Başkan Kantarcı, kadınların siyaset ve karar alma mekanizmalarında eşit temsil edilmesi için her türlü önlemin alınması gerektiğini belirterek, “İnsanlığın kanayan yarası olan toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin giderilmesi için samimi ve kararlı adımlar atılmalıdır.” dedi.
Başkan Kantarcı mesajında, Birleşmiş Milletler Kadın Birimi ile Ekonomik ve Sosyal İşler Dairesi tarafından yayımlanan “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği 2025 Durum Raporu”ndan veriler paylaşarak, “Raporda, dünyanın toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda geri adım attığı uyarısı yapılarak, kadınların haklara ve fırsatlara erişmekte, erkeklerin çok gerisinde kaldığı vurgulanmaktadır. Aşırı yoksulluğa dikkat çekilen rapora göre, şayet önlem alınmazsa, 2030 yılına gelindiğinde 351 milyon kadın ve kız çocuğu aşırı yoksulluk içinde yaşamaya devam edecektir. Çatışmaların kadınlar ve kız çocukları için giderek daha ölümcül hale geldiği ifade edilerek, 676 milyon kadın ve kız çocuğunun ölümcül çatışmaların yakınında yaşadığı ve bunun 1990'lardan beri kaydedilen en yüksek rakam olduğu bildirilmiştir. 2024 yılında 64 milyondan fazla kadının, erkeklere oranla orta veya ileri düzeyde gıda güvensizliği yaşadığı da belirtilmiş, yapay zekâ teknolojilerinin gelişmesiyle kadınların %28'inin işlerini kaybetme riskiyle karşı karşıya olduğu da ifade edilmektedir.” dedi.
EYLEM PLANLARININ HAZIRLIK SÜREÇLERİNE KADIN ÖRGÜTLERİ DAHİL EDİLMELİDİR
Dünya Ekonomik Forumu’nun Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Raporu’na göre, 146 ülke arasında 129. sırada görünen Türkiye’nin, kadına yönelik şiddetle mücadele etmek üzere 2026-2030 yıllarını kapsayacak bir eylem planı hazırladığını söyleyen Başkan Kantarcı, bunun önemine işaret ederek, “Toplumun farklı kesimlerine yönelik şiddeti önleme eğitimleri, farkındalık kampanyaları, şiddet mağdurlarının can güvenliğini sağlayan tedbirlerin hızlı ve etkin şekilde uygulanması, kadın konukevlerinin sayısının ve hizmet kalitesinin artırılması, şiddet suçlarının soruşturma süreçlerinin hızlandırılması ve ücretsiz hukuki destek mekanizmalarının güçlendirilmesi planın başlıca konularını oluşturmaktadır. “Planla kadın cinayetleri ve farklı şiddet türleri hakkında güvenilir, standart ve anlık veri toplama sistemlerinin kurulması ve şeffaf paylaşımı; engelli, mülteci veya kırsal alanda yaşayan kadınlar gibi şiddete karşı daha kırılgan gruplara yönelik özelleştirilmiş hizmetlerin geliştirilmesi de hedeflenmektedir. Bu planın tüm süreçlerine kadın örgütleri dahil edilmeli, tüm önlemler onların talepleri doğrultusunda geliştirilmelidir” şeklinde ifadeler kullandı.
TÜM KADIN ÖRGÜTLERİNİN ORTAK TALEBİ OLAN İSTANBUL SÖZLEŞMESİ YENİDEN YÜRÜRLÜĞE KONMALIDIR
Kantarcı mesajını, “Birleşmiş Milletlerin hazırladığı raporlarda Türkiye, 146 ülke arasında, kadınların siyasi güçlenmesinde 118., ekonomik katılım ve fırsatlarda 131., eğitim eşitliğinde 104. ve sağlık ile hayatta kalmada ise 101. sırada bulunmaktadır. Bu düşük sıralama, kadınların siyasette ve ekonomide güçlenmesinin önündeki engellerin, şiddetle mücadeleyi de zayıflattığını göstermektedir. Yine aynı raporlara göre ‘Yaşam boyu partner şiddetine maruz kalma oranı gelişmiş Batı ülkelerinde %20-25 aralığında, dünya ortalaması %30’lardayken, Türkiye’de %38’ler mertebesindedir.’ Bu tablo durdurulmalı, bunun ilk adımı olarak tüm kadın örgütlerinin ortak talebi olan İstanbul Sözleşmesi derhal yürürlüğe konmalıdır. Kadınların siyaset ve karar alma mekanizmalarında eşit temsil edilmesi için her türlü önlemin alınmalı, insanlığın kanayan yarası olan toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin giderilmesi için samimi ve kararlı adımlar atılmalıdır. Kadını eşit haklı yurttaş mertebesine çıkaran Cumhuriyet'inin ikinci yüzyılına giren Türkiye’nin bunları başaracak birikimi ve kadroları olduğuna inanıyor, tüm insanlığa, her türlü şiddetten arınmış bir dünya diliyorum.”