Zonguldak Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası (SMMM), söz konusu tebliğin 3568 sayılı Kanun’a ve hukuk devleti ilkesine açıkça aykırı olduğunu belirterek Zonguldak Defterdarlığı önünde basın açıklaması yaptı.
Açıklamada, Türkiye vergi sisteminin temel amaçlarından birinin adil, şeffaf, izlenebilir ve sürdürülebilir bir mali yapı oluşturmak olduğu vurgulandı. Bu yapının güçlenmesi için basit usule tabi mükelleflerin gerçek usule geçirilmesinin uzun süredir meslek camiası tarafından savunulduğu ve bu yöndeki çalışmaların TÜRMOB tarafından desteklendiği ifade edildi.
Gerçek Usule Geçiş Vurgusu
8 Eylül 2025 tarihli Cumhurbaşkanı Kararı ile büyükşehir belediyesi sınırları içinde bulunan ve nüfusu 30 bini aşan ilçelerde faaliyet gösteren bazı mükelleflerin, 1 Ocak 2026 itibarıyla basit usulden çıkarılarak gerçek usulde vergilendirilmelerine karar verildiği hatırlatıldı. Bu düzenlemenin, belge düzeni, defter tutma ve beyan sisteminin güçlendirilmesi açısından önemli bir adım olduğu kaydedildi.
Ancak 13 Aralık 2025’te yayımlanan 586 Sayılı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile bu mükelleflerin, işletme hesabı esasına göre vergilendirildikleri süre boyunca defterlerinin bağlı oldukları meslek odaları veya birlikler tarafından tutulmasına ve beyannamelerinin bu odalarca gönderilebilmesine izin verilmesinin, atılan olumlu adımları geri götürdüğü ifade edildi.
“Hukuksuz ve Belirsizliklerle Dolu”
Açıklamada, her ne kadar söz konusu düzenlemenin şu aşamada Zonguldak’taki esnaf ve meslek mensuplarını doğrudan etkilemese de, ileride daha olumsuz uygulamaların önünü açabilecek nitelikte olduğu uyarısı yapıldı. Hiçbir hukuki ve teknik gerekçeye dayanmayan bu yetkilendirmenin, ciddi belirsizlikler içerdiği ve kamu yararı taşımadığı vurgulandı.
Kayıt dışılıkla mücadele ve bütçe disiplini ihtiyacının her zamankinden daha önemli olduğuna dikkat çekilen açıklamada, bu tür uygulamaların kayıt dışılığı teşvik edeceği, vergiye gönüllü uyumu azaltacağı ve kamu gelirlerinde kayba yol açacağı belirtildi.
“Muhasebe Mali Müşavirlerin İşidir”
Muhasebe, finansal raporlama ve beyanname süreçlerinin ayrılmaz bir bütün olduğuna dikkat çekilen açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Muhasebe yapmak, mali tabloları hazırlamak, denetlemek, raporlamak ve beyanname vermek dünyanın her yerinde olduğu gibi ülkemizde de mali müşavirlerin işidir. Bu yetkilerin teknik bilgisi olmayan ve oy kaygısıyla hareket edebilecek yapılara verilmesi, mükelleflerin Mali İdare karşısında denetimsiz bırakılması anlamına gelir.”
Meslek odalarında mali müşavir çalıştırılması şartının, düzenlemenin hukuksuzluğunu örtmeye yetmediği de vurgulandı.
Beş Kritik Soru
Basın açıklamasında yetkililere şu sorular yöneltildi:
1. Esnaf odası yöneticileri, hatalı muhasebe kayıtları ve gerçeğe aykırı beyannamelerden tüm mal varlıklarıyla sorumlu olacak mı?
2. Sahte belge düzenleme ve kullanma fiillerinde bu yöneticiler hakkında vergi suçu raporu düzenlenecek mi?
3. On binlerce mükellefin muhasebesi hangi teknik altyapı ve bilgiyle tutulacak? Doğabilecek zararın sorumlusu kim olacak?
4. Muhasebe ücretleri odalar tarafından toplandığında, oluşacak iktisadi işletmeler için kurumlar vergisi beyannamesi istenecek mi?
5. Liyakat ilkesine aykırı bu uygulama hangi bilimsel veya hukuki anlayışla bağdaşmaktadır?
“Geri Çekilmezse Hukuki Mücadele Başlatılacak”
Açıklamanın sonunda, TÜRMOB, odalar ve 135 bin kişilik muhasebe camiası adına söz konusu düzenlemenin yürürlükten kaldırılması talep edildi. Aksi halde her türlü hukuki mücadelenin sürdürüleceği belirtilerek şu mesaj verildi:
“Vergi sisteminde onarılmaz hasarlara yol açacak bu çarpık uygulamaya sessiz kalmayacağız. Mesleki düzeni bozacak girişimlere karşı gerekli tüm tedbirleri alacağımızı kamuoyuna ilan ediyoruz.”





