Çaycuma İlçe Milli Eğitim Müdürü Mehmet Özdemir, başardınız!.. Az buz bir başarı değil bu.   Çaycuma’da benim hatırladığım kadarıyla Muhittin Kılıçaslan (rahmetli) ve  Allah sağlık selamet versin Mahir Tekin’in İlköğretim Müdürlüğü’nden beri, yani 1960’ların hemen başlarından bu yana yapılmayan bir işi başardınız!.. Nereden, nasıl ilham geldiyse  “Yılbaşı kutlamaları”nı yasak ettiniz… Ancak bu yasaklamayı ilçede yapabilecek tek kişi Vali’den izin alarak Kaymakam iken,  siz kendi başınıza bu işi becerdiniz. İl Milli Eğitim Müdürü’nü de aştığınızı mı düşünelim şimdi. “Ünlü olmak” kolay değil elbette.  İşte “ünlü” oldunuz!..
            Sadece ünlü olmakla kalmadınız okullara gönderdiğiniz “genelgeniz” ile ilgili olarak Milli Eğitim Bakanına CHP milletvekili tarafından yazılı soru önergesi verilmiş. Gazeteler de sizi gündemde tutmağa devam ediyor. 
            *****
            Sayın Müdür, diyorsunuz ki; “Öncelikle bilinmelidir ki, milli kültürümüzde, milli ve dini değerlerimizle hiçbir ilgisi olmayan, Hıristiyan batı kültürünün bir geleneği olan yılbaşı kutlamaları çocuklarımızın ve gençlerimizin kendi kültürümüze ve değerlerimize yabancılaşmalarına, yozlaşmaya, başka milletlerin değerlerini benimsemelerine, milli ve manevi değerlerimizden uzaklaşmalarına yol açmaktadır. Ayrıca Türk Milli Eğitiminin Temel Amaç ve Hedefleri ile de bağdaşmamaktadır.”
            Sayın Müdür, Yılbaşı gecelerinde herkes/her aile kendi imkanlarınca bir kutlama yapmağa çalışır. Bunun dinsel ve milli bir tarafı yoktur. Bir takvim değişikliği olan geceyi insanlar aileleri, yakınları ile birlikte geçirmeğe çalışır. Gelecek yıldan beklentiler, umutlar, sevinçler, mutluluklar paylaşılmağa çalışılır. Ama siz, milli kültürümüz”, milli ve dini değerlerimiz” diyerek (ne ilgisi varsa)yılbaşı kutlamasını yasaklama yoluna gidiyorsunuz… Ama bu kavramları da açıklayarak böyle bir uygulamaya girseydiniz daha iyi olurdu. Herkes de  milli kültürümüz”, milli ve dini değerlerimiz” nelerdir -en az sizin bakış açınızla- öğrenirdi.
            “Hıristiyan batı kültürünün bir geleneği olan yılbaşı kutlamaları” diyorsunuz. “Hıristiyan” derken toplumsal yapılanmada “dinsel ayrım” yapmış oluyorsunuz.   Bu dinin mensuplarını öteliyorsunuz. “Milli Eğitim Temel Kanunu Genel Amaç ve Hedefleri, Madde 4 – Eğitim kurumları dil, ırk, cinsiyet ve din ayırımı gözetilmeksizin herkese açıktır. Eğitimde hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.”diyor. Bu konuyu isterseniz yeniden bir düşününüz.
            Sayın Müdür, bu ifadeniz, sizin tarihsel bilgi eksikliği içinde olduğunuzu da gösteriyor. Osmanlı’nın son döneminde Padişahların da, Batı’ya okumak için gönderilen bürokrat ve paşaların da “Yılbaşı kutlamaları”na izin verdiğini, en azından sizin kadar sert bakmadıklarını katılıp, izlediklerini de  öğrenmek zor bir iş değil..Sizin en iyisi Genel Türk Tarihi açısından da bu konuyu incelemenizde fayda olacağını düşünmekteyim.
                Sayın Müdür, düşünelim ki, genelge okullara gitti. Müdürler okudu ve öğretmenlere de bu genelgeyi tebliğ etti. Öğretmen de sınıfta çocuklara bu genelge doğrultusunda, “yılbaşı kutlaması yassak” dedi. Çocuk eve geldi, baktı ki evde her yılbaşında olduğu gibi “kutlama” hazırlığı var. Çocuk gördü ki kendi ailesi, bir-iki yakın akraba ve komşular da; “kendi kültürümüze ve değerlerimize yabancılaşma, yozlaşma, başka milletlerin değerlerini benimseme, milli ve manevi değerlerimizden uzaklaşma” faaliyetleri içindeler!. Sayın Müdür, bu çocuğun yerine kendinizi koyunuz. Ne düşünürsünüz. Söyler misiniz ne yapsın bu çocuk?  Bir ailede ve gencecik beyinlerde yarattığınız olumsuzluğun farkında mısınız?
            *****
                Ayrıca (yılbaşı kutlamasının) “Türk Milli Eğitiminin Temel Amaç ve Hedefleri ile de bağdaşmamaktadır.” demişsiniz. Milli Eğitim Temel Kanunu, Madde 2 – Türk Milli Eğitiminin genel amacı, Türk Milletinin bütün fertlerini, (Değişik: 16/6/1983 - 2842/1 md.) Atatürk inkılap ve ilkelerine ve Anayasada ifadesini bulan Atatürk milliyetçiliğine bağlı; Türk Milletinin milli, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerini benimseyen, koruyan ve geliştiren; ailesini, vatanını, milletini seven ve daima yüceltmeye çalışan, insan haklarına ve Anayasanın başlangıcındaki temel ilkelere dayanan demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devleti olan Türkiye Cumhuriyetine karşı görev ve sorumluluklarını bilen ve bunları davranış haline getirmiş yurttaşlar olarak yetiştirmek;”.
                Biliyorsunuzdur bu bölüm Anayasamızın 2. Maddesindeki ilkeler göz önüne alınarak hazırlanmıştır. Milli Eğitimin birincil görevleri arasında bu “ilkelere uygun yurttaşları yetiştirmek” vardır. Genelgenizi sadece bu maddeyle bir karşılaştırın ve bir de düşünün isterseniz.
                 Sayın Müdür, Genelgenizin ikinci bölümü ise tam bir felaket. Bu son paragraf adeta bir 12 Eylül muhtırası gibi. Öğrencileri geçtik, yasaklama öğrenci velilerini de kapsıyor. Açıkça “yetki gasbı” içindesiniz. Hele “öğrencilerimizin yılbaşı kutlamanın milli ve dini bakımından sakıncaları ile ilgili bilgilendirilmesi” konusu ise kafalarda sorular uyandırıyor. Söyler misiniz “yılbaşı kutlamanın milli ve dini bakımından sakıncaları”  acaba neler oluyor?
            *****
            Sayın Müdür, sadece benim hatırlayabildiğim süre olan 55-60 yıllık bir dönem içinde hiçbir İlk Öğretim Müdürünün, hiçbir İlçe Milli Eğitim Müdürünün aklına gelmeyen, ya da aklına getiremediği “Yılbaşı Kutlamasının yasaklanması” işini bir tek siz akıl ettiniz ve yürürlüğe koydunuz. Genelgeniz  -yoksa fermanınız mı deseydim- “Milli kültür”, “milli ve dini değerler”, “dini bakımdan sakıncalar” gerekçeleri yüklenerek, adeta topluma yeni bir düzen verme amacı da taşıyor sanki..Yalnız size şunu hatırlatmak isterim ki, bu tür   uygulamalar, ayrıştırmalar toplumda derin ayrılıklar, giderek çatışmalar yaratabilir.
            Sayın Müdür, siz de bilirsiniz ki  bütün dünya insanlığını aydınlatma, birleştirme amacı da olan Yüce dinimiz aynı zamanda bir hoşgörü, birlik ve dayanışma anlayışını da içerir. Hele şu günlerde, güvenlik güçlerimizin teröristlere karşı büyük mücadele verdiği bu dönemde ulusal birlik ve dayanışma içinde olmamız gerektiği, her kesimden yurtsever kişinin bu uğurda çaba göstermesinin gerekliliği açıktır. Hele hoşgörü anlayışını da bir tarafa iterek, okul çocuklarını ve ailelerini  “özel yasaklarla”  yönlendirmeğe kalkmak bir Milli Eğitim yöneticisinin işi ve görevi olmamalı. İsterseniz o talihsiz genelgenizi de geri çekmeyi düşünebilirsiniz. Hatırlatalım dedik…