Organ bağışında bulundum da bu haftaki yazım bu husustadır.

Evet, sevgili organlarım, yıllarca bana hizmet ettiniz, ne zaman bilinmez ama bir gün belki bir başka bedende hizmete devam edeceksiniz. O bakımdan gelin bakayım şöyle dizimin dibine, bir kaç tembihte bulunayım, biraz konuşalım sizinle.

İlk evvela gözlerim, size sesleniyorum. Ola ki, benden sonra başka birinin göz çukurlarına yerleşecek olursanız, edebinizi koruyacaksınız. Bendeki gibi her detaya takılıp, misafir olduğunuz bedeni bunaltmayacaksınız. Çoğu zaman kapanıp, sadece vazifenizi yapacaksınız. Siz görün, anlama işini varsın başka organlar yapsın. Gereksiz işgüzarlığın lüzumu yok. Ağız, burun, kulak nakli hiç duymadığımdan direk aşağıya iniyor akciğerlerime seslenerek devam etmek istiyorum. Fazla işe yarayacağınızı zannetmiyorum. Ama (lakin ben sizi tepe tepe kullandım) şş bi dakka evet biliyorum körük gibisiniz ona bir lafım yok, hemen kabarmayın bi dinleyin, ne diyordum.. Evet.. Velev ki  nakledildiniz, kafesinizin içinde uslu uslu oturacaksınız, bacak bacak üstüne atıp, nikotin isterim diye vır vır etmeyeceksiniz. Ayıptır. Başka yerde sigara içmek yakışık almaz. İkram edilirse bir iki nefes alır, sonra öksürür devamını getirmezsiniz ki, ne pis alıştırmış demesinler benim için.  Hatta gerektiğinde tam zamanlı çalışarak azami seviyede oksijen üretmeli, müşteri memnuniyetine zeval getirmemelisiniz. Karaciğerciğim sana gelince, eğer sen naklolursan başka bedene, bendeki kadar temkinli davranma allasen. Kan yapıcam diye fuzuli fuzuli protein üretip yağ depolama. Bendeyken sana söz geçiremedim, asık ve kara suratlısın diye, biraz da cesaret edemediğimden bir şey demedim, ama olmaz bu kadar yağ protein zart zurt stoklaman hiç hoş değil, hayır stokladın da ne oldu? Senin bu savaş psikolojisinden kurtulman lazım. Stokladıklarını koyacak yer bulamadığımdan ayağımdan kafama kadar nerde boşluk bulsam orda deri altına tıkıştırdım, göze batan şişkinliklerle gezdim hep. Yapma gözünü seveyim, bari orada yapma. Safra keseciğim, benim cici organım sana gelince, tepende hayvan gibi karaciğerimin yükünü taşımana rağmen şimdiye kadar hiç gık etmedin, bi kere of demedin. Minnacık halinde en mütevazı organlarımdan birisin. Minikliğin ve hiç bir arıza çıkarmadığın için şimdiye kadar varlığını pek hissetmedim. Vazifesini şikayet etmeden yapma erdeminle sana tembihleyecek bir şeyim yok. Sen gidecek olursan misafirliğe, aynen devam et koçum benim. Dalak, dalaak şş kime diyorum?  Iııy miskin şey. İnşallah sana ihtiyaç hasıl olmaz da beni utandırmazsın. Soba arkasında uyuyan kedi misali yıllarca midenin arkasında yayıldın yattın, oh sırtını da yasladın kaburgalara, gel keyfim gel. Ola ki, senin naklin gerekirse aman diyim, aniden şişip şişip, bana olduğu gibi yeni sahibini sinirlendirecek kaprislere girme. Baba evindeki gibi nazını çeken olmaz orda bilesin. Hı ne? Alyuvar mı ürettin, tamam da sade bana kadar ürettin. Asıl vazifen embriyo için üretmekti, o işte duvara tosladın kabul et. .. Ayy sus sus, yumruk kadar boyun, pabuç kadar dilin var be. Sen embriyo yaptın da ben alyuvarını mı eksik ettim diyo arkadan arkadan, edepsiz. Üf sus tamam, bir şey demiyorum ne halt edersen et. Nerde kalmıştım, hah tamam, sıradaki tembihlerim midem için gelecek efendim. Gerçi laf aramızda onu görenin gözü korkar, "Bunu alacağıma direk bağlantıyla işimi görürüm, manyak mıyım, doyurmak için 7/24 tıkınmam lazım, varımı yoğumu yir bu.." diyerek, ürker vazgeçer ama yine de bir kaç laf edeyim, alıngandır kendisi çünkü. Öhöm öhöm, Bir takım midesiz insanların tercihi olmayacaksın bu kesin, olur da midesiz yapamam diyen birine nakil gidersen eğer yasal hakkını yani 15 gün mehil iznini kullan. Dur bi düşün. Dakka başı gurlama. Bi piskevitle gün geçirmeyi öğren. Herkes ben gibi nazınla oynamaz, supangle krizlerine kulak asmaz. Ya kendini küçültcen, ya gelip benim yanıma gömülcen ona göre. Dik başlı olduğundan sana diyeceklerim bu kadarla kalacak. Ne? susayım  da işime mi bakayım. Bak sana layık olduğun gibi işkembe diye hitap etmiyor, hala mide diyorum sabrımı taşırma, yersin tepiği ha, geniş ekran. Allaalla ya. Gördüğünüz gibi herkesle anlaşacam demekle olmuyor mirim.  Neyse ben en sempatik organım, pankreasımla devam edeyim bari. Kız pankreşum benim, yamuk yumuk organım napıyosun bakıyım? Sen nakil ediliyor musun acaba, eğer oluyorsa her halükarda sen tam gaz, maltaza lipaza devam edersin, olur biter tamam mı canım benim. Kız gıdıklarım senin o kasislerini ben, şımarık.

Ne kaldı geriye? Böbreklerim. Ama hayır onları veremem çünkü ben böyle sulu zırtlak bir organ görmedim. Ay yerli yersiz gözyaşı dökmelerinden illallah dedim, başkası da demesin, yok yok kalsın onlar. Başka ve var? İncesinden kalınına, 12 parmaklısından tek dişi kalmışına kadar uzayıp giden barsak takımı var bir de ama etik olarak bana pek uygun gelmiyor onlar. Çünkü kokoreç haliyle sevimli gibi gelse de insana,  işlenmemiş ham haliyle pek de iç açıcı değiller. İntikalleri elzem olursa eğer, o esnada muhtemelen ben de kendimde olmayacağımdan, iyice yıkayıp paklayamayacağım onları. Öylece pasaklı pasaklı, el içine sokmak da bana uymaz, rahat edemem, yattığım yerde döner dururum. O bakımdan hiç kusuruma bakmasınlar. Her şey de el aleme verilecek diye bir kural yok. Azıcık da topraktaki börtü böceğe bir şeyler kalsın di mi ama.

Kafatasımın içindeki beyaz büklümlü yumuşak şey, evet evet sana diyorum beyinciğim benim, eğer o gün geldiğinde işe yarar haldeysen, bak sana güveniyorum bilesin. Damarlarımdaki Laz kanı yüzünden, fazla çalışıp duman attırdığın olduğu gibi, olmadık yerlerde de kilitlenip abaküse bile küsmüşlüğün çok oldu, bunu hepimiz biliyoruz. Ama gene iyisin. Pek ihtimal vermiyorum ama o güne kadar bunamamışsan bi süre daha idare edersin. Hep Laz kanına denk gelecek değilsin ya.  Kalbim.. Sana söz geçmiyor biliyorum. Belki bende değildi senin yerin. Vefasızlık edip başkasına da gitmedin. Ne desem boş nasılsa dinlemeyeceksin, o bakımdan eğer sen nasip olursan başka bedene, kafana göre takılırsın artık  "Bana ne" ... Çatlak'dan sevgilerle.