İktidar ile Zaman Gazetesi arasında gelişen çatışma, genel olmaktan çıkarak özele kadar gelişiyor.

AK Parti Devrek İlçe Kongresi’ni takip etmek isteyen gazeteci arkadaşımız Abdullah Karabacak, salonun kapısına gelince AKP Devrek İlçe Yönetim Kurulu Üyesi İsa Bükrü tarafından, “Sen içeri giremezsin, girersen rezil olursun.” gibi bir abuk çıkış sonrasında salonun kapısında Başbakan Yardımcısı, üstelik basından sorumlu Bülent Arınç’a derdini aktarınca, Arınç “Neden almıyorlar bilmiyorum ki.” şeklinde cılız bir söylemde bulunmuş. Bunun üzerine İsa Gök, “İçeri artık kesin girme, daha fazla rezil olursun.” cümlesiyle Abdullah Karabacak kardeşimizin salona girmesini engellemiş, anlayacağınız Basın’a sansür yerelde de gündeme gelmiştir.

Zaman Grubu‘nun Basın’a yapılan saldırılarda geçmiş karnesi pek iç açıcı değildir. AKP destekçisi olmaları şimdi onlara zarar veriyor. Zaman Grubu’ndan tanıdığım, sevdiğim insanlara takılıyorum; Siz Cumhurbaşkanlığı seçiminde mezardan ölüleri çıkarıp oy verelim demediniz mi? Onlar ise, “Tamam dedik, şimdi yanıldığımızı gördük, biz onların samimi Müslüman olduklarına inanmıştık. Şimdi 17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonuna karşı çıkınca kötü olduk. Bu sebeple yolumuz ayrıldı.” diyerek kendilerine savunma alanı buldular.

Yerel ya da yaygın medyada herkes kılıcını çekip ben en yüksekteyim anlayışından vazgeçmelidir. Bakınız AKP, birer ikişer medyayı ele geçiriyor. Önce Sabah Grubu, ardından Karamehmet Grubu şimdi de Zaman ve Doğan Grupları üzerine korkunç bir şekilde gidiliyor. Basın sektöründe yüz binlerce çalışan, evine ekmek götüren basın emekçileri bulunuyor.

Burada asıl sorun; İsa Gök acaba bu yetkiyi kimden alıyor? Bu olayı duyan, bilen basın mensupları acaba neden bir tavır koymamışlar? Bükrü Bey’e şöyle sesleniyorum senin de basına işin düşecek. O zaman Zaman Grubu’nu arayabilirsiniz.
Basın mensupları, beni ısırmayan yılan bin yaşasın mantığı ile hareket edemezler. Yarın aynı tavrı kendilerinin de göreceğini bilmeleri gerekir.
Bakınız, dün sabah Zonguldak Gazeteciler Cemiyeti’ne bir ziyaret yaptık. Derya Akbıyık, “Benim kimseye gebeliğim yok. İlk arayan, geçmiş olsun dileğinde bulanan ben oldum. Abdullah Karabacak’ın KGD üyesi olması ayrıdır. Kendileri sahip çıkmadılar, biz sahip çıktık. Ben açıklamamı yapacağım.”  dedi

Bugün basın mensupları birlik olmaz ise daha ne zaman birlik olacaklar?

ZGC ile KGD arasındaki buzların eriyeceği yok. KGD’nin iktidar partisine yakın hareket eden bir basın kuruluşu olarak böyle üç maymunu oynaması doğal ancak ZGC böyle hareket edemez, çünkü Zonguldak Gazeteciler Cemiyeti’nin ana nüve olarak hareket etmesi gerekir.

Bence Derya Akbıyık açıklama yapacak, KGD yine işi yokuşa sürecektir.