Dikkat ettiniz mi?

Son birkaç yıldır “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganı hemen her yerde, her eylemde yeri göğü inletiyor.

19 Mayıs 2013 Sıhhiye buluşmasının temel sloganı da aynıydı; Mustafa Kemal’in Askerleriyiz!

 

İşçiler hak arama mücadelesinde..

2B uygulamasından mağdur olan köylüler..

Sendikalar, demokratik kitle örgütleri..

Öğrenciler..ataması yapılmayan öğretmenler..

Yaşadıkları doğanın katledilmesini istemeyenler..

Doktorlar, hemşireler, avukatlar…

Emekli askerler…(doğal olarak)

Futbol takımı taraftarları..

Bilim ve sanat adamları..

Ve Türk Gençliği..

Özetle tüm toplum kesimleri..

İsyanlarını ve demokratik tepkilerini “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganını başa alarak sürdürüyorlar.

 

Halk bu sloganı niçin bu denli benimsedi ve sahiplendi dersiniz?

 

Birincisi, Türk Halkı bundan 86 yıl önce Gazi Mustafa Kemal’in Büyük Nutku’ndaki tanrısal öngörülerin bir-bir gerçekleşiyor olmasının bilincine erişmektedir. Bu öngörüleri içselleştirerek cumhuriyet yıkıcılığına karşı mücadelede eylem kılavuzu yapmaktadır.

Türk Gençliği yalnızca “Büyük Nutku” değil, bundan 80 yıl önce, 1933’de Mustafa Kemal’in “Bursa Nutku”nda verdiği görevleri de eylemli bir biçimde kavradığını göstermektedir.

Türkiye Gençlik Birliği’nin doğuşu bunun kanıtıdır. O nedenle Mustafa Kemal’in askerleriyiz!

 

İkincisi, halkımız Mustafa Kemal’in askeri olmakla NATO’nun askeri olmak arasındaki farkı anlamıştır. Balyoz, Ergenekon gibi kurgusal davalarda yargılanan askerlere sahip çıkmaktadır.

Türk Silahlı Kuvvetleri’ni karalamaya-itibarsızlaştırmaya dönük yargılamaları şiddetle reddetmektedir. O nedenle Mustafa Kemal’in askerleriyiz!

 

Üçüncüsü, Mustafa Kemal’in “Yurtta Barış, Dünyada barış” sloganının yaşamsal önemi günümüz koşullarında halkımız açısından daha bir anlaşılır olmuştur.

Siyasal iktidarın Suriye düşmanlığı, savaş kışkırtıcılığı lanetlenmekte; başta Suriye ile sınırdaş illerimiz olmak üzere tüm Türkiye AKP iktidarının ABD güdümlü politikalarını reddetmektedir. O nedenle Mustafa Kemal’in askerleriyiz.

 

Dördüncüsü, “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran halka Türk Milleti denir” demiş Mustafa Kemal.

Bu tanımlamada ne bir din, ne bir mezhep ne bir dil ve ne de bir ırk ayrımı yoktur.

Kaynaşmış bir topluluk oluşturan Türk Milleti bugün, ABD ve AB emperyalizmi ve işbirlikçi iktidar tarafından dinsel, mezhepsel ve etnik temelde ayrıştırılmak isteniyor.

Oysa Atatürk, tarihsel ve sosyal koşulların kaçınılmazlığı sonucundaki gerçekliği ifade etmiş; “Türkiye Cumhuriyetini kuran halka Türk Milleti denir.” demiş. Türk Milleti bu sosyal ve tarihsel gerçekliği kavradığı içindir ki, “Türk-Kürt kardeştir ABD kalleştir” sloganını da benimsemiştir. O nedenle Mustafa Kemal’in askerleriyiz!

 

Beşincisi ve en önemlisi; Mustafa Kemal birleştiricidir, örgütleyicidir.

Türk Devriminin başarısını belirleyen önemli etmenlerden biri de, Mustafa Kemal’in “kimlerle hangi koşullarda işbirliği yapılabileceğini saptamak iradesi” olduğunu görüyoruz.

Mustafa Kemal Anadolu’da “geniş cephe” örgütlenmesini başarıyla uygulamıştır.

Bundan birkaç ay önce “Milli Merkez” adıyla Ankara Nazım Hikmet Salonu’nda toplanan on binler, Mustafa Kemal’in “geniş cephe” taktiğini ne denli içselleştirdiklerini göstermiştir.

“Birleşe birleşe kazanacağız” sloganı bu iradenin ürünüdür. Hedef milli hükümettir.

Bu nedenle Mustafa Kemal’in askerleriyiz!