Halk dilinde, 'adam' kelimesi çeşitli anlamlara kullanılır.

'Adam gibi adam.'

'Adamın dibi.'

'Adamın kralı.'

'Ali diye yazılır, adam diye okunur.'

'Keşke bizim de bir adamımız olsa.'

'Adamı olan işinini yürütüyor.'

Bu örnekleri çoğaltmak mümkün.

Peki nedir 'adam' kelimesinin anlamı?

'Adam' insan, insanoğlu anlamını geliyor.

Ayrıca, koca-eş, dişi olmayan insan, erkek, kimse-kişi, iyi yetişmiş değerli kimse, birinin işinde, buyruğu da çalışan kimse, birini ayıran koruyan kimse, insana yakışır tutum ve davranışı olan, güvenilir, iyi huylu kimse gibi değişik anlamlarda da kullanılıyor.

'Adamını bulmak' cümlesinde, 'adam' kelimesi, 'yasal olsun olmasın, bir işi olumlu olarak, çabucak sonuçlandıracak kişi' anlamını taşıyor.

'Tam da adamına çatmışız' cümlesindeki adam kelimesi ise, 'bir işi olumsuz tutumuyla etkileyenleri' anlatmak için kullanılır.

Çok değerli Fenerbahçeli ağabeyim Serdar Özbek, sosyal medya hesabından yaptığı bir paylaşımla, çok değerli dostu Sayın Yusuf Ziya Odabaş'ı eleştirdiğimiz için bizlere gönderme yapmış.

Paylaşımında, Yusuf Ziya Odabaş'la birlikte mutlu anılarını içeren fotoğrafları paylaşarak,'Yusuf Ziya Odabaş diye yazılır adam diye okunur' notunu düşmüş.

Ben de buna istinaden adam kelimesinin bulabildiğim tüm anlamlarını yazdım.

Kendi şahsıma kimsenin adamlığını sorgulamıyorum.

Erkek olan her insanoğlu benim nazarımda adamdır.

Ama iyi adamdır ama kötü adamdır.

Serdar abiyi sayarım, severim.

Çok derdimi dinlemiştir, benimle dertlenmiştir.

Paylaşımına da yorumuna da saygı duyarım.

Vefa Serdar abi için önemlidir.

Vefalı adamdır.

KAYGILANACAK BİR DURUM YOK

Son zamanlarda Halkın Sesi Gazetesi'nde yazdığım haber ve yaptığım yorumlarla ilgili Ereğli'den bir çok önemli isimden, meslektaşımdan ve dostlarımdan arayanlar oldu.

Arayanların çoğu yaptığım haber ve yorumlarla ilgili benim adıma kaygılanmışlar.

Gazetecilik mesleği yapısı gereği can güvenliği riski taşıyan bir meslek. Her gazeteci bu riski bilir ve yaptığı her haberde, her yorumda bu riski göz önünde bulundurarak kaleme alır.

Benim için ksygılanan ve arayarak bu kaygılarını dile getiren tüm dostlarıma hassasiyetlrri için teşekkür ediyorum.

Her ne kadar geçmişte belediye başkanına yumruk atmayı, yüzlerce insanı Ereğli'de sokağa dökmeyi, sendikalarını protesto etmek isteyenlere saldırmayı göze alan bir ekip ve güçle karşı karşıya olsam da bana karşı fiili bir eylem yapacaklarını düşünmüyorum.

Çünkü ben, eleştiri ve yorumlarımı birilerinin çıkarlarını gözeterek yapmıyorum.

Çünkü ben eleştiri ve yorumlarımda insanların haysiyetlerini, onurlarını kırıcı bir dil de kullanmyorum.

Beni Ereğli kamuoyu çok iyi tanır.

Geçmişte Ereğli çıkarları için kimlerle karşı karşıya kaldığımı ve her türlü tehdite rağmen nasıl dik durduğumu da en iyi Ereğlililer bilir.

Onun için kaygılanacak bir durum yok.

Ben her zaman olduğu gibi Ereğli'ye gelmeye devam edeceğim.

Ben her zaman doğru bildiğimi, Ereğli çıkarına yazmaya devam edeceğim.

Tabi yaptığımız haber ve yorumlarda adı geçenlerin bir rahatsızlığı var.

Çünkü Sayın Aşkın Peker, ERDEMİR yönetim Kurulu'na ve OYAK yönetimine karşı bir sorumluluk taşıyor.

Çünkü Yusuf Ziya Odaş Türkiye'nin en büyük ve en köklü sendikalarından olan Türk Metal Sendikası na karşı büyük bir sorumluluğu var.

Çünkü Dr. Eylem Ertuğrul Cumhuriyeti kuran parti olan CHP ve CHP tabanına karşı bir sorumluluğun altına girmiş durumda.

Böylesine büyük sorumluluğu olan insanlar, yaptıkları eylemlere çok dikkat etmeliler.

Böylesine büyük sorumlulukları olan insanlar şeffaf olmak zorunda. Çünkü hiçbir şey gizli kalmaz. Ama buna rağmen şeffaf olmak yerine, kapalı kapılar ardında iş çevirenler,

planlar kuranlar, partileri sivil toplum kuruluşlarını, Erdemir'i kendi planları için dizayn edenler, daha çok rahatsız olurlar.

Benim kişilerle, isimlerle şahsi bir derdim yok.

Ama bu isimler Ereğli hatta ülke için önemli olan kurum ve kuruluşları temsil ediyorsa, bu isimler temsil ettikleri bu önemli kuruluşların imkanlarını, toplumsal değil de bireysel çıkarlar için, bireysel planlar için kullanıyorsa işte o zaman bu isimlerle karşı karşıya gelmeyi göze alırım.

Zaten gazetecilik de bu değil mi?

Gazeteci haber ve yorumlarında kamu yararı gözetmekle yükümlüdür.

Toplumsal çıkarları gözetir.

Biz yıllarca Erdemir'in yatırımlarını, sosyal sorumluluk projelerini, kırdığı üretim rekorlarını haber yaptık.

Biz yıllarca Türk Metal Sendikası'nın toplu iş sözleşmelerinin, kongrelerinin ve emek mücadelesinin haberlerini yaptık.

Hala da yapıyoruz.

Yani mesele Erdemir değil.

Mesele Türk Metal Sendikası değil.

Mesele seçimler ve CHP de değil.

Mesele bu önemli kurumları Ereğli' de temsil edenler ve temsil eden isimlerin kafa kol ilişkileri.

Mesele bu isimlerin, kendi siyasi fantezileri uğruna temsil ettikleri kurumların imkanlarını bireysel olarak kullanmaları ve dizayn etmeleri.

Keşke bu isimler ekmeğini yedikleri Ereğli için, Ereğli'nin kalkınması için güç birliği yapsalar.

Haber ve yorumlarımda adı geçen isimlerin, kurum ve kuruluş temsilcilerinin cevap hakkı bizde saklıdır. İstedikleri zaman bu haklarını koşulsuz kullanabilirler.

Hiç bir kurum ve kişiye karşı kişisel kin, nefret ve önyargı içinde değilim.

Hiç kimsenin de tarafı veya adamı değilim.

İster diyalog yoluyla gelin, ister tehdit ve kaba kuvvetle.

Hepsine açığım.

Ne demiş atalarımız, 'pilavdan dönenin kaşığı kırılsın.'