Abdülhamit’in rüyası olan Filyos vadisi projesi iktidarın yandaş firması Tosyalı Holdinge verilmişti. Liman ve civarı endüstri bölgesi ilan edilmişti.

Birden Karadeniz gazı ortaya çıktı ve hesaplar alt-üst oldu.

POAŞ bölgeye rafineri kurma kararı aldı.

Yani Tosyalı’ya ait arazinin neredeyse 3/2’si gitti.

Acilen Tosyalı Holdinge yer bulunması gerekiyor.

Ve iktidar alelacele Tosyalı’ya yer bulma adına Bakacakkadı’dan Filyos’a kadar neredeyse her yeri Endüstri bölgesi ilan etmeye hazırlanıyor.

Bu duruma tepki gösteren Çaycuma Belediye Başkanı Bülent Kantarcı manifesto gibi açıklamasında bölge halkını birlik olmaya çağırdı.

Başkan Kantarcı, “Kimse Filyos Çayının yanına yanaşamayacak. Çaycuma, dumura uğrayacak. Susturmak için diyecekler ki; “Kardeşim, şu kadar bin kişiye iş ve ekmek vereceğiz” Biz de, önceden olduğu gibi bu yalanlara inanıp, gökyüzünden para yağacak sanıp, doğanın yok olmasına, torunlarımızın ve sonrakilerin geleceğinin talan edilmesine göz yumacağız. Neyse, Benden son hatırlatma. Ey Çaycumalı: Köprüden önce son çıkış bu. Ya da “Titre ve kendine dön!” dedi.

Başkan Kantarcı’nın önsezileri güçlüdür.

Laf olsun diye çevrecilik yapanlar bu olaylara kafa yormalı.

***

EYLEMCİLER, TÜBİTAK’DAN DAHA MI İYİ BİLİYOR!

Ereğli Demir Çelik Fabrikaları (ERDEMİR) Çelikhane cüruflarının ekonomik ve ekolojik değerlendirilmesinin yapılması için TÜBİTAK’ın kapısını çalmış.

TÜBİTAK MAM Bu konuda Uzmanlar tarafından araştırma yapılmış ve sonuçları açıklanmış.

ERDEMİR’in cürufunun iyi bir işlemeyle tarım, çimento, DDY, İnşaat ve yol yapımında en önemli ham madde olduğu ve geri dönüşümünün de çevreye ve doğaya zarar vermediğini tespit etmiş.

2000 yılından buyana da cürufun geri dönüşümünün dünya standartlarında yapılması için başlatılan çalışmalar geliştirilerek sürdürülmüş.

Ve ERDEMİR, Türk Standartları Enstitüsünden (TSE)’den 2017 yılında Uygunluk belgesini almış.

Ereğli’de hem demir çelik fabrikası hem de tersaneler bölgesinde bu cüruf dolgu malzemesi olarak kullanılmış ve denize ve denizdeki canlılara zarar vermediği ortaya çıkmış.

Şimdi Ereğli’ye geri dönüşüm konusunda uluslar arası standartlarda faaliyet gösteren iki firma yatırım yapmış.

Ereğli ilçesi ile Alaplı sınırları arasındaki Kavak köyü mevkiinde daha önce taş ocağı ve beton santrali olan yeri alarak buraya geri dönüşüm tesislerini kurmaya başlamış.

Sözüm ona çevreciler köylüleri koruma adına burada eylemler yapmaya başlamış.

Sinekten yağ çıkarma ustası CHP’li Ereğli Belediye Başkanı Halil Posbıyık zaten hazır.

Festivallerine destek olmayan herkesin –Geçmişte örnekleri EREMİR olduğu gibi- ceza vermeye hazırdır.

Bünyesinde  Maden cevherlerini bilen bir uzmanı olmayan Çevre, Şehircili ve İklim Müdürlüğü’nün cehaleti de eklenince yatırımcının tesisi mühürlenmiş.

TÜBİTAK’ın raporunda, “Son yıllarda çelik fabrikaları, çevre koruma ve geri dönüşüm konusunda çeşitli programlar üzerine yoğunlaşarak,kullanılmayan atık malzeme oranını sıfıra indirmeye çalışmaktadırlar. Bu programlar; tüm çelik üretim prosesi aşamalarını,yan ürün oluşumunu minimuma indirmeyi, düşük maliyetle üretim yapmayı, taşıma ve proses teknolojilerini kapsamaktadır. Kaynakların efektif kullanımı, ekonomi ve çevre koruma faktörleri dikkate alındığında, çelik fabrikalarından çıkan çeşitli türdeki cürufların, toz ve çamurların çok iyi bir şekilde değerlendirilmesini gerektirmektedir. Çelik üretiminde ortaya çıkan fazla miktardaki yan ürünler, dünyada birçok ülkede yasalarla denetlenmekte ve demir çelik fabrikaları kendi atıklarını ya da yan ürünlerini çevresel faktörleri de dikkate alarak kullanmanın veya yok etmenin yollarını aramaktadırlar. Dünyadaki eğilim çelik üretiminde yan ürünleri mümkün olduğunca kullanmak ve yasalarla yan ürün kullanımını desteklemektir. Ülkemizde de demir çelik endüstrisinden gelen yan ürünlerin geri kazanımı ve atıkların çevreyle uyumlu bir şekilde yok edilebilmesi konusunda çalışmalar yapılarak, üretim yapan şirketler ve araştırmacılar birlikte çalışmalı, geliştirilen/geliştirilecek atık/yan ürün değerlendirme prosesleri devletimiz tarafından yasalarla desteklenmelidir” denildi.

Yani Devlet politikası olarak maddi olarak destekleniyor.

Ancak Devletin bir başka birimi “Mühür” basıyor.

Sonra da diyoruz ki; Zonguldak’a neden yatırımcı gelmiyor.

Söz konusu firmada kamyon şoförü olarak aracıyla seyreden bir emekçinin mesai saati bitiminde işyerinin otoparkına aracını park etmek üzere yolu kesiliyor.

Baş aktör hukukçu.

Yani hukukun üstünlüğüne inanan –sözüm ona- kişi.

Aynı kamyoncu acaba onun aracının önünü kesse ne olurdu?

Hiç düşündünüz mü?

Emekçi insanı evinde eşi, çocukla beklerken bir  işgüzar bilip bilmeden yolunu kesip alı koymuş.

Burada Ereğli’de Devleti temsil eden Kaymakama görev düşüyor.

Yol kesme nedir? Dağ kanunlarıyla mı yönetiliyoruz. Sevgiyle kalın.

*********