Bütün siyasi parti, örgüt ve hareketler 2014 Mart ayında yapılacak olan yerel seçimlere hazırlanıyor… Bugünkü yazıda, yerel seçimlerle ilgili genel bir değerlendirme yapmaya çalışacağım.

Görünen o ki, 2014 Mart’ında yapılacak yerel seçimler, ülkenin siyasi dengelerinde oldukça önemli değişimlere yol açacak.

Yerel seçimlerde ortaya çıkacak seçim sonuçları, siyasi yelpazenin sağında ve solunda yer alan siyasi güçlerde önemli değişimlere neden olacak. Öyle ki, kitle tabanlarının yadırgadığı yeni siyasi hamleler yapacaklar ve beklenenin dışında farklı siyasi konumlanışlara zorlanacaklar.

Bahsettiğim yeni siyasi hamleleri yapamayan ve konumlanışları gerçekleştirmeyen siyasi parti ve hareketler, ülke siyasetindeki konumlarını olduğu gibi koruyamayacak, siyasi ağırlılıkları ve rollerinde önemli kaymalar ve değişimler gündeme gelecektir.

Önemli olan, böyle bir sürecin eşiğinde, hangi siyasi parti varlığını sürdürmek ya da daha da güçlendirebilmek için hangi siyasi hamleleri ne şekilde yapacaktır?

ABD ve AB ülkelerinden yapılması olası emperyalist müdahaleler sonucunda, hangi siyasi hamleleri yapmak ve ne gibi değişimler yaşamak zorunda kalacaklardır?

Ülkemiz siyasetinin toplumsal ve sınıfsal alanlarında gündeme gelen iktidar karşıtı eylem biçimleri ve eylemlerin kitleselliği gösteriyor ki, AKP yoluna eskisi kadar rahat ve demokrasicilik oyunlarıyla devam edemeyecektir…

AKP iktidarının; iç politikada faşizan yöntemlere daha fazla ihtiyaç duyması ve Ortadoğu’da izlediği dış politikanın (Mısır-Suriye) bozguna uğraması, 2002 yılından bu yana AKP’yi destekleyen ya da oy veren kesimlerin kafasında soru işaretleri yaratmakta, bir kez daha düşünmeye sevk etmektedir.

Bu durum, muhafazakâr milliyetçi olup da, farklı nedenlerle AKP’ye oy vermiş MHP tabanındaki insanlar açısından böyledir…

AKP’nin sözde demokrasi söylemlerinin etkisinde kalarak, AKP’yi desteklemiş ya da AKP’ye oy vermiş liberal çizgideki aydınlar, sanatçılar ve siyasetçiler açısından da böyledir.

AKP iktidarları sürecinde ülke siyasetinde yaşanan gelişmeler milliyetçi, ulusalcı, muhafazakâr kesimlerde de önemli oranda kaygı ve tedirginlik yaratmıştır.

Sol sosyalist kesimlerin, ülkede yaşanan gericileşme, emperyalizme teslimiyet, soygun, talan ve işçi sınıfına yönelik yapılan saldırılar dolayısıyla AKP karşıtı konumlanışları zaten bellidir…

Peki, o zaman neler olabilir?

CHP bu sürece sol yanını tahkim ederek mi, yoksa AKP’nin uygulamaya koyduğu politikaların sürdürücüsü liberal bir yeni CHP’yi inşa ederek mi devam eder?

CHP tabanındaki değişik kesimlerden insanların kafalarındaki soru işaretleri tam da bunlardır!

Mecliste AKP stepneliğini sürdüren MHP ise, 2014 yılında yapılacak yerel seçimler ve ardından yapılacak ilk genel seçimler sonrasında, ülke siyasetinde var olup olmama sorunuyla karşı karşıya kalabilir…

Ülkenin siyasi değişim sancısı, her türlü baskı ve yolsuzlukla yoluna devam eden AKP’den daha çok, muhalif konumlanıştaki siyasi parti ve hareketleri etkileyecek bir olgudur.

Küçük Amerika olma özlemiyle yanıp tutuşan Türkiye sermaye sınıfı, AKP iktidarıyla daldığı Yeni Osmanlıcılık hülyalarından uyanıp, Ortadoğu’da ABD’nin figüran ülkelerinden birisi olarak kalabilmeye dahi fit oluyor...

Ancak ABD’de olduğu gibi iki partili olamasa da, egemen güçler MHP’nin meclis dışına itildiği iki, iki buçuk veya üç partinin hâkimiyet kurduğu bir siyasi sisteme doğru yol almaya çalışıyorlar.

Sistemin iki ana siyasi partisi,  kendi hesaplarına göre AKP ve CHP’dir.

İki buçukuncu parti ise, etnik kimlik siyasetine sıkışmış olan BDP’dir.

BDP ile Türkiye solunu tamamıyla kendisine yedekleyemeyen Kürt siyasi hareketi, bu muradını HDP ile gerçekleştirerek buçuk parti olmaktan kurtulmak ve sermaye sınıfının hedeflediği siyasi sistemin üçüncü partisi olabilmenin hesabını yapmaktadır…

Emperyalizmin ve Türkiye sermaye sınıfının hedeflediği siyasi kurguda, sol-sosyalist partilere, yoksul emekçi halka ve işçi sınıfı siyasetine yer yoktur…

Yoktur da, bu ülke topraklarında iktidar arayışındaki sosyalistler, yurtseverler, devrimciler, işçiler, emekçiler ve yüreği soldan-emekten yana atan aydınlar ve gençler son sözlerini söylememişlerdir daha!