Zonguldak

Kahveci: Emperyalizmin Türkiye kuşatması devam ediyor

Birleşik Kamu-İş Sendikası Zonguldak Şube Başkanı Metin Kahveci, 1950’den buyana emperyalizm (ABD, AB, siyasal İslam) ülkenin Atatürk’ün gösterdiği medeniyet ve bilim yolunda gitmemizi asla istemediğini söyledi.

Abone Ol

Kahveci açıklamasında şu görüşlere yer verdi: Emperyalizm kendi çıkar menfaatlerini yerine getirmek için her şeyi göze alır ve uygular. Bunun için parayı iyi kullanır ve kullanacağı kişileri satın alarak yaptırır. Ülkemiz 1950 den itibaren  Menderes döneminde ABD emperyalizmin güdümüne girerek yönlendirilmektedir. Sovyet Rusya’nın çöküşü de iki kutuplu dünyanın tek kutuplu ya dönmesi de ülkemiz için çok olumsuz olmuştur.  ABD’nin Orta Doğuda yayılma süreci ve ABD’nin kuklası İsrail’in güvenliği ve büyümesi de bu oyunlara girince ülkemiz büyük tehdit altına girdiği görülmektedir. BOP kapsamında yaratılan büyük senaryolar sömürülecek ülkelerin yönetimlerini bir bir değiştirdiği gibi ayrı guruplara etnik ve mezhepsel bölünmelere sebebiyet vermektedir. Emperyalizm amaçlarını kısa süreli yapmaz. Önündeki engelleri birer  birer  aşarak dernek, siyasi partiler ve diğer kurumlara ajanlarını yerleştirirler yada empoze ederler. Kendi politikalarını bulundukları yerden yavaş yavaş açıklamaya başlarlar. Ülkemizdeki üniter yapının bu kadar zarar görmesi emperyalizmin kurumlara yerleştirdikleri ajanları ve politikaları yüzündendir. Bu politikalar neler diye acarsak ülkemizi parçalanmaya açık olan  etnik ve mezhepsel politikalar eşliğinde sınıfsal baskı ve sömürü  sistemin olduğu görüyoruz. AKP’nin iş başına getirilmesi BOP nin uygulamaya sokulması  hep bu yüzdendir. Son günlerde Lozan’ın tartışılır hale gelmesi yeniden Sevr Antlaşmasını gündeme taşımaları ABD büyük elçisinin  yeniden Osmanlı ve hilafet gelmeli söylemleri emperyal politikalardır. Cumhuriyet kanlı bir darbedir diyen AKP  vekilinin  hepsi bu oyunun içindedirler. Açıkçası Cumhuriyeti yok etmek ve ülkeyi parçalara ayırmak halifeliği getirmek emperyalizmin istediği en büyük oyundur. Bu politikalara karşı mevcut hükümetin bir tek laf etmemesi iş birlikçi olduğunun kanıtı olduğu gibi emperyalizme büyük hizmettir. Koalisyon ortağının da açıkça  emperyal politikaların içinde kaldığını ve ne kadar takiyeci olduğunu  net görmekteyiz. Nerde Müslümanlık , nerde doğruluk, nerde adalet ,nerde milliyetçilik, nerde Türklük, nerde laiklik, nerde hukuk ,nerde andımız  vb diye sorarız?  Emperyalizm kendilerine (AKP ,MHP diğer kurumlar ,sendikalar diğer partiler) şiar ettiği doğruları hatta politikalarını bir anda tersine döndürür ve kişileri satın alır ki söylediklerinin tam tersini  midesine kondurur. Emperyalizm ,terörist başına idam fetvaları yapanlarla terörist başını  bir araya getirmesini bilir. Aynen günümüzde olduğu gibi.    
1950 den beri emperyalizm (ABD ,AB, siyasal İslam) ülkemizin Atatürk’ün gösterdiği medeniyet ve bilim yolunda gitmemizi asla istememiştir. Çünkü Atatürk emperyalizmi  ülkemizden def etmiştir. Aydınlığa giden yolu açmıştır. Bu yol emperyalizmi rahatsız etmiş 1950 den itibaren tarikat cemaat ve iş birlikçileri devreye sokarak gerileşme  dahil her şeyi yaptırmaktadırlar.1923  de Cumhuriyet ilan edildiğinde 40 bin köyde okul yoktu. Bu gün ise  okullarımızın fazla olmasına rağmen cahilleşme oranı 1923 e göre çok yüksektir. Bu cahilleşmeyi mevcut hükümet, tarikatlar ile ABD  ,AB emperyalizmi  yapmıştır. Abdest suyu şifadır anlayışını saflara yutturursan,  ülke yönetimini tarikatlara yer acarsan,  takiyecilik kol gezerse, hırsızlık, yolsuzluk yol geçen haline gelirse bu memlekette cahilleşme  egemen olur ki emperyalizminde en çok sevdiği ortam oluşur. Sormayan araştırmayan incelemeyen nesil yoksa  tarikatım çok yaşa mantığıyla bir nesil yetişirse  ülke emperyalizmin kucağına itilmiş  olmaktadır. 
Emperyalizm kendi isteklerini yerine getirecek hükümetleri oluştururlar ki bunlardan biri de AKP’dir. AKP’ nin  kurulması ve yasaklı liderinin  önündeki engellerinde birer birer  aşılması ( devlet kurumlarının seyirci kalması, Deniz Baykal’ın bu sürece destek vermesi, Kılıçdaroğlu’nun  AKP’ye payanda olması ) büyük projenin yani emperyalizmin (BOP)Türkiye kuşatmasına büyük zemin hazırlamışlardır.  Emperyalizm iktidarı şekillendirirken muhalefeti de kendi çıkarlarına ayarlamaktadır. Son 23 yılda hep bunların yaşanması tesadüf değildir. Kuzey Irak’ın ayrılması şimdide kuzey Suriye’nin bölünmesi sırada İran ve Türkiye olduğunu dağdaki çoban bile biliyor.  Oysa bu bölünmelere ülkemizin hükümetinin desteği ve Osmanlıcı politikalarının büyük payı vardır. Bunun sonucunda ülkemizde 10 milyona yakın Suriyeli , Iraklı, Afganlı, İranlı mülteci gelerek onlara yapılan masraflar yüzünden emekliye ,emekçiye para verilememektedir. 
Son süreçte de terörsüz Türkiye açılımı yapılarak  yeni oyunla karşı karşıyayız.  Bu senaryoyu hazırlayanlara kamuoyu şunu soruyor. Bu kaçıncı açılım ve mademki terörsüz Türkiye dediniz neden 20 yıl beklediniz diye soru soruyorlar? Bu kadar şehit ve diğer zulümler ve masraflar olmazdı diye vatandaşlar bizler soruyoruz? Oysa ana hedef anayasanın 42nci ve 66 maddeleri dahil olmak üzere değiştirmek ,anayasadan Türk kimliğini  tahrip etmek  ve  üç milletli (Türk,Kürt,Arap ) bir anayasa yapmak olduğunu açıkça görülüyor. Bununla beraber AKP birkaç dönem daha iktidar da kalması gerekiyor ki emperyalist (BOP) ideoloji gerçekleşmiş olsun. Bunun sonunda yeni bir Yugoslavya  hayata geçmesi kaçınılmazdır. ABD büyük elçisi Ulus devletler İsrail’in güvenliğini tehdit etmesi söylemi sürpriz değildir. Böyle bir elçi  ilkeli bir ulus devletten hemen kovulması gerekirken  bizde ise ona karşı sadece ADD, Birleşik Kamu İş’ten diğer küçük kurumlardan başka tepki olmamıştır. Bu durum emperyalizmin Türkiye Kuşatmasını açıkça göstermektedir.
Sonuç olarak ülkemiz emperyalizmin kuşatmasında hızla ilerliyor. Vatandaş bu olup bitenden ne kadar haberli habersiz yaşayınca  görecek. Yeni bir anayasanın halk nezdinde referandumda geçmesi mümkün değildir. Halka karşı sandığı kaçırarak mecliste yapılacak anayasa değişikliği ile sonuca gitmek onların isteği yöntemdir. Emperyalizmin kök söktüğü ülkelerde emek sömürü hızla artmaktadır ,grev dahil hepsi yasaklanıyorsa halkın ezilmesi de kaçınılmazdır. 
Emperyalizm ve PKK  hiçbir zaman  amaçlarından ,hedeflerinden asla vaz geçmeyeceklerdir. Bunları amaçlarından vaz geçirmenin yolu mantıklı ,bilimsel  emperyalizme ve iş birlikçilerine karşı mücadele etmektir.  İşte bu mücadele Atatürk’ün gösterdiği yoldur.  Bu yolu uyguladığımızda ülkemiz çok net kurtulur. Diğer yollar duvara dostlar.  Birleşik Kamu iş olarak ülkemizin birliği , üniter yapımızı, laikliği ve cumhuriyeti  koruyarak, çağdaş medeniyete giden  eğitim  ve bilim  yolunu örgütleyerek  insanca yaşamı sonuna kadar savunacağız.