Bir “Tokat” yazsısı yazacağım bugün… Yo hayır, “şamar” anlamına gelen tokattan değil, Tokat ilinden söz edeceğim. İzlemişsinizdir mutlaka, her şeyin başı, İstanbul’da düzenlenen “Tokatlılar Buluşuyor” adlı etkinliğe katıldı geçtiğimiz günlerde. Televizyondan izlediğim kadarıyla Sinan Erdem Spor Kompleksi’ndeki buluşma, tam bir AKP mitingi gibiydi. Son derece coşkulu kalabalık,Gülen’den Demirtaş’a kadar herkese demedik laf bırakmayan her şeyin başını, “Bu şarkı burada bitmez, size Türkiye de yetmez”, “Tokat size inanıyor”, “400’ü vereceğiz, yeni Türkiye’yi kuracağız” pankartlarıyla karşıladı. Şu sıralar yaptığım bir çalışma nedeniyle Türkiye İstatistik Kurumu’nun verilerini hatmetmiş olmasam, kanıksamaya başladığımız siyaset cambazlığının bir başka türevi deyip geçerdim belki…

Geçemedim, Tokat’ta yaşanan fecaat üzerinden atlanabilecek gibi değil çünkü… Nasıl mı? Önce bir siyasal belirleme ile başlayayım sözlerime…Son belediye başkanlığı seçimini yüzde elli iki oyla AKP kazandı Tokat’ta… İkinci sırada yüzde otuz dokuz ile MHP geliyor. Solun esamisi bile okunmuyor bu hesaba göre… Bir önceki seçimde, beş milletvekilinin üçü AKP’nin olmuş, biri MHP’ye, diğeriyse CHP’ye gitmiş, sol bir parça varmış yani… İki seçim arasındaki farktan yola çıkıp zaten sağcı bir kent olan Tokat’ta muhafazakarlaşma ve sağcılaşma sürecinin derinleştiği söylenebilir rahatlıkla… “Ne var bunda ülkedeki genel eğilim böyle değil mi zaten?”şeklinde bir soru aklınıza gelebilir…

Gelmesin, TÜİK’in verilerine göre, Tokatlıların dibine kadar sağcılaşıp, Allah’ına kadar muhafazakarlaşırken AKP’lileşmemesi, her şeyin başını elleri patlayıncaya kadar alkışlamaktan vaz geçtim, gördüğü her yerde yuhalaması gerekiyor çünkü. Zira AKP iktidarları boyunca tıpkı Zonguldak gibi tüm göstergeleri altüst olmuş Tokat’ın… En çok göç veren illerin başında geliyor örneğin, nüfusu bizden de hızlı azalıyor. Milli gelirden aldığı pay diğerlerin yanında, tıpkı Zonguldak gibi solda sıfır kalıyor. İşsizlik Türkiye ortalamasının çok üstünde, işgücü eğitim düzeyiyse yerlerde sürünüyor… Durumu değerlendiren aklıselim Tokatlılar,“Böyle giderse Tokat kalmayacak!” çığlığı atıyor…

TEPETAKLAK GİDEN TOKAT

Sayılara boğup yazıyı hepten sıkıcı hale getirmek istemem ama bir örnekle de derdimi anlatmak isterim: 1990’da 719.251 olan nüfus yaşanan onca krize karşın 2000’de 826.027’ye yükselmiş. AKP’nin “ileri demokrasi” yıllarındaysa adeta tepetaklak gitmiş Tokat. 2014 sayımında nüfus 597.290’a düşmüş. Şimdi sormak isterim: Yaşadığı kenti,devri iktidarında yüzde otuza yakın küçülterek kendilerini muhacir eden muktediri elleri patlayıncaya kadar alkışlayan şuursuzluğu hangi sosyolojik terimle tanımlayacağız sizce? Doğup büyüdüğü toprakları babasının, dedesinin mezarlarını bırakarak terk etmek zorunda kalan insanların kendilerine bu zilleti reva gören siyasal hattı kutsamasını hangi akılla açıklayacağız?

“Tokat nere, Zonguldak nere” diye düşünebilirsiniz. Coğrafik yapıya bakıp haklı da sayabilirsiniz kendinizi hatta… Ancak yolları uzak da olsa kaderi ne kadar ortak;toplumsal ilişkileri, davranış şekilleri, çektikleri çile ne kadar da benziyor birbirine… Tıpkı Tokat gibi Zonguldak da celladına aşkla bağlı olan şuursuzluğun başkenti değil mi? Kenti küçülte küçülte, iğne deliğine sığacak hale getiren beyzadeler “büyük devlet adamı” payesiyle onurlandırılarak nerdeyse anıtı dikilmiyor mu bizim kentte de? Her seçimde onlar yenip, her dönemde meclisin kapısı onlara açılıyor mu sonuna kadar? Bencileyin muhaliflerin yüzüne bakan bile olmazken, doğru düzgün cümle kurmaktan aciz kalemşorlarla, onların allayıp pulladığı yıvışık yüzlü siyasetçiler kaderimizi belirlemiyor mu son tahlilde? Bu Tokat’ın Zonguldak gibi daha kaç tokat yemesi lazım aklını başına alması için? 

BERKİN’i RAHAT BIRAKIN

Yaşanan son olaylar üzerine çok şey denebilir, ama ne desek boş, çünkü tıpkı Berkin gibi bu ölenler de gelmeyecek geriye… Aklıma dumura uğratan onlarca siyasal cinayete tanıklık etmiş bir Türkiyeli olarak son olayları da derin bir provokasyon olarak tanımlayıp geçmek isterdim… Ama yapamam… Savcı öldü, Berkin cinayete kurban gitti bir kez daha… Bu kan selini sükunetle karşılamam mümkün değil, insan yanım kanıyor çünkü... Berkin’i öldüren katillerden de, Berkin’i bahane edip cinayet işleyen şebekelerden de, ölümler üzerinden iktidar kavgası yapan siyaset esnafından da inanın nefret ediyorum artık… Ey muktedirler, ey sözüm ona onlarla kavga etmek adına cinayet işleyen IŞİD özentisi seküler çeteler, rahat bırakın Berkin’i… Bu dünyada huzur vermediğiniz ay bakışlım hiç değilse rahat uyusun mezarında…