*

*  *

 

ZAMAN-MEKÂN-DEVLET

Şimdi bu aşamada işte bu üçü birbirine çitişik duruyor. Çok özet çözmeye çalışalım:

1- Duble yolların yapımı sırasında konulmadıysa o kadar miktarı belli patlayıcıyı yolun altına yerleştirebilmek için vakit denilen şeye ihtiyaç var. Makine kullanılmadıysa bu vakit için daha uzun bir süre hesaplanabilir. O KADAR SÜRE İÇİNDE ORADAN HİÇ BİR ARAÇ GEÇMEDİ Mİ? Otobüs seferlerinin uydu yardımıyla izlendiği bir çağda bu güzergâhı kullanan tüm sürücü-görevli personel ve yolcuların hepsi hain ise senin konuşma hakkın zaten bitmiştir.

2- Bile bile kurulan bir tuzaksa o askeri birliği oraya sürme nedeni karanlık kaldı. Daha sonrasında polislerin yolunu bekletenlerin devlet içindeki ayaklarını kim bulacak?

3- Kanlı baskının ardından yapılan açıklamada PKK'ye ait ve ağır silahlarla donatılmış hedeflerin yerle bir edildiği söylendi. Bu hedefler ile içinde ağır silahlar bulunduğu bilgisini devletin öğrendiği zamanların tarihini kimden soracağız?

4- Olay sonrası bilgisi anında kendisine ulaştığı halde maç türbinlerinde oturan Davutoğlu hiç istifini bozmadan niye saatler boyu sırıttı?

5- Anında yardım ve destekte bulunmayarak yaralı askerlerin ölümünü bekleyenler bu davranışlarıyla neyi hesapladılar?

 

  *

*  *

 

SALLAMAYIN!...

Ne yani; şimdi siz sapıttınız diye yurttaşlar Diyarbakır'a Kıbrıs üzerinden mi gidecekler?

Aferin, maşallah... Zaten istenen de buydu.

"Teröre kafa tasçılarının desteği var mıydı?" diye soran olursa bu tavrınızı anlatırız....

 

  *

*  *

 

Dağlıca'daki saldırı ve ölüm haberleri bir çok yerel kaynak tarafından saat 18:00'den itibaren verilmesine rağmen ana akım medya milli maçın bitmesini bekledi. Çünkü maçta Davutoğlu ölen bir askerin çocuğu ile şov yapıyordu!

 

  *

*  *

Burası yeni TÜRKIYE!!!!
Dağlıca' da çatışma 15'te başlamış
Haber ajanslarına 18'de düşmüş
Fakat maç olduğu için servis edilmemiş

Utan Türkiye......

 

  *

*  *

 

:::::::::GÖÇÜKTE KALIP GÜZEL ÖLSÜN...amin:::::::::::::::::::

 

  *

*  *

 

İÇGÜVEYİNDEN HALLİ

Memleket yanıyor. Dört bir yanda silah sesleri, tezgâh tezgâh üzerine kurulmuş, mayına basmadan geçeyim derken mayın kendi geldi. Bir paylaşım nedeniyle ne "TC faşistliği"miz kaldı, ne de ötekiler.

Paylaşım olduğunu söyledik. Yok, başka muhabbetler. Elinde ağır cezası olsa hemen patlatacak davayı. Yer gök Erdoğanlaşmış. Sağdan-soldan fark yapmıyor. Kendisinden olmadığın zaman düşmansın işte. Yarım saate kalmadan bloklayacakmış beni. Adresine baktık, İngiltere filan gibi. Bir dostumuzu yitiririz belki diye düşünüp zamanın gazetelerinden bir yayın gönderdik. Olmadı: "Ben virüslü dosyayı almam" diyor da başka bir şey demiyor. Vakit ömürden gidiyordu ki; onu zahmetten kurtardık. Çektik fişini.

Bu da fıtrat belki ya, büyük kentlerde oturmak, yada Avrupalarda dümen tutmak da rütbeden sayılır mı sizce?

Tamam, eyvallah, halklar kardeş itirazımız da olamaz; bunları söylediğimizde birçok ateşli yetmenin kısa pantolonu yoktu. Onları açmanın yeri bura değil, ama burjuvazinin dümen suyunda uşaklık ettikten sonra "devrimcilik" yapanın gözyaşına bakmak da bizim işimiz değil.

Özetle; halkların kardeşliğini yüceltirken şunun altını çizmek istiyorum. Her taraftan bir yığın hastalıklı unsur var. Bunları o hale getiren elbette sitem ama lütfen biz de fanatik taraftarlar gibi davranmayalım. Her aydınlık insan çevresinde öğretmen sayılsın. Kendi pisliklerinden arınmayan bir toplumun geleceği karanlıktır. Aşiret elemanı gibi davranmakla ne sağcılık, ne de solculuk yapılabilir.

