Süheyl Batum, Dilek Akagün Yılmaz, Birgül Ayman Güler, Şevki Kulkuloğlu, Gürkut Acar ve Nur Serter imzalı bildiri, “Uyanış Çağrısı” adıyla yayınlandı.(13 Ağustos 2013 Salı, Aydınlık)

 

Bildiride,“Silivri Mahkemesinin karalarını tanımıyoruz” diyen milletvekilleri, sistemin açık faşizme yöneldiğini, yargılamaların intikam güdüsüyle sürdürüldüğünü, milletvekillerine gözdağı vermek için soruşturmalar açıldığını vurguladılar.

 

İktidar kaynaklı hiçbir tehdide boyun eğmeyeceklerini belirten milletvekillerinin açıklamasının özü şöyle:

“..Bizler, Türk Milletinin milletvekilleri olarak teröristleri tanık diye kabul eden, canileri beraat ettiren, yurtsever aydın ve komutanları ise dayanaksız biçimde mahkum eden Silivri mahkemesinin kararlarını tanımıyoruz. Çünkü, her şeyden önce, mahkumiyet kararları veren mahkemenin kendisi hukuken yok hükmündedir.”

 

İnanıyoruz ki, “Uyanış Çağrısı” bildirisini yayınlayan altı milletvekilinin yanı sıra, Meclis’te onlar gibi düşünen; bu bildiriye imza atacak daha yüzlerce milletvekili vardır.

 

Peki, önemli mi “Uyanış Çağrısı”?

Çağrının önemi şurada ki, Ergenekon davasını “Türkiye’nin bağırsakları temizleniyor” diye niteleyen her soydan ve boydan tekmil sakatatçıların ipliği pazara çıkmıştır.

Sakatatçılarla aynı familyadan olan ‘yetmez ama evet’çiler, kamu vicdanında mahkûm olmuşlardır.

Kimi holding profesörleri ve kimi ‘cemaat aydınlarının’ hangi amaca hizmet ettikleri görülmüştür.

 

Ne diyordu Tayyip Erdoğan’ın Başdanışmanı Yalçın Akdoğan?

“Ergenekon davası, Cumhuriyet tarihinin en büyük hukuki hesaplaşmasıdır.”

“Hukuki” sözcüğünü kaldıralım, zira bu davada olmayan tek şey hukuktur.

Şimdi tekrar okuyalım.

“Ergenekon davası Cumhuriyet tarihinin en büyük hesaplaşmasıdır”

Aslında doğru söylüyor Yalçın Akdoğan.

Ergenekon davası, cumhuriyetçi-aydınlanmacı güçlerle, cumhuriyet karşıtı, karanlık-gerici ortaçağ güçlerinin hesaplaşmasının arenasına dönüşmüştür.

 

“Uyanış Çağrısı” tam da bu nedenle daha bir önemlidir.

Şöyle sonlanmaktadır çağrı: “..Özü ve yönü açığa çıkmış olan bu iktidarın hiçbir tehdidine boyun eğmeyeceğimizi, faşizme geçit vermeyeceğimizi ilan ediyoruz..”

 

Çağrının muhatabı kuşku yok ki, anti-emperyalist, anti-faşist cumhuriyetçi, aydınlanmacı, bağımsızlıkçı, Kemalist, devrimci ve sosyalist, ilerici güçlerdir.

Güç ve eylem birliği her zamankinden daha yaşamsaldır!

Çünkü toplumsal gelişmenin tunç yasasıdır: birlikten kuvvet doğar.