Memleketin çivisi değil yalnızca dibi de çıktı iyice… Tek adam keyfi yönetimi için devletin tüm kurum ve kurallarını rafa kaldırdı… Gözümüz aydın, Türkiye, tümüyle bir muz cumhuriyeti artık… Ülkede olan bitene insanın aklı şaşıyor… Erdoğan emrediyor, anında yasa çıkıyor meclisten… O istiyor, üç günde başbakan değişiyor… O kükrüyor, yıllardır uygulanagelen teamül çöpe atılıp bambaşka bir uygulama getiriliyor yerine… O talep ediyor bir yerler yıkılıyor, “yok artık” dedirten işler yapılıyor… Ülkenin ekonomisinden sporuna, mimarisinden siyasetine kadar her şey O’nun tarafından belirleniyor. Bir gün barış ilan ettiği birisiyle, kafası kızdığında savaş ilan ediyor… Her iki durumda da kahraman oluyor nedense… Birkaç cılız sesin dışında, “Akşam niye öyleydi, sabah niye böyle?” diyen de çıkmıyor…

 

Halkın Sesi’nde “The İmam” başlıklı, hayretten insana küçük dilini yutturan haberi okumuşsunuzdur mutlaka… O haberi okuyup da “Ne var bunda?” diyorsanız, bu yazıyı burada bitirebilirsiniz, devamını okumanıza gerek yok çünkü… Okumayanlar içinse kısaca özetleyeyim: Zonguldak Valiliği kamuoyundan sır gibi sakladığı bir proje için, Karakum’da, önce çekekleri, sonra lunapark ve gazino olarak kullanılan yapıları yıktı. Şimdi de aynı mevkide bulunan ve çoğunda vapur acentