal mevzuat buna göre düzenlenmesi için ALANLARDAYIZ!

Çalışma hayatında kadına yönelik her türlü ayrımcılığın terk edilmesi, esnek çalışma biçimlerine, cinsiyetçi iş bölümüne, ücret eşitsizliğine son verilmesi, ILO’nun İşyerinde Taciz ve Şiddeti Önlemeye yönelik 190 sayılı Sözleşmesinin onaylaması için ALANLARDAYIZ!

Güvenceli iş, güvenli gelecek demek için, insanca yaşamaya yetecek ücret için ALANLARDAYIZ!

Yetki ve karar mekanizmalarında eşit temsiliyet sağlanması için ALANLARDAYIZ!

Kadın istihdamın önündeki engellerden olan çocuk, hasta, yaşlı, engelli bakımının kamusal hizmet olarak sunulması, ev işlerini kadının üstünden alacak sosyal politikaların yapılması ve hayata geçirilmesi için ALANLARDAYIZ!

Kapatılan kamu kreşlerinin yanı sıra tam zamanlı, ücretsiz, nitelikli ve anadilinde hizmet veren kamu ve mahalle kreşlerinin açılması için ALANLARDAYIZ!

Kadın Bakanlığı kurulması, toplumsal cinsiyet eşitliği politikalarının yapılması ve hayata geçirilmesi için ALANLARDAYIZ!

Barış içinde bir arada yaşamak için ALANLARDAYIZ!

Demokratik ve laik bir yönetim için ALANLARDAYIZ!

Emeğimiz, bedenimiz ve kimliğimiz bizimdir demek için ALANLARDAYIZ!

Doğamıza ve yaşam alanlarımıza sahip çıkmak için ALANLARDAYIZ!

Kadınların uğradıkları eşitsizlik, ayrımcılık ve sömürüye karşı seslerini daha fazla yükseltebilmeleri, taleplerini alanlarda dillendirebilmeleri için 8 Mart’ın Türkiye’de tüm kadınlar için resmî tatil ilan edilmesini talep ediyoruz.

Geçmişten bugüne mücadele ederek, örgütlenerek, direnerek ve dayanışarak dünyayı değiştiriyoruz: Bizi evle, savaşla, yoksullukla ve baskıyla kuşatmaya çalışan erkek egemen sistemin getirdiği eşitsizliğe, baskıya ve bizi susturmaya, haklarımızı gasp etmeye çalışanlara karşı birleşelim, mücadeleyi büyütelim. 

Kadınlar örgütlendiğinde, birlikte mücadele verdiğinde dünya değişir! 

YAŞASIN 8 MART!''

Kaynak: Bülten