Tarihler 13 Mayıs 2014 ü gösterdiğinde Soma kömür Ocağında 301 can ihmal ve üretim zorlaması sonucu girdikleri karanlık dehlizlerden gün ışığına çıkamadan, sevdiklerine veda edemeden devletin kalkınması için yerin yüzlerce metre derinliğinde sesiz çığlıklarla çok feci bir şekilde yaşama veda ettiler.

301 can. Aileleriyle birlikte iki bin can toprak altında kaldılar, onlarla birlikte sadece Türkiye değil dünyanın birçok ülkesinde milyonlarca insan arkalarından ağladı ağıt yaktı.

Ağlamalar ağıtlar sadece o günle sınırlı kalmadı o günden buyana her yıl 13 Mayısta insanlar Somada buluşup onları anıyorlar acılarını tazeliyorlar.

Acıların tazelenmesi çok zor ama daha zor olanı onların unutulması

Sadece Soma’da değil, Zonguldak’ta Trakya’da Çanakkale’de vb diğer maden ocaklarında gözünü para bürümüş para babaları bu katliamların unutulması için her yolu deniyorlar amma yanılıyorlar

 İlk başta denedikleri yol, iş cinayetlerinde can veren sınıfdaşlarımızın çok mağdur olan ailelerini parayla kandırmaya çalışmak oluyor.  

giden canı için doğal olarak sokağa çıkan ve acısını bağırarak anlatmaya çalışan, katliamlarda ölen madencilerin yakınlarını polis gücüyle korkutup- gözdağı vermek istiyorlar.

Bunların yetmediği yerlerde insanlık düşmanı özel kadroları ile can veren madenci ailelerini insanların gözü önünde tekme tokat dövdürüyorlar.

Bunun en görünür bir örneği katliamının hemen ardından daha olayın üstünden bir hafta geçmeden Soma da hem de halkın gözü önünde yaşandı.

Arkadaşlarının akrabalarının ölümüne canı yanan ve bu acıya daha fazla dayanamayıp acısını feryatla çığlılıklarla çevresine anlatmak isteyen Erdal Kocabıyık adlı maden işçisini susturmak için onu polis gözetiminde tekme tokat döven başbakanlık müşavirlerinden Yusuf Yerkel halkı korkuttuğunu sandı ama yanıldı.  

Bu işçinin dövülmesine halk tabii ki sessiz kalmadı ama sonunda iki nedenle tepki sessizleşti.

Birincisi ilk günden itibaren Soma sokaklarında binlerce polis ve askerin tüm cadde ve sokak başlarını tutmuş olması

İkincisi ise halka, bu şahsın başbakana ve cumhurbaşkanına küfür ettiğinin söylenmesi ve işçiyi döven müşavirin etrafında çok sayıda güvenlik görevlisinin bulunması.

Soma halkını korkutup bunun unutulacağını sandılar ama yanıldılar.

Dördüncü yılında Soma katliamının anılmasında bir araya gelen on binler bu vahşeti unutmadıklarını hep bir ağızdan haykırarak dile getirdiler.

Türkiye’nin dört bir tarafından gelen on binler sokaklarda 301 i ve dövülme olayını unutmadıklarını haykırarak dile getirirlerken Soma sokaklarını inlettiler.

Zonguldak Soma arası yaklaşık 12 saatlik bir zaman. Zonguldak Maden Mühendisleri Oda Başkanı Sayın Erdoğan Kaymakçı “hadi Somaya gidelim” dediğinde; “yol çok uzun yaş yetmişi geçti bu kadar yolu çekemem” diye önce tereddüt ettim sonra düşündüm ki sokakları boş bırakmamalıyız.

Bazı haberleri-olayları okuyarak öğreniyoruz halbuki olayların içine girip onları gözlemlemek ve aynı duyguyu on binlerle paylaşmak insana tarifi imkansız bambaşka bir haz veriyor.

“Oraya gitme uzak, şuraya gitme gaz cop tazyikli su yersin vb.” . eee ne yapacağız? “yok, öyle guguman kuşu gibi evde oturmak” dedim veTMMOB Zonguldak Maden Mühendisleri Odası ve KESK in organize ettiği Zonguldak-Soma konvoyuna ben de katıldım.

On binlerin kol kola omuz omuza Soma caddelerinde nefretlerini dile getirdiklerinde bu duyguları onlarla paylaştığımda hiç de yorgunluk hissetmedim hatta sanki haftaların yorgunluğu da üstümden gitmişti.

Madenci eşlerinin ailelerin acısı feryatları ilk günkü gibiydi, hepimiz insanız bizlerinde duyguları var bu feryatlar karşısında gözyaşlarına direnemiyorsun ancak gözyaşların yanağını ıslatıp yere düşerken anlıyorsun ağladığını.

Bu nedenle sözüm var, ölmezde sağ kalırsam seneye gene Somadayım.

“Bu tür anmalar 7 bin den fazla maden işçisinin can verdiği Zonguldakta neden yapılmaz” diye de insan istemeden soruyor

Sanırım birincisi GMİS in boş vermişliği, ikincisi emek güçlerinin savsaklığı.

Hiç kimsenin hakkını yemeyelim bu yukarıdaki isimlerini verdiğim örgütler tabii ki bu anma günlerini yapıyorlar ama nasıl? Ya madenci anıtının önünde, ya şehit madencilerin isimlerinin yazılı olduğu anıtta basın açıklaması okuyarak veya bacaağızları önünde dualarla kurbanlar keserek tabiri caizse günü atlatıyorlar.