İşte o yazı: Fevkani Köprünün yıkılmasından sonra şehir merkezinde sabah ve akşam saatleri ile halk pazarının açıldığı günlerde yaşanan trafik sıkışıklığına çözüm önermek amacıyla çoğu kişi gibi ben de sosyal medya hesabımdan 29 Nisan 2025 tarihinde bir yazı yayınlamıştım. Yerel basınımız tarafından da yayınlanan bu yazı, “Zonguldak Şehir Merkezinde Trafik Sıkışıklığını Önlemek İçin Üst Geçit Önerisi” adını taşıyordu.
Söz konusu yazıda, şimdiki yapılanların aksine ben üst geçidi yayalar için değil de araçlar için önermiştim. Çünkü yaşanacakları en az herkes kadar ben de görüyordum. Üst geçitleri neden araçlar için önerdiğime gelince; araçlar yayalar gibi yorulmazlar, trafiğe çıkan her motorlu araç üst geçitleri kullanacak özelliktedir, ulaşım kapasiteleri göz önüne alındığında üst geçitten geçmek onlar için yolu uzatmak anlamına gelmez, bu açıdan bakıldığında yakıt sarfiyatları fazla olmaz vb.
Ancak yazının son cümlesini “Eğer araçlar için üst geçitler yapılacaksa da o zaman olay Fevkani Köprüyü yıktığımız için olay “ağa maraba hikâyesi” ne dönecektir” diye belirtmiştim. Aynı yazıda “Bana göre şehir merkezinde trafik sıkışıklığının yaşandığı yerlerde yayalar şu anda olduğu gibi topoğrafya seviyesinde, araçlar ise üst veya alt geçitleri kullanarak karşıdan karşıya geçmeli. Bu çözüm karşıdan karşıya geçmek için yayalar adına en uygun çözümdür. Araç geçişleri için dere ve deniz seviyesinin altından alt geçitleri yapmak geçeceği için hem çok pahalı olacak hem de yapımı uzun zaman alacaktır. O zaman tek mantıklı çözüm araçlar için üst geçitler yapmaktır” diye ifade etmiştim.
Projesi 1953 yılında Mimar Asım Kömürcüoğlu tarafından hazırlan, 1956 yılında hizmete açılan ve şehrin çeperlerindeki yerleşim yerlerinden akan trafiği zemin seviyesinde yer işgal etmeden dağıtan, ayrıca tren yolunun lavuara ve liman kesintisiz olarak ulaşımına izin vere Fevkani Köprüyü büyük bir öngörüsüzlükle yıktık. Köprüyü o zaman planlayan ve hayata geçiren insanlardaki uzak görüşlülük maalesef bugün bizim kuşağımızda yok. Köprünün altı boşaltılsın ve şehrin kenarlarına ulaşan yollar yapılsın, gerekiyorsa güçlendirilsin, ışıklandırılsın vb gerekçelerle yıkılmaması yönünde uyarı yapanlar da, köprü altı esnafının çıkarlarına hizmet ediyorlar diye yaftalandı. Kimler desteklemedi ki; kent yöneticileri, akademisyenler, esnaflar, basın mensupları ve sessiz kalan çoğunluk halkımız.
Geldiğimiz aşamada, Cumhuriyet yönetiminde ilk kurulan kent olmasının, ülkenin enerjide bağımsızlığa ulaşması adına en büyük yatırımların bu bölgeye yapılmasının, ülkeye örnek gösterilecek yaşam merkezlerinin bu kentte kurulmasının hiçbir anlamı yok. Çünkü son olarak her yaştan yayaların ve bağımsız hareket eden engellilerin nasıl kullanacağı düşünülmeden yapılan yaya üst geçitleri gibi bizim adımıza alınan kararlara ve yapılan uygulamalara ses çıkarmayarak giderek bir kasabaya dönüşen kentte yaşamayı hak ediyoruz. Örnek mi istiyorsunuz; kentin geçmişine dair izler barındıran yapıların yıkılması, rant uğruna yapılan ve şehrin kültürel geçmişini yansıtmayan sahil düzenlemesi, kent merkezinde heykel adı altında yapılan ucube vb.
Zonguldak’ın giderek gücünü kaybetmesi, var olan değerlerinde değişikliğe, sosyal yaşamında gerilemeye, kültürel erozyona ve ne yazık ki göz göre göre yozlaşmaya doğru evirilmekte.




