Reklam yapıyor diyenler olabilir. Onları kaale almadan kişisel gözlemlerimi aktarmak istiyorum. İsteyen inanır isteyen inanmaz.
Edirne, Tokat, Manisa, Bolu, Artvin, Lefkoşa, Zonguldak gibi şehirlerdeki 10 farklı okulda öğretmen, eğitim yöneticisi olarak çalıştıktan sonra 2021 yılında emekli oldum. Son 4 yıldır özel bir okulda çalışıyorum.
Kamuya ait okullardaki çok rahatsız edici bazı durumları özetleyeyim:
1-Eğitim yöneticilerin yüzde 90’ı her dönemde taşra siyaset baronları, tarikat CEO’ları, eş-dost kayırması ile seçilmektedir. 
2-Müdür yardımcısı, bölüm şefliği, atölye şefliği gibi kadrolara ilçe ve il milli eğitim müdürünün, siyaset ağalarının istemediği hiç kimse atanamamaktadır.
3-Eğitim iş kolunda faaliyet gösteren 4 iri sendikanın kalite, etik, vizyon, endüstrileşme, eşitlik, adalet, demokrasi, hukuk, liyakat ile ilgili bir derdi söz yoktur.
4-Eğitim işkolu sendikalarının tepe yöneticileri Ankara’da krallar gibi bir yaşam sürmektedir.
5-Sahte sarı sendikaların kendi çalışanlarının sendikal güvencesi yoktur. Yani sendikalar, sendikaya güvenmemektedir.
6-Okullardaki fizik-kimya-biyoloji laboratuvarları büyük oranda, tamamen çürümeye terk edilmiş haldedir.
7-20 kadar tarikat/cemaat “valiliklerden izin belgemiz var” diyerek okullarda dilediği kadar propaganda/tanıtım çalışması yapabilmektedir.
8-Ülkedeki 1 milyon dolayındaki öğretmen kitlesinin 250 bin kadarı haftada sadece 2 gün, ayda 8 gün, yılda 76-80 gün okula giderek, senede 500-600 bin TL para kazanmaktadır.
 9-İlk, orta ve liselerde yazılım, kodlama, bilişim, yapay zeka, endüstri 4.0, otomasyon, nesnelerin interneti gibi konularda verilen bilgiler incir çekirdeğinin binde birini dolduracak kadar bile değildir.
10-57 bin okulda görev yapan 100 bin kadar müdür yardımcısının yüzde 90’ı şu anda işlevsiz, etkisiz, faydasız, gizli işsiz durumundadır. Zira bütün idari işleri artık bilgisayarlar yapmaktadır. 
11-57 bin okulun müdürlerinin ve yardımcılarının haftada en az 12 saat derse girmesi şarttır. Ancak idarecilerin yüzde 90’ı hiç derse girmeden ayda 15-25 bin TL ek ders ücretini cebe indirmektedir.  
 12-Kamuya ait okullarda sınıfta kalmak, derslerden başarısız olmak imkansız hale getirilmiştir. Hemen hemen her öğrenciye teşekkür, takdir belgeleri verilmektedir.
13-Okullarda bulunan 1-2-3 rehber öğretmenin eğitime katkı noktasında binde 1 bile etkisi yoktur. Bu kadrolarda görev verilmiş psikologları kimsenin kaale aldığı yoktur.
14-Okul kantinleri yüzde 99 oranında obez yapıcı, kanseri tetikleyici, uyutucu, besin değeri olmayan ürünleri yüksek fiyata satmaktadır.
15-Okul aile birliklerinin bütçeleri yüzde 99 oranında idarecilerin ve öğretmenlerin keyfi için kullanılmaktadır. Klima, koltuk, TV, su ısıtıcı, buzdolabı gibi eğitimle ilgili olmayan eşyalar velilerden zorla alınan paralarla satın alınmaktadır.
16-Uzman öğretmenlik ve başöğretmenlik ünvanları hiçbir yayını, eseri, makalesi, patenti, projesi olmayan on binlerce öğretmene göstermelik bir sınav yapılarak dağıtılmıştır.
 17-12 yıllık zorunlu temel eğitim tamamen öğretmenlere ek ders ücreti ödeyebilmek için sürdürülmektedir. Bu süre 8-9 yıla düşürüldüğü takdirde 200 bin öğretmen işsiz kalacaktır. Sendikalar bu nedenle direnmektedir.
18-20 yıldır MEB tarafından parasız olarak dağıtılan ders kitaplarının yüzde 90’ı bir kere bile kullanılmadan çöpe gitmektedir. Zira, kitap yazarlarının çoğunun çağın koşullarından haberi yoktur.
19-MEB’in okullarında rotasyon yoktur. Hiçbir özelliği olmayan, vasat öğretmenler aynı okulda 30-40 yıl üretimsiz biçimde görev yapabilmektedir.  
20-Öğretmenlik mesleğine giriş sınavlarına katılanlar, soruların yüzde 60’ını doğru cevaplayamamaktadır. Yani kendi mesleğiyle ilgili soruları tam yapamayanlar öğretmen olarak halkın vergileriyle maaş almaktadır.
21-Kamuda öğretmenlerin mazeret izni, sağlık izni alma hakları son derece fazladır. Bu durumu istismar eden binlerce eğitimci vardır.
22-12 yıl zorunlu olarak okula giden çocukların yüzde 1’i bile İngilizce dilinde 10 cümleyi duraksamadan kuramıyor. 100 bin civarındaki dil öğretmeninin niçin görev yaptığını sorgulayan da yoktur.
 23-İlçe ve illerdeki milli eğitim müdürlerinin, yardımcılarının, şube müdürlerinin toplam sayısı 5 bin kadardır. Bunların yüzde 90’ına şu anda gerek yoktur. Zira, internet sayesinde MEB, 57 bin okula her türlü talimatı anlık olarak iletebilmektedir. İlçe ve illerdeki eğitim örgütleri işlevsiz hale gelmiştir.
24-Atanamayan öğretmenler okullara ücretli öğretmen olarak yollanıyor. Bu kişilerin yüzde 90'ının seçimi iktidardaki partinin adamları tarafından seçilmektedir. Muhaliflere burada da ekmek yoktur. Verilen maaş ise 10-15 bin TL olup asgari ücretin de altındadır.
Sözü fazla uzatmak istemem. Zira uzun yazıları kimse okumuyor. Yukarıda sıraladığım temel sorunların yüzde 1’i bile özel sektöre ait okullarda yoktur.
Bilgisiz, diplomasız, yeteneksiz, mesleksiz, disiplinsiz, enerjisi düşük öğretmenlerin özel okullarda 1 gün bile çalışması imkansızdır.
Tüm okullar özelleşsin filan demiyorum. Ama kamunun mutlaka silkinmesi şarttır.