1985 yılında iki basamaklı sınav ile üniversiteye girebildim.
Meslek lisesinin elektrik bölümünü bitirdim. Yoksulluktan dershaneye hiç gidemedim
Rahmetli İzzet Baysal'ın bursuyla okuyabildim. İlk yıl yurt çıkmadı.
Gariban bir akrabamın 2 odalı ahşap evinde 1 yıl kaldım. Sonra 3 yıl, 800 kişilik uyduruk yurtta 6 kişiyle kaldım. Yurtta yemek verilmiyordu. Sular nadiren akıyordu.
Üsküdar'da aldığım ucuz peynirler yüzünden Paratifo B hastalığına yakalandım. Ölecektim. Haydarpaşa Hastanesi'nde 1 ay kadar yattım.
Sözü uzatmayayım. İş sahası olmayan bölümlere evladınızı asla yollamayın.
Köyden farkı olmayan ilçelerdeki okullar uyutma, oyalama, soyma amaçlıdır.
Üniversitelerde 400 kadar farklı bölüm var. Bunların yarısı ölü, atıl, fasafiso, çağdışı, iş sahası olmayan türde.
Ölü bölümleri tek tek sayarım ama sataşanlar olur. Zincir marketlerde çalışan gençlerin çoğu ölü bölümlerin diplomasına sahip.
Nüfusu 500 binin altındaki illerde bulunan üniversitelerin akademik kadroları çoğunlukla siyasal torpille atanmış, tarikat müridi kişilerden oluşuyor.
Sanayi tesisleri, fabrikaları, kütüphaneleri, temiz çevresi olan illeri tercih ediniz.
AB ve ABD üniversiteleri sadece önde gelen 20 üniversitemizin lisans diplomalarını akredite edip yüksek lisans ve doktora için saygıyla karşılıyor, kabul ediyor...
İş hanlarında, barakalarda, apartmanlarda açılmış sahte üniversitelere boşuna masraf etmeyiniz.
208 üniversitenin yüzde 90'ında nitelikli kütüphane yoktur.
5 yıl KKTC'de çalıştım. Ada'daki üniversitelerin tümünün kütüphanesine gittim. Sadece ikisinde nitelikli kitaplık var idi.
21. yüzyılın gereksinim duyduğu meslekler bellidir...
Evladınızı heba etmeyiniz.