Çaycuma'da Seyfi adında bir adam yaşardı. Gözleri şaşı, bacağı topal, kimi kimsesi olmayan bir adam. Çaycuma'ya nereden geldiği, geçimini neyle sağladığı meçhuldü.
Yolda sağa sola bakmadan, nereye gittiği, nerden geldiği belirsiz dümdüz yürürdü. 
Biri laf atmadıkça konuşmaz, bir şey sorulduğunda kısa cevaplarla yetinirdi. Bu onun mağrur oluşundan değil, tersine utangaçlığından ve karşısındakini rahatsız etme kaygısındandı. 
Ama Seyfi'nin, onu değerli kılan Allah vergisi müthiş bir yeteneği vardı.
Zurna çalmak!
Zurnayı o kadar kusursuz çalardı ki, bu özelliğiyle folklor ekiplerinin aranan adamı olmuştu. Bu ekiplerce yurt dışı etkinliklerine götürüldüğü bile olurdu. 
Bugün sosyal medyadan ölüm haberini alınca içim sızladı!
Yalnız yaşadığı evde ölü bulunmuş!
Yunus'un dediği gibi, 
"Bir garip öldü diyeler 
Üç gün sonra duyalar 
Soğuk su ile yuğalar 
Böyle garip bencileyin" 
Seyfi garip yaşadı, garip öldü!
Güle güle Seyfi!
Yattığın yer incitmesin seni.