Kendinize iyi bakın. Şu ara her boydan ajan provokatörlerin daha fazla iş başında olduğunu unutmayın.

Hep karanlık yoktur!...

 

  *

*  *

 

SAKIN KANMA

Ey halkım, bunları allayıp-pullayıp kafalarına "AK" takkesi geçirdikten sonra ne oldu?

-Sandın ki "AK günler" geliyor, bunlar haramdan korktukları için çalmazlar, çırpmazlar, işkence etmezler, hırsız kendi evlatları bile olsa adalete teslim ederler, değil mi?

Gördün ki öyle değil. Her biri ANAP'ın ihale mafyalarında türlü cambazlıkları ezberlemiş bu ekibin de sonu göründü artık.

Ama aldanma;

-Aynı bok-püsür güruhunu başka marka adı altında yine kakacaklar sana....

Sermayenin ne vatanı, ne dini, ne hemşerisi ne de kardeşi vardır. Bilal parayı çar-cur edeydi evladı olmadığını da görecektin...

 

  *

*  *

 

NEREDE?

Demek ki, Kâbe de tam Kâbe değil.

Hiç olmadık zaman olanlar İstanbul'da olaydı içkiden fuhuşa her şeyi söylediniz... Böyle değilse bile "Bu defa şeytan hacı taşladı" diyesilerim azdı...

Peki, gerçek Kâbe nerde?

 

  *

*  *

 

AAASLINDA

Sarayın muhtıra filan da vermesi lazım. Ne lan bu, kaçaksa kaçak ama harbiden saray. Haşmet altına sıçiyiir. Bu millet bu kadar fukara mı selamunki..............

 

  *

*  *

 

NASIR

 

Hiç tanımadığım arkadaşlar peşi sıra bana istekte bulunuyorlar. (Bu ara çok yoğun. Yoksa yazmazdım. Örgütlüler sanki. Yağmur sanırsın. Sırada bekleyenler 7-8 oldu şimdilik. İşi kapmışlar bilader)

 

İyi hoş, her birinin tanıdıklarına şöyle bir bakıyorum ama o da mafiş... (mafiş: Arapça_ "yok" demek) Ötekileri de deriz el ayak çekilsin biraz.

 

Elbette bunlar özel şeyler buraya yazılmaması lazım ama bizim tanıdıklar nerede?

 

Hele o varmış gibi görünen ve siyasal yelpazesine takoz olduğumu sanan yalama solcular takımı....

 

Düşmana kızan şerefsizdir, yalama dost nasırdan kötü be........

 

 

  *

*  *

 

YALAN MIYDIN?

Yalan mıydın Erbakan Hoca...

Hasbelkader bir öleceğin tuttu. Evlatların birbirini yedi. Sonuçta Amerikalara göçtüler. Tabi bizim altınlar da suyunu çeki.

Onca musibete kanat gerdin ama hepsi AKP’Lİ çıktı. Mirasçın Numan bile seni iplemedi.

Lan Kıbrıs filan ayaklarında biz beya-beya iplediydik seni ama insan tek anahtar bile bırakmaz mı?

Açar-girerdik. Otellere kestirdin bizi hoca, herkes turist sanıyo....

 

  *

*  *

 

SADECE

 

Biz sadece yaşadığımız çağın iyi ve kötüsüne tanık olduğumuzu resmediyoruz. Başka bir amacımız veya herhangi bir tezgâhta aday adaylığımız yok.

 

Bizden sonra da yapacaklar bunu...

 

İşte söylediklerimizi biraz öyle anlayın, hiç biri size ait değil.

 

Daha da anlaşılmadıysa eğer, MİRASIN SAHİBİ GELİR-ALIR..

 

Canını üzme diyom anlamıyon mu?

 

Hani oğlun da öldükten sonrasını düşünüp biraz da hortla pezevenk....

 

  *

*  *

 

"OKU" MUHABBETİ

Bir de bu var gayet tabi. Ne fiş, ne el kası eğitimi ya; mağaradan bir ses gelmiş okumuş sökmüş fişleri.

E iyi... Peki boşuna mı geliyodu bize o müfettiş dümbükleri?

Geliyodu da beyin özürlü çocuğun niye okumadığını ne amaçla soruyordu ya?

Len ben bunları yazarım bak. G*t laleleri.

Her birinizin ciğerlerini bilmiyor muyum? Biliyorum.

S.tirin gidin hepiniz.

Başta da il müdürünüz.

  *

*  *

 

BABA OCAĞI

Cenazesi Beycuma'ya getirilen polisin öğretmeni benim evimde yaşıyor.

Baba ocağını düşünmek bile istemiyorum...

Silahları susturun....

Emperyalizme alet oluyorsunuz...