Bayramların klasiğidir iyimser sözcükler.

Herkes ağzında sakız eder, birleştirir ve sevindirir kelamını.

Kimileri felsefeye soyunur, kimileri de hatipliğe.

İyi olan şeyleri yaşamış olmayı umut edelim.

Ama bayramları bazılarına “bayram” yapan, bize özgü klasikleri görmezden mi gelelim.

Yaşarız da, yaşadıklarımızı bazen görmezden gelmez miyiz? Çoğu kez vurdum duymaz mıyız?

Bırakınız toplumsal ve sosyal gelişmelere karşı duyarsızlığımızı, yaşamın içinde müdahil olduğumuz en basit haksızlıklara bile tahammülümüz vardır.

Nasıl olsa bayramdır. Nasıl olsa birileri düzeltir.

Çıkarımlarımız çoğu kez “çıkarımıza” göredir.

Hal böyle olunca at izi it izine karışır.

Oysa yaşam dediğimiz, yaşadığımız şeyler yenilir yutulur cinsten de değildir. Yeriz, içeriz, gezeriz, hizmet alır, fikir yürütürüz.

Kasabı, manavı, pazarcısı, otobüsçüsü, imamı ile daha sıkı fıkı oluruz bayramlarda.

Al gülüm ver gülüm koşuşturması içinde en basit anlamı ile şu şehirde yaşadıklarımıza bir bakın hele.

Bayram öncesinde Zonguldak-İstanbul arası otobüs bileti 38-40 TL arasıdır.

Bayramda ise, gişelerde ve internette fiyatlar bir anda 43-50 TL’ye yükselmiştir.

Bahane hazır: Mazot fiyatları

Bir de pişkin yanıtlar da var: bizim de “bayramımız” bayramlar. Biz de bayramdan bayrama iş yapıyoruz.

Efendim; ek sefermiş, direkt gelecekmiş.

İstanbul’dan 11/10/2013 tarihinde 23.58’de direkt Zonguldak seferi yapacak bir otobüs için 50 TL fahiş fiyat uygulanmıştır. Üstelik otobüs gece İstanbul’dan 02.00’da kalkmış ve yolcular daha garajlarda perişan olmuşlardır.

Efendim; biletleri erken alsaydınız? Değil. Çünkü yamyamlık burada da bitmiyor.

Eşe-dosta ya da müşterisine bilet bulmak için gişeler internet üzerinden koltukları bloke ediyorlar. Haliyle internet fiyatı üzerinden hem bilet bulmanız hem de bilet almanız mümkün olmuyor. Haliyle müşteri, satış gişelerine zorlanarak “nakit” akış sağlanmak amaçlanıyor.

Satış ofislerine gelen müşteriye bir oyun da burada tezgahlanıyor. Nedense  “post” cihazı ya arızalı ya da “kredi kartınız yanıt” vermiyor.

Ve vatandaş elini cebine sokmak zorunda kalıyor. Hem farklı fiyat uygulaması hem de nakit para tezgahı. Hiç kimse de bu vurguna ses çıkarmıyor.

Hadi otobüsçünün bayramı, kasaba, manava ve diğerlerine ne oluyor dersiniz?

Üretici değil belki ama pazarcı sebze ve meyveyi şahlandırıyor bayram sürecinde.

Kasaplar, kilo başı 3-5 TL’ye kıyma çekiyorlar.

Kurban kesen ise, imanla cüzdanı arasında gel-gitlerde. Dolaba daha fazla et atma derdinde

İmam, bağış talebini dile getirmeden secdeye kafasını vurmuyor bayram namazında.

İktidar partisince , Türk Hava Kurumu en ciddi gelir kaynağından yoksun bırakılınca, din simsarları çörekleniyor kurban derileri üzerine.

Hatta borcunu tahsil etmek isteyen BEDAŞ bile, bayramda sıkıyor Zonguldak Belediyesi’nin ümüğünü.Bir de Sülün Osman’ımız eksikti; o da oldu.

Duyarlı insanımız, ODTÜ ağaçlarına musallat olan zavallı yaratığın “bayram mesaisine” veryansın ederken; tarih,  Zonguldaklıya, TTK’nın çalışan kuyusunu pazarlayan Belediye Başkanlarını bile gösterdi bize bu bayramda. TTK uyurken ve fırsat bu fırsatken.

Dememiz o dur ki, çok bayramlar gördük, hep aynı vurgunu yedik.

Bir sonraki bayram değişecek mi?

Belki, demek gelmiyor bile içimizden.

Sadece seyreyle gözüm…