DOĞU PERİNÇEK: “…Bu savaştan Türk Milleti, zincirlerini parçalayarak, Cumhuriyetini yenileyerek, özgür ve çağdaş toplum kurarak çıkacaktır.”(6 Ağustos 2013 Salı, Aydınlık)

EMEKLİ ORGENERAL İLKER BAŞBUĞ: “..Müebbet cezası benim şahsımda Türk Silahlı Kuvvetlerine verilmiştir.”(10 Ağustos 2013 cumartesi, Aydınlık)

EMEKLİ ORGENERAL HURŞİT TOLON: “..Türk Askerinin başına çuval geçirildiğinde ben Amerika’daydım. Karşı çıktığımız ve gösterdiğimiz tepkinin hesabını soruyorlar.”(10 Ağustos 2013 Cumartesi, Aydınlık)

TEĞMEN MEHMET ALİ ÇELEBİ: “..Bu ceza bizim için madalyadır. Daha görevimiz tamamlanmadı, içeride devam edecek. Düşmanlarımıza karşı savunmamızı geliştirmeye içeride devam edeceğiz.”(7 Ağustos 2013 Çarşamba, Aydınlık)

Hainlerimiz de var, ama kahramanlarımız daha çok.

 

Emperyalizme, gerici ve bölücü işbirlikçilerinin amansız saldırılarına karşın Cumhuriyetimizin direnebiliyor olmasını kahramanlarımıza borçluyuz kuşkusuz.

Tayyip Erdoğan’ın Başdanışmanı Yalçın Akdoğan, “Ergenekon davası, Cumhuriyet tarihinin en büyük hukuki hesaplaşmasıdır” derken, aslında Cumhuriyetimize karşı 75 yıllık rövanş hırsını ve kinini itiraf etmektedir.

Boşuna çaba!!!!

Atatürk gençliği, Büyük Nutku ve Bursa Nutku’nu özümsediğini eylemli olarak kanıtlamıştır!

 

VARDAR OVASI

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç Bursa’da bir bayramlaşmada..

Sanatçı Bayan, Vardar Ovası türküsünü okuyacak.

Bülent Arınç’tan itiraz: “..O türküde rakı geçiyor, başka bir şey söyle.”

Türküde “rakı” sözcüğünün geçiyor olması bahane.

Tepkinin nedeni, türkünün Atatürk’ün sevdiği türkülerden biri olması.

Kaba bir müdahale..

Hoşgörüsüzlük, sanat ve estetik yoksunluğu söz konusu.

Oysa aynı Arınç’ın bu türküyü başka bir tarih ve yerde “o muhteşem parça” olarak nitelendirdiği söyleniyor.

Bilgisizlik mi, riya mı?

Arınç’ın 10.Yıl Marşına karşı, Mehter Marşı’nı tercih ettiğini de biliyoruz.

Acaba Arınç’ın düşünce ve davranışını koşullandıran Başdanışman Yalçın Akdoğan’ın “cumhuriyetle hesaplaşma” güdüsü müdür?!

 

KİMİN ABLASI?

Sibernetiğin, iletişim olanaklarının olağanüstü boyutlara vardığı günümüzde, artık hiçbir şey gizli kalmıyor.

Ergenekon denilen davada, kız kardeşini pazarlayan insanımsının gizli tanık olarak kullanıldığını..

Önce gezi eylemlerine katılan ardından da Başbakan Erdoğan’ın elini öperek özür dileyeni de anında öğrenebiliyoruz.

Gezi eylemine katıldığı için Başbakan’dan özür dileyen kim?

Sanatçı(!) Şafak Sezer.

 

Şafak Sezer Tayyip Erdoğan’a yalanarak bilmem neyini kurtarmış olabilir.

Ama Şafak Sezer Ablasını kaybetti!

Abla Gönül Akpınar dedi ki: “,,Ben bu saatten sonra Şafak Sezer’in değil, Mehmet Ali Alabora’nın, Ethem Sarısülük’ün ablasıyım.”

Abla da ablaymış ha!

Sana helal olsun be abla!

Şafak Sezerler onursuzluğun, kimliksizliğin; Gönül Akpınarlar onurun ve direnişin simgesidirler.

Gönül ablalar gibi milyonlarcasını yetiştirdi bu cumhuriyet!