Seçim sathı mailindeki ülke tam bir alacakaranlık kuşağından geçiyor. Ortalık toz duman. Ne deprem, ne enflasyon, ne işsizlik, ne yolsuzluk, ne başka bir memleket meselesi geliyor akla. “Hangi parti, hangi ittifakla seçime girecek”, “ittifaklarda hangi partiye kaç milletvekili düşecek”, “kim nereden aday olacak”, “kimler listeye alınacak”, “kim liste dışında kalacak”, “kaçıncı sıra kime düşecek”, “şu listeye girse, bu çıksa ne olur” gibi sorular en esaslı mesele olarak öne çıkıyor şu sıralar…

Bitmeyen ihtiraslar su yüzüne çıkıyor, umutlar, tazeleniyor. Fırıldaklar çevriliyor, gammazlık yapılıyor, çelmeler takılıyor, kumpaslar kuruluyor. Su gibi para harcanıyor bu uğurda, gazetelere, televizyonlara ilanlar veriliyor, danışıklı röportajlar yapılıp esas oğlan pozlarıyla billboardlar donatılıyor. Telefonlar çalışıyor, kırk yıldır akla gelmeyen kişiler ziyaret edilip merkezinde kişisel çıkar olan toplantılar yapılıyor. Kulisler yapılıp şeytanın aklına gelmeyecek stratejiler oluşturuluyor karanlık mahfillerde.

PAROLA: ÖNCE BEN. İŞARET: VARSA DA BEN, YOKSA DA BEN

Neden? Var olan sorunları aşıp daha iyi bir ülkenin nasıl yaratılacağına dair bir fikir ve proje yarışı olan siyasette yer edinebilmek için. Peki, “fikir” var mı ortada? Ne gezer. Ya “proje?”  Adını anan yok. Tonlarca adayın içinde ne kentin, ne de ülkenin keline merhem olacak tek kelime eden çıkmadı şu ana kadar? Ülke de, kent de enine boyuna konuşulması gereken bir yol ayrımında oysa. İyi de, kim takar memleketi. Zatı muhteremler için “Parola: Önce ben. İşaret: “Varsa da ben, yoksa da ben” çünkü…

Şu ana kadar tüm partilere yüzden fazla kişi aday adayı olarak başvurdu Zonguldak’ta. Kim, hangi konuda ne düşünüyor, kent siyasetini yakın takip eden bir kişi olarak hiç bilmiyorum. Merak ediyorum gerçekten, Filyos’ta neler olup bittiği konusunda, hangi projelerin geliştirildiğini AKP aday adayları dahil, hangisi biliyor? Diğerlerinden vaz geçtim Millet İttifakı adayları şayet seçilirse nasıl bir strateji izleyecek orada? Doğanın talanına dayalı yıkım politikaları sürüp gidecek mi mesela…

ÖNCE KURTULMAMIZ GEREKEN BU KÖTÜLÜKLER TOPLUMUNU YARATAN FRENKEŞTAYN DÜZENİ

Zonguldak böyle de, ülke farklı mı? Daha kötü bence. Özellikle iktidar partisi beceriksizliklerinin; sonucu daha fazla yoksulluk, daha kalitesiz yaşam, daha sağlıksız, daha eğitimsiz toplum, dünyanın daha uzağa düşme olan yanlış politikalarının üstünü “kutuplaşma” ile örtmek istiyor. Yaratacağı yıkım etkisinin, kötü sonuçlarının ne olacağını bile bile, kendinden olmayan herkesi şeytanlaştırıyor. Yetinmiyor, tüm karşı çıkanları terörist ilan ederek görülmemiş sorumsuzluk örneği sergiliyor…

“Önce ben” diyen zihniyetin başka türlü davranması mümkün de değil zaten. Ne sağduyu, ne vefa, ne ülke sevgisi, ne empati, ne bilgelik, ne de erdem. Emin olun hiçbiri yok bu insan figürlerinde. Onlara kızsam mı bilemiyorum, iktidar sahiplerine sınırsız yetki, akıl almaz  güç, hesap sorulamaz sorumsuzluk veren siyasi düzenin Doktor Frenkeştaynlar yaratması kaçınılmaz çünkü. Önce kurtulmamız gereken bu kötülükler toplumunu yaratan Frenkeştayn düzeni kesinlikle…