Savaşın sunduğu ilk gerçek kaybedeceğinizdir. Kazanmak ise rakibinizin zekâsıyla doğru orantılıdır. Onun düşünemediklerini düşünmek, göremediklerini görmek bir adım öne geçmenizi sağlayabilir. Hayal gücünüzün sınırlarını zorlamanız,  standart hamlelerin bayağılığından sizi kurtarıp tahmin edilebilirliğinizi azaltır. Kurbanınızı her yönüyle etüt edip bütün aşamalarda yapacağı hareketleri öngörmeniz çok önemlidir. Dersinizi iyi çalışmışsanız varsayımlardan öteye geçip kesin doğrulara ulaşabilir, sıra size geldiği zaman ise doğaçlama yapmak yerine plan dâhilinde hareket etmenin sağladığı avantajlardan yararlanabilirsiniz.

Hiçbir mücadele eşit şartlarda başlamaz. Sahip olduklarınızı ve neler yapabileceklerinizi hatırlamalısınız. Üstelik bu farkındalık tahmin ettiğinizden de fazla kazanımlar sağlar. Kendinizi yeniden tanıma noktasında ne kadar açık fikirli olursanız, niteliklerinizi yerinde ve zamanında kullanma konusunda o kadar başarılı olursunuz.   Ciddi bir çarpışmada düşebileceğiniz en büyük hatalardan biri medeniyeti örnek almanızdır. Tabi ki karar vermenizde size yardımcı olacak gösterge rakibinizin size saygı gösterip göstermediğidir.  Uzun zaman içinizde biriktirdiğiniz öfkenize hakim olmanın yararları olabileceği gibi zararları da olabilir.  Oyunu kurallarına göre oynamanın centilmenlik adı altında getirdiği yükümlülükleri görmezden gelmek bazen zorunluluktur. Peki, kazanmaya giden her yol mubah mıdır? Burada devreye etik ve ahlaki sorumluluklar giriyor. Her kötülüğe bir iyilikle karşılık verilmelidir de yazabilirdim. Fakat her kötülüğe kötülükle karşılık vermenin de sağladığı bir takım üstünlükler olduğu da unutulmamalıdır. Bugün 301 canın hesabı sorulacaksa beklenmedik derecede sert ve acımasız davranmalı ve evet kazanmaya giden her yol da böylesine bir amaç için mubah olmalıdır. 

Karşısında kazanması en kolay düşman, nerede ve ne zaman bulabileceğinizi bildiğinizdir. Sağlayacağınız bu istihbarat onu görünür kılar. Sizin yapmanız gereken ise rakibinizin zihninde sürekli olarak hareket edip ayak izlerinizi silmek olacaktır. Bu stratejiniz görünmezlik sağlayıp karşınızda bulunan savunma mekanizmalarını kolaylıkla bertaraf edecek öncelikleri sunar.

Farklılıklarınızı zayıflık sanmak büyük bir algı hatasıdır. Doğrusu, bunu sizin değil düşmanınızın hissetmesidir. Savaş esnasında birkaç yerde kaybediyor olmak ayrıntı da olsa bütünü görememenize sebep olmamalı. Aksine kaybetmek iyidir. Eğer yoksa bile bilerek kaybettiğiniz her küçük muharebe rakibinizin hafızasına kibir olarak işlenir. Bu durumda zayıf olduğunuzu düşünmek için nedenler verdiğiniz zekâ yoksunu düşmanınız işi en kısa sürede bitirmek için tüm kozlarını kullanacaktır. Beklenmedik olmayan aceleyle alınmış bu kararı cezalandırmak, size zaferin kapısını aralar. Zaten kazandığını sanan kurbanınızın aslında son çırpınışlarını izlerken aldığınız haz ise kutlamaların sadece başlangıcıdır. Bu senaryoyu tarih binlerce defa yazdı. Şimdi ise bir yenisine bizler tanıklık ediyoruz.