Berkin Elvan önceki gün, 269 gündür yatmakta olduğu ‘Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde başucunda bekleyen meleklerin kollarına kendini bırakarak sonsuzluğa göç etti.

            Berkin Elvan İstanbul ‘Gezi Olayları’nın simge çocuklarından biriydi. 14 yaşındaydı. Olayların sürdüğü saatlerde ekmek almak için sokağa çıkmıştı.  Kimliği belirsiz bir polisin attığı gaz fişeğinin başına isabet etmesi sonucu yaralı olarak hastaneye kaldırılmıştı. 269 gündür direndiği koma halinden çıkamadı, ne yazık ki.

 

O günü şöyle anlatıyor annesi Gülsüm Elvan:Cumartesi gecesi Gezi’ye destek için Okmeydanı’nda yürüyüş vardı. Gazdan ne evde durabiliyoruz, ne dışarıda. Sabaha kadar ayaktaydık, gün doğarken etraf sakinledi. Tanıdık birini bulursam alır kahvaltıya getiririm diye ekmek almak için fırına gitmeye hazırlanıyordum. Berkin, elimdeki 5 lirayı çektiği gibi kapıya fırladı ve 'aneyyy, senin ayağın sakat, bir olay olursa koşamazsın, kaçamazsın, ben gideyim, hem sokakta arkadaş bulursam kahvaltıya getirebilir miyim?' dedi. Tam onu aramaya çıkıyordum ki zil çaldı. 'Berkin kafasından yaralandı, hastaneye götürüldü' dediler. Çıktık, daha biber gazı kokusu ve polisler vardı. 'Berkin ameliyata alındı' dediler. Avukatlar gelip biber gazı kapsülü dediklerinde yıkıldık, bittik. Polisler yolu kapattığından ambulans hiç gelememiş. Oğlumu getirdiklerinde kalbi atmıyormuş.”

Bu suretle ‘Gezi’ eylemlerinde yitirilen canların sayısı 8’e yükseldi. O günlerde öldürülenleri tekrar hatırlayalım. Ali İsmail Korkmaz, Ethem Sarısülük, Abdullah Cömert, Mehmet Ayvalıtaş, Ahmet Atakan, Medeni Yıldırım ve polis memuru Mustafa Sarı. Bedeninden ve ruhundan yaralananlar da cabası.

            Tüm Türkiye diğer ölümlerde olduğu gibi olaya duyarlılık gösteren herkes sokaklara döküldü. Sadece Türkiye değil, dünyanın çeşitli kent merkezlerinde Berkin Elvan’ın ölümü protesto edildi.

Aslında protesto edilen AKP hükümeti, ama ne AKP hükümeti, ne AKP’nin başında bulanan zat, ne de AKP’ye oy veren güruh bunun farkında değil.

AKP hükümeti, başında bulan zat ve onlara biat eden güruh “Benim gibi düşünen bendendir.” felsefesine bağlı olarak, ne Berkin’in ölümüne yönelik ne de kendilerine karşı yürütülen protestolar karşısında bir kez olsun suçluluk duygusuna kapıldığına dair bir belirti vermedi, kamuoyuna karşı.

            Oysa aynı AKP hükümeti üyeleri ve AKP’nin başında bulunan zat, kendi ülke sınırlarında olup biteni görmezden gelerek, sınırlarımızın dışında bir devlette, yani Mısır ülkesinde güvenlik güçlerinin açtığı ateş sonucu öldürülen Esma adlı kız için, sırf kendi siyasi görüşlerine yakın olması nedeniyle günlerce yas tuttu. Başbakan sıfatıyla geçip televizyonlarda gözyaşı döktü. Bu da yetmedi ülkeyi bu ölüm karşısında üzülmeye kışkırttı, üzülmeyenleri kindar bir dille eşletirdi.

              Toplumu ‘onlar-bizler’ şeklinde ikiye bölen bu tür sorumsuz anlayışların tıptaki yeri paranoidliktir. Paranoid kişi görünüşte mantıklılık ve objektiflik ifade eder; ama herhangi bir olay karşısında negatif tavırlarını hemen öne çıkarırlar, saldırgan, inatçı ve sarkastik bir tutum geliştirirler. Bu gibilere göre her zaman diğer insanlar hatalı kendileri doğrudur, sadece kendilerinin olaylar karşısında dürüst, adil ve doğru olduğunu sanırlar. Ve bunu güç kullanarak göstermeye çalışırlar. Yürütmekte oldukları yönetsel sorumluluğun yerine diktatörlüğü geçirdiklerinin farkında bile olamazlar, süreç içerisinde. Üstelik bu rahatsızlığı devlet adına göstermek çok daha tehlike arz eder.

Gelmek istediğim nokta şudur: Eğer bir topluluk veya bir kişi aidiyet duyduğu değer karşısında ders çıkarmayı bilmiyorsa kötülüğün bataklığında boğulmayı hak ediyor demektir. Benim bildiğim, özeleştiri bu bataklığa düşmüş olanın elinde insanlığını kurtarmaya çalışan önemli bir tutamaçtır. Bu tutamaca bırakıp, meseleyi inanç temelinde “günah işleme özgürlüğü”ne havale etmekten daha büyük bir haysiyetsizlik olamaz. İnsan ancak kendinden önce yapılmış hataları görerek ders çıkarır, aynı hatayı kendinde sürekli tekrarlayarak ders çıkarılmaz.

Haftalardır, bu gazetede AKP Kozlu eski belediye başkanı, şimdinin AKP Zonguldak Belediye Başkan Adayı olan zatı eleştiren işlediği suçları ortaya koyan yazı ve haberler yayınlanıyor. Ben bu köşede haftalardır ona ve siyaset camiasına yönelik eleştiri yazıları yazıyorum. Tık yok. Çıkıp kamuoyuna bu suçlarıyla yüzleşmek yerine, hiçbir şey olmamış gibi utanmadan, arlanmadan, sıkılmadan siyasete devam ediyor. Bu tutum, baştan da belirttiğim rahatsızlıkla ilişkili değil de nedir?

Hadi bunu geçtik, kendisinin de evlatları var, çoluk çocuk sahibi, insan biraz olsun vicdanına döner. Günlerdir Zonguldak caddelerinde yapılan “Hırsız var” protestoları karşısında, hiç olmazsa Berkin Elvan’ın annesinin gözyaşları karşısında empatik bir tavır sergileyip kendisine, “Benim ne işim var bu partide?” diyerek vicdanına dönmeye çalışır. Yok. Tüm dünya ayakta, bu zat ve üyesi olduğu partinin tüm fertleri, başlarını kuma gömmüşler, ha gayret siyaseten milleti yalana dolana sararak çıkar sağlama peşinde koşmaya devam ediyorlar. Utanın!..

Mısır’da yapılan zulümlerin hesabını er ya da geç bir Musa çıkar bunun hesabını sorar diyen AKP’liler ve başında bulunan zat ve Zonguldak’ta iz sürenler şunu bilsin ki, Berkin Elvan ve diğer ölen çocuklarımızın ve bu ülke vatandaşlarına karşı estirdiğiniz zulmün hesabını, sizden “bir Musa” değil ama milyonlarca Berkin Elvan er ya da geç soracaktır.