Ne yalan söyleyeyim ben bile şaşırdım…

En azından böyle bir tablo beklemiyordum…

Tamam ne Eyüp Alabaş, ne de Muharrem Sarıçam oturdukları koltuğun hakkını veremedi son dönemde…

Türkiye Taşkömürü Kurumu(TTK), tarihinin en kötü günlerini yaşıyor…

Üretim dip yaptı…

İşçi sayısı düştü…

Maden işçileri tefecilerin kucağına itildi…

Çalışma barışı ortadan kalktı…

Ücret dengesizliği kurumun dengesini bozdu…

Ankara’da gece alemine giden sendikacılar, ertesi sabah yapılan toplu sözleşme görüşmesine bir saat geç kalıca rezalet tez duyuldu…

Havzanın en büyük özelleştirmesi SOMA’ya verilirken sendika sustu…

Tüm bunlar yaşanırken GMİS Genel Başkanı Eyüp Alabaş, sendikanın makam aracı ve GMİS’in Ankara’daki irtibat bürosunda yaşadığı seks skandalıyla gününü gün ediyordu…

Koskoca GMİS Genel Başkanı için aşüfte bir kadın Facebook hesabına “Zonguldak’ta bir maden buldum, yakıp yakıp ısınıyorum” yazarak binlerce maden işçisiyle dalga geçiyordu…

Ne gariptir ki o haberi isim vermeden yaptığım halde benden şikayetçi olan GMİS Genel Başkanı Eyüp Alabaş’ı yerel mahkeme haklı buluyor, Yargıtay da “Özel hayatın gizliliğini ihlal” suçundan bir yıllık hapis cezasını onaylıyordu…

Halbuki söz konusu olan Eyüp Alabaş’ın özel yaşamı değil, söz konusu olan binlerce maden işçisinin parasıyla alınan makam aracı, o aracın yakıtı ve yine o sendikanın Ankara irtibat bürosunda yaşanan olaylardı…

Kamu imkanlarıyla yaşanan ve belgelenen bir hayat özel hayat olamazdı…

Ama ne dediysem hakime derdimi anlatamadım…

Muhtemelen bir yıllık hapis kararı bugün yarın tebliğ olur…

Anlayacağınız birilerinin yapamadığını Eyüp Alabaş yaptı!

Yatar mıyım, denetimli serbestlikten mi faydalanırım bilmiyorum…

İçtenlikle söylüyorum umurumda bile değil…

Gider paşa paşa yatarım!

Dün yapılan seçimlerde Eyüp Alabaş boyunun ölçüsünü aldı ya gerisi ne gam!

İnsan nasıl geldiyse öyle gidiyor…

AKP’nin eteğine sarılarak yola çıkan Alabaş, yolun sonunda tek başına kaldı…

Çünkü o süreçte AKP, Alabaş ve ekibini kullanıyor kendisine muhalif olan önceki genel başkandan intikam alıyordu…

Bugün ise, hani şu tefecilerden gün aşırı dayak yiyen, sendikadaki makam odası eli sopalı kadınlar tarafından basılarak darmadağın edilen, makam arabasıyla tefecilere aldığı para karşılığında rent acar hizmeti veren, çalıştığı işyerindeki madenciler üzerinden binlerce lira kredi çeken genel merkez yöneticisinin seçimi var… Hani şu bana renkli gözlü arkadaşıyla malum işadamından 20 bin lira avanta alarak “çift gazete” oyunu yapan kendini bile yönetemeyen yöneticiden bahsediyorum…

Umarım maden işçisi bu rezilliklere de duyarsız kalmaz…

Ve umarım kazanan “rezalet” değil de işçi sınıfı olur!