Muhbir, sokak jargonunda ispiyoncular için kullanılan bir ifade…

Ancak adli literatürde ve mahkeme evraklarında ise muhbir, “ihbarcı” için kullanılır…

Dünkü Halkın Sesi’nin sür manşetinin ardından kömürcü Erdoğan Demir, kendisine ait medya kuruluşunda alelacele bir açıklama yayınlayarak zevahiri kurtarmaya çalışmış…

“Halkın Sesi’nin küçük ortağı” ve “muhbir” ifadeleriyle aklınca beni itibarsızlaştırmaya çalışan Erdoğan Demir, ticari yaşamının en zor günlerini yaşadığı için öfkesini makul görüyorum…

Uzun yıllar kuyruğunu çanak anten gibi dik tutan Demir, bir süredir ortalıklarda görünmüyordu… Ta ki o akşam Madenci Anıtı’nda o müthiş paçalı donuyla sahneye çıkıncaya kadar… Erdoğan Demir’in anlamasını beklemiyorum ama konuya vakıf olmayanların yanlış yorumlamaması için cemaat operasyonu kapsamında tutuklanan Zonguldak eski Emniyet Müdürü Metin Seyfi Sazak ile bugüne kadar bir kez dahi, yüz yüze, telefonla ya da farklı bir iletişim organı ya da üçüncü şahıslar aracılığıyla görüşmedim…

Erdoğan Demir’in Sazak’a muhbirlik yaptığımı iddia ettiği her şeyi ben bu gazetenin sütunlarında zaten yazıyorum… Organizede verdiğim ifademde de çok net kıvırmadan beyan ettim… Erdoğan Demir’i bilmem ama herhalde ortalama zekadaki bir vatandaşın anlayabileceği cümlelerle konuya yeterince açıklık getirmişimdir!     

Erdoğan Demir adı Zonguldak’ta 20 yıl önce peydahlandı… Alacaağzı’nın dağlarında kömür kaçakçılığı yaparak tüylenen Erdoğan Demir ve ailesi 3-5 yıl gibi kısa bir zaman diliminde açıklanması güç bir servetin sahibi oldu… Adından ilk söz ettirdiği yıllarda dönemin etkin gazetesi Adalet Gazetesi ve onun sahibi Muzaffer Akgün’ün gölgesi ve gücünden faydalanarak siyasetçiler üzerinde söz sahibi olmayı başaran Demir, neredeyse bir asırdır kar etmeyen devlet madenlerinin aksine kelimenin tam anlamıyla zaman içerisinde parayı koyacak yer bulamadı…

Demir, en çok da Çatalağzı Termik Santrali’ne verdiği binlerce ton kömür(!) sayesinde kısa zamanda Zonguldak’ın en zengin işadamları arsındaki yerini aldı… O kömürün kalitesi ise hep tartışıldı… Parayla gelen güç Demir ailesini şehirde yeni bir marka haline getirirken, spordan siyasete, medyadan iş dünyasına kadar birçok alanda önlenemez bir tırmanışa sürükledi…

Ticarette inişli çıkışlı bir grafik izleyen Demir Şirketler Grubu, kazandığı milyonlarca lirayı profesyonelce kullanmayı beceremeyince piyasalarda kötü bir şöhretin sahibi oldu… Yapılan operasyon ve sonrasında ÇATES ihalesini almalarına rağmen teminatı yakmaları Demir Grubunu ikinci kez iflasın eşiğine sürükledi…

Hala daha krizi aşabilmek için çaba harcayan Demirler, Sazak’ın tutuklandığı günü ulusal bayram ilan etti… Eğer Sazak gerçektende darbeciyse yasalar önünde adil yargılanarak en ağır cezaya çarptırılmalı… Bu umurumda bile olmaz!

Pekiiii, Erdoğan Demir ve beraberindeki 69 kişiye yapılan operasyon sonrasında başlatılan soruşturma ve açılan dava ne olacak? Aradan geçen 3 yılı aşkın süreye rağmen neden hala tek bir duruşma dahi yapılmadı? Sıradan bir yurttaş yumurta çalsın başına gelmeyen kalmıyor… Erdoğan Demir ve ailesinin sade vatandaştan ayrıcalığı ne? Yasalar önünde herkes eşitse nasıl bir dava ki bu, 3 yıl 4 aydır başlayamadı?

Demokrasi mitinglerinde paçalı donla boy gösteren Erdoğan Demir’in çok değil 3-4 yıl önce Fethullah Gülen’e nasıl methiyeler düzdüğünü belgeleyen gazete kupürünü özellikle bugün manşetten yayınlıyorum… Bakalım  bu güne kadar Gülen Cemaati’nin neredeyse kedisini bile gözaltına alan Emniyet Müdürümüz Sayın Osman Ak, bu gazete haberini  ihbar kabul edip işlem başlatacak mı?

Cemaatin güçlü olduğu yıllarda Gülen’den övgülerle bahseden Demir, FETÖ’ye yaptığı hatırı sayılır maddi yardımları, iş makinesi ve kamyon desteğini kabul ederken “Ben başkaları gibi dönek ya da liboş değilim. Yaptıklarımın sonuna kadar arkasındayım. Bana ihtiyaçları oldukça yardım etmeye devam edeceğim” diyordu…

Zonguldak kamuoyu, şimdi aynı mertliği Sayın Erdoğan Demir’den bekliyor… Şeriatın kestiği parmak acımaz! Bakın ben size hakaret ettiğim için cezaevine girip çıktım… İnanın vicdanınız rahatsa hiç bir şey olmuyor… Yattıkça yatası geliyor insanın!

Sizin ifadenizle ne liboşluğu ne de dönekliği size yakıştıramam!