Hani insanın nutku tutulur ya bazen, söze nereden gireceğini, nasıl başlayacağını bilemez, inanın, aynı duygularla geçtim bilgisayarın karşısına… Kendimi tarttım, sağını solunu kırpıp ölçü vermeye çalıştım sözlerime… Hani hapis yatacak vaktim, hükmedilecek tazminatı ödeyebilecek gücüm olsa dilimin ucundakileri aklımdan geçtiği gibi dökeceğim yazıya, hiç sansürlemeden önüme gelene saydıracağım… Ancak ne kendime yakıştırabiliyorum, ne de bedel ödeyecek lüksüm var… Bana baldan tatlı gelen öfkemi becerebildiğim kadar uzak tutmaya çalışacağım yazıdan… Başarabilecek miyim, bilmiyorum… Bildiğim şu var ki, siyaset madrabazlarının ülkenin en büyük sirki haline dönüştürdüğü Zonguldak’ta, hiç bitmeyen maskeli balonun yeni bölümü epey yükseltti tansiyonumu…
Türkiye’nin bambaşka bir acıyı yaşadığı, gencecik fidanlarını uğursuz bir katliama kurban verdiği keder dolu günlerde, TEMA’nın çağrısıyla doğa ve yaşam katliamının yöremizdeki adı olan termik santrallere tepkimizi göstermek, yaşam hakkımıza, doğaya sahip çıkmak için Çatalağzı’nda toplandık biz de… ELSAN ve EREN tarafından kurulması planlanan yeni santrallere karşı sesimizi yükseltip, Mısır’daki sağır sultandan da ahraz kent kamuoyunun dikkatini çekmekti amacımız… Yıllardır aynı mücadelenin içinde olan aynı yüzlerle Zonguldak’tan yola çıktık, aynı minvalde süren sohbetlerle süren yolculuğumuz Çatalağzı Belediyesi önünde sona erdi. Bekleyen az sayıda insanı görünce ne yalan söyleyeyim canım sıkıldı biraz…
MASKELİ BALONUN BAŞ AKTÖRÜ
Yok, hayır, kalabalığın azlığı değil de içinde olan bazı isimlerdi canımı yakan. Eren santralinin önüne doğru yürüyüşe geçtiğimizde, “Yöremizde termik santral istemiyoruz, termik cehenneme hayır!” yazılı pankartın ucundan tutanlar arasında bizcileyin biçarelerin yanı sıra Çatalağzı Belediye Başkanı Adnan Akgün ile Muslu Belediye Başkanı Sabahattin Adıyaman da vardı. Yerel yönetimlerin başında bulunan kişilerin böylesi bir karşı çıkışta yer alması, ilk bakışta, olumlu bir şeydi elbette ama kazın ayağı, hiç de öyle değildi… Bu dönem göreve geldiği için mevcut santralleri kucağında bulan Adnan Akgün’ü kenara koyuyorum ancak Sabahattin Adıyaman denen zat, maskeli balonun baş aktörlerinden biri olarak oradaydı... İçimi yakan sızı da bu yüzdendi zaten…
Daha önceleri de belde başkanı, belediye meclis üyesi olarak Muslu siyasetinde aktif olan Adıyaman, 2009 yılından bu yana da belediye başkanı olarak siyasetin beldedeki birincil aktörü olarak görev yapıyor. Göreve başladığı sırada Eren’in 160 MW’lık birinci santrali devreye girmemişti henüz. İkincinin hazırlık çalışmaları yapılırken, üçüncünün adı bile yoktu ortada. 160 MW’lık santrale ek olarak kurulan 1230 MW’lık ikinci santralin ÇED süreci onun zamanında başladı. Hiçbir engele takılmadan temelleri atıldı, kuruldu, üretime geçti. Şu sıralar kurulum çalışmaları süren 1300 MW’lık üçüncü santralin tüm süreçleri de onun başkanlık zamanında gerçekleşti. Bu süreçler içinde yazılı birkaç açıklama dışında en küçük karşı çıkış ortaya koymadığı gibi son derece iyi ilişkiler geliştirdi termikçi şirketle…
EREN’İN KOLAYLAŞTIRICILIK DEPARTMANI
Yetinmedi, sözüm ona kamu yararına pek çok ortak proje yaptı. Neredeyse tüm etkinliklerinin ana sponsorunun o şirket olmasında hiçbir beis görmedi üstelik. Görmediği gibi başkanlık makamını Eren’in kolaylaştırıcılık departmanına çevirdi… Hep ön açtı, zemin hazırladı paragözlere… Megafondan söylediği “Bugüne kadar hep yalnız kaldık, bugün yalnız değiliz, bundan sonra buraya kimse santral yapamaz” sözü de inandırıcılıktan uzaktı. Henüz üçüncü santralin ÇED’i bile onaylanmamışken çok daha kalabalık şekilde gittik kendisine… Uzun bekleyişin ardından makamında heyet olarak görüştük hatta. Gazeteci olarak orada olmadığım için konuşulanları yazmam etik olmaz. Ancak şunu söyleyebilirim ki, kavganın sınırlarında dolaşan, tansiyonu yüksek bir görüşmeydi… Beklenen oldu, sonrasında yaptığımız santral karşıtı eyleme destek vermedi…
Maskeli baloda boy göstermeyi sevenler hep aynı kalıbın insanı galiba… Yine TEMA’cı arkadaşlar çevre mücadelesinin bir şekilde kenarından tutanları yüreklendirmek için bir plaket töreni düzenledi geçtiğimiz günlerde… Tüm iyi niyetleriyle çevre haberlerine yer veren haberciler adına gazeteci örgütlerine de plaket verildi. Termik santralleri öve öve bitiremeyen, “Zonguldak artık kömürünün, çelik sanayisinin yanında, termik santralleri ile anılacaktır. Eren’e tekrar hoş geldin derken, Zonguldak böyle devasa yatırımları her zaman kucaklayacaktır.” diye köşesinde kalem üşüren Derya Akbıyık da, örgüt başkanı sıfatıyla ödül alanlar arasındaydı. Bir parça tutarlılığı olsa, “Size katılmıyorum, santraller kentin geleceğini ışıtıyor. Karşı çıkmak Zonguldak düşmanlığıdır” deyip ödülü reddetmesi gerekiyordu. Yapmadı, şişi de kebabı da yakmayan bir pişkinlikle plaketi kaptı. Ne yapalım, bize de şaşmak kaldı yalnızca. Yeni Türkü, Murathan Mungan’ın dizelerinden yaptığı şarkıda be güzel söylüyor: “Tak etti canıma bu maskeli balo / Bu maskeli balo ve onun sahte yüzleri…”