Ne demekse iki lafını kırmak?

Kesin bu bize has bir Türk deyimidir!

Kalp kırmadan sohbet etmek varken…

Nasılsınız, afiyettesinizdir umarım?

“Umarım” diyorum çünkü; siyasetin, ekonominin, sporun böylesine dibe vurduğu bir dönemde mutlu olmayı başarabiliyorsanız şanslısınız!

Zihnen ve bedenen yorgun argın gecenin 11’inde bilgisayarın başına oturunca şeytanı göreceğime çalıyı dolaşayım dedim!

Gelin bugün tadımızı kaçıracak şeyler yerine biraz sizden, biraz bizden konuşalım…

Niye “üçgen” ya da “kare” değil de “köşe”  demişler adına bilmiyorum ama her gün yüzlerce insanın takip etmesine rağmen çoğu zaman bu sütunlarda ziyadesiyle yalnız hissediyorum kendimi…

Kimi zaman da “köşe”ye sıkışmış!

İtiraf etmek gerekirse yerel bir gazetede günlük makale yazmak hiç de göründüğü gibi kolay değil. Dengeleri gözetmek kaygısıyla bilgisayarın başına oturursanız, o köşeyi siz değil çekingeleriniz yazar! Yok eğer düşüncelerinizi özgürce yazıyorsanız, vay halinize…

Birileri altınızdaki kazanın ateşini yakar…

Birileri ateşin altına odun taşır…

Birileri ise daha çabuk yansın diye harlar ateşi!

Kimi de içine sindiremese de bu durumu, bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın ister…

Susa ve seyreder!

İnanın hiç ama hiç kolay değil bu memlekette medyada özgür kalmak… Bir kere kaybettiğiniz mi özgürlüğünüzü… O satın almakla övündüğünüz hanlar, hamamlar, arabalar özgürlüğünüzü geri almaya yetmez!

Bir kere kirlendiniz mi yapışır alnınıza zift gibi...

Zıkkım olası özgürlük yıkansanız da çıkmaz!

Su gibi akar kelimeler…

Nereden yol bulursa oraya gider…

Bizimkisi de o hesap!

Kendi derdimize düşüp, sizi unuttuk yine! Sıcaklar bir taraftan, dünya derdi bir yandan hayat çekilmez bir sabır tespihi bugünlerde… Borç-harç, çek-senet, kredi kartları yüzünden çıldırmak üzereyseniz… Küçük bir hikaye belki sizi kendinize getirir!

Hemen hemen her gün, arkadaşlarımla Liman Arkası mendirekte 10-15 dakika soluklanıyor, bir bardak çay eşliğinde mola veriyorum hayata… İklim bile başka Liman Arkası’nda…

Dostluklar da… Öyle ki, “Liman Arkası Milli Takımı” bile var! Bugün bir kısmı hayatta olmasa da, koca koca adamlar takım kadrosu gibi fotoğraf çektirip asmışlar köfte tezgahının camına… 

Ama Liman Arkası’nda biri var ki… Arabasının tamponuna çarparak tanışsam da, iyi ki tanımışım Osman ağabeyi… Osman Ağabey yıllar önce Soğuksu Pazarı’nda tıpkı sizin benim gibi taşı sıkıp suyunu çıkararak geçimini sağlayan sevilen bir esnaf… İyi de tavla oynuyor… Ama hayatta insana her zaman düşeş gelmiyor… Adına “kader” denirse kader, günün birinde hiç kalkmamak üzere onu tekerlekli sandalyeye hapsediyor… Hiç sitem ederken görmedim ama kim bilir ne zor geçmiştir yıllar… Ama bizim Osman Ağabey, bu önemli sınavı yaşama sevinciyle hayata sımsıkı tutunarak, ikmale kalmadan geçmiş. Eve kapanmak yerine diğer engelli arkadaşlarıyla her gün Liman Arkası’nda… Mendireğin  ihtiyar heyeti, ateşli aşıkları, intihar psikozundakiler ve karnı acıkınca tükürüklü köfte yemeye gelen misafirleri dışında bir de Osman Ağabey ve arkadaşları var Liman Arkası’nda…

Geçenlerde söylediği bir söz aslında ne kadar zengin olduğumuzu hatırlattı bana…

Banka hesapları ve mülkleriyle övünen zavallılar duysun istedim.

Ve bir de yaşama sevincini, yarınlara dair umudunu kaybedenler…

“Mustafa Bey, 20 yıldır Liman Arkası’ndayım. Deniz 2-3 metre ötemizde olmasına rağmen suya ayağımızı bile sokamıyoruz. Belediyeden kayalıklardan denize kadar tekerlekli sandalyenin geçebileceği bir platform yapılmasını istedik ama kimse oralı olmadı. Bunu bir haber yapar mısın?”

Bu sözler sizin için ne anlam ifade eder bilmiyorum… Denize girip yüzmek, yürümek, koşmak, sağlıklı bir nefesle ciğerlerimizi yakan oksijen ve bunca olumsuzluğa rağmen koruduğumuz akıl sağlığımız… Tüm sorunlarınızı çözse, siz ya da sevdiklerinizin serçe parmağı kaç lira eder!

Nasıl olduğunu boş verin… Osman Ağabey’in hayali 15 güne kadar gerçek oluyor. Zonguldaklı engelli dostlarımız 15 -20 güne kadar, Kozlu sahilinde bulunan Miyazaki Parkı’nın hemen arkasındaki küçük sahilde kurulacak platform sayesinde artık denize istedikleri zaman girebilecek…

Dünya ne kadar garip! Bize çok basit görünen işler, birileri için sadece hayal!

Sağlıklı günler…