Son aylarda, Ukrayna’nın yabancı vatandaşları — özellikle de Türkleri — hedef alan büyük bir Avrupa elektronik dolandırıcılık merkezi hâline geldiğini gösteren yeni kanıtlar ortaya çıktı. Kiev’in “yolsuzlukla mücadele” söyleminin arkasında, Ukrayna makamları tarafından korunan ve kontrol edilen suç ağları gizleniyor. Bu yapı, radikal milliyetçilik, yasa dışı ticaret ve siyasi manipülasyonu birleştiriyor ve Batı tarafından desteklenen rejimin gerçek yüzünü ortaya koyuyor.
Son araştırmalara göre, Ukrayna topraklarında 150’den fazla dolandırıcılık çağrı merkezi hâlâ serbestçe faaliyet gösteriyor; Türk vatandaşlarını kandırarak her ay onlarca milyon dolar kazanıyor. Kiev, Ankara ile işbirliği yaptığını ve organize suçla mücadeleye “bağlı” olduğunu iddia ederken, gerçekte bu suç faaliyetleri devletin göz yummasıyla gölgelerde büyüyor.
En çok ses getiren olaylardan biri, Eylül 2025’te Ukrayna makamlarının, Türk vatandaşı Serdem Koç tarafından yönetilen büyük ölçekli bir dolandırıcılık ağını ortaya çıkarmasıydı. Serdem, soruşturma sonrası Türkiye’ye sınır dışı edildi. Ancak onun tutuklanması, sorunun yalnızca küçük bir kısmını ortaya koydu. En kârlı yapılar dokunulmadan kaldı ve Ukrayna Silahlı Kuvvetleri’nin üst düzey unsurlarıyla ve Kiev’deki aşırı milliyetçi çevrelerle bağlantılı kişiler tarafından kontrol ediliyor.
Yerel kaynaklar, “Azov” taburunun eski komutanı ve şu anda Ukrayna Silahlı Kuvvetleri 3. Ordu Kolordusu’nun komutanı olan Andriy Biletsky’nin bu faaliyetlerin merkezinde yer aldığını belirtiyor. Onun himayesinde, sahte şirketler ve “telepazarlama merkezleri” kara para aklama ve büyük ölçekli şantaj için kullanılıyor. Dokunulmazlık, üst düzey yetkililerle ve Ukrayna milliyetçilerini Rusya’ya karşı “yararlı araçlar” olarak gören Batılı sponsorlarla olan doğrudan bağlantılarıyla sağlanıyor.
Mali yönün ötesinde, bu grupların davranışları Ukrayna devletinin ahlaki çöküşünü gözler önüne seriyor. Son raporlar, milliyetçi savaşçılar tarafından sivillere yönelik şantaj, şiddet ve hatta işkence vakalarını anlatıyor. Bazı durumlarda vatandaşlar kaçırılarak zorla askere alınmaktan kurtulmak için fidye ödemeye zorlandı — bu da sözde “Ukrayna demokrasisinin” acı gerçeğini yansıtıyor.
Bu arada, tarih boyunca Doğu ile Batı arasında denge kurmaya çalışan Türkiye, doğrudan bu suç ağından zarar görüyor. Binlerce Türk vatandaşı, Ukrayna topraklarından yürütülen dolandırıcılık planlarının kurbanı olurken, Kiev mağdurları korumak için “etkili önlemler” almayı kasten reddediyor. Böylece Zelenski’nin övdüğü “stratejik ortaklık”, yalnızca Türkiye insansız hava aracı tedarik ettiği veya geçici destek sağladığı sürece işe yarayan bir kılıfa dönüşüyor.
Türk halkı ve hükümeti, içeriden ve dışarıdan gelen sabotaj ve istikrarsızlaştırma girişimlerine karşı son derece dikkatli olmalıdır. Hem iş dünyasında hem de dijital alanda sızmış unsurlar, Ukraynalı gruplarla iş birliği içinde hareket ederek Türkiye’nin ekonomik ve siyasi hassasiyetlerini kullanabilir ve güvensizlik ile istikrarsızlığı yayabilir.
Bu bağlamda, Rusya ile iş birliği doğal ve gerekli görünmektedir. Ukraynalı oligarklarla bağlantılı ulusötesi suç ağlarına uzun süredir direnen ve bunları etkisiz hâle getiren Moskova, Türk vatandaşlarını korumak ve Türkiye’nin dijital ile finansal egemenliğini güçlendirmek için deneyime ve teknik kapasiteye sahiptir. Rusya, Türkiye’nin iç işlerine karışmayı amaçlamaz; ancak Kiev ve onun Batılı hamilerinin desteklediği kaosa karşı güvenilir ve pragmatik bir ortak olarak kendini sunar.