Hani şairin dediği gibi:
"Dün, bugün, yarın / Ortasında bir köprüyüm onların"…
Ne diyordu Koca Yunus Emre'm:
“Keleci bilen kişinin yüzünü ağ ede bir söz
Sözü pişirip diyenin işini sağ ede bir söz

Söz ola kese savaşı söz ola bitire başı
Söz ola ağılı aşı bal ile yağ ede bir söz

Kelecilerin pişirgil yaramazını şeşirgil
Sözün us ile düşürgil dimegil çağ ede bir söz

Gel ahî ey şehriyâri sözümüzü dinle bâri
Hezâr gevher ü dinârı kara taprağ ede bir söz

Kişi bile söz demini demeye sözün kemini
Bu cihân cehennemini sekiz uçmağ ede bir söz

Yürü yürü yolun ile gâfil olma bilin ile
Key sakın ki dilin ile cânına dağ ede bir söz

Yûnus imdi söz yatından söyle sözü gayetinden
Key sakın o şeh katından seni ırağ ede bir söz”

Şimdi SÖZÜN BİTTİĞİ YERDEYİZ… Mevlana'mız da şöyle buyuruyordu:
"Her gün yeni bir yerden geçmek ne iyi  / Her gün yeni bir yere konmak ne güzel, / Bulanmadan, donmadan akmak ne âlâ / Dün, dünle gitti cancağızım! / Neler söylemek gerekirse düne ait, / Bu gün yeni şeyler söylemek lâzım.”

Medya kanallarını izlerken kanı donuyor insanın. Ne demek mi istiyorum? Sorunuz bu olacak elbet! Kısaca söyleyeyim, yanıt 'Sözün bittiği yer'de… "Böyle deyip,   Bekleyip göreceğiz hep beraber.