Bilindiği gibi, Birleşmiş Milletler Teşkilatınca İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 10 Aralık 1948 tarihinde kabul edilmesi dolayısıyla her yıl 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü olarak farkındalık günü olarak kutlanmaktadır.
Yaşamak, hürriyet ve kişi emniyeti her ferdin hakkıdır. Gasp edilen haklarımız için kutlama değil, Mücadele günüdür!!! 

Anayasa, Madde 56):Herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Sağlık hakkı insana beden ve ruh sağlığı içinde yaşama isteme hakkını verir.

Bütün insanlar eşit doğmalılar, anne karnındaki eşitlik doğduklarında da sürmelidir. Ancak öyle olmuyor. En temel hak olan yaşam hakkı bile hemen elinden alınanlar var. 
7 Ekim'den bu yana Filistin Gazze'de ölenlerin sayısının 4.008'i çocuk ve 2.550'si kadın olmak üzere 9.770'e ulaştığı söyleniyor. Gazze'deki kadınlar, çocuklar, siviller için insan hakları yok maalesef.

Ne kadar yoksul olursa olsun, her evde bir televizyon olduğu konusunda hemfikiriz sanırım. Televizyon ve telefon en zorunlu ihtiyaç ve eğlence aracı olarak kabul edildiğinde de hemfikir olmalıyız. Haber alma, haberleşme insan hakkımız. Haber kaynaklarımız çok önemli. Doğru haber üretmeyen, yanlı, menfaat doğrultusunda haber üreten kanalları izliyor isek, yanlış ve gereksiz bilgilerle donanıyoruz. Doğruluk araştırmasında biraz kendimiz çaba sarfetmeliyiz. Etrafımıza eleştirel , inceleyen, araştıran, sorgulayan gözlerle bakmalıyız. Gerçek yaşamla bize yutturulmaya çalışılan yaşam arasındaki farkı mutlaka görmeliyiz.

Bazı TV kanallarında herşey güllük, gülistanlık!
Ekonomik kriz derinleşmesi sonucunda 51.600 bin kişi açlık sınırı 14.025₺ nin altında, 32.150 bin kişi yoksulluk sınırı 45.686,81₺ nin altında olmak üzere toplam 83.750bin  kişi(nüfusun %98) nin aç ve yoksul yaşadığı bir ülkemiz varken:  eğlenceli , bol saygısız eleştirili, güzel geleneklerimize uymayan yemek programları; para dağıtıyor görünen ancak  programa katılma yol parasını yarısmacılardan  esirgeyen yarışma programları; vurmalı, kırmalı diziler; boş sohbetler; insanların acılarından beslenen gündüz kuşağı programları; en kötüsü de alım gücü kalmamış açlık çeken insanlarımıza sunulan iştah kabartan yiyecek ve içecek reklamları.

Duyarsız, vicdansız yayınlar ödül mü aldı yoksa? Meyve, sebze, et, tavuk, balık alamayanlara, tatlı, çikolata, pasta vs. reklamları yapılıyor. 
Çocuklarımız yetersiz beslendiği için biyolojik gelişme ve algılama sorunları ile karşı karşıyadır. Yoksulluktan okula gidemeyen çocuklarımızı teselli edecek reklâm var mıdır?
 "Biri yer biri bakar , kıyamet orda kopar!"
Ülkemizde, kaçakçılık, illegal uyuşturucu ticareti, kara para aklama, rüşvet, gasp, ahlâkî çöküş göstergeleri aşırı artış göstermiş, haksız kazançla zenginleşme insanların gözünü döndürmüş , ahlâk sükut etmiştir. 
Doğru haber yapan , veren ve sorunun çözümüne de yol gösteren TV kanallarını izleyelim.
Önce gereksiz program ve reklamların kaldırılması ile başlayalım işe, onlardan boşalan yerlere ise bilimsel çağdaş  eğitim, kültür ve sanat, turizm programları ile dolduralım . Asla sabır, şükür tavsiye eden insanların beynini donduran programlarla ekranlarımızı kirletmeyelim. 

Ayrıca sosyal medyada pastalı, yemekli kutlama fotoğraflarını paylaşma hastalığımız var. Hata yapıyoruz. Zor durumdaki insanlara işkence edercesine paylaşım yapanlara sesleniyorum. Yazıktır, paylaştıklarınıza ulaşamayanlar var. Kendinize çeki düzen verseniz iyi olur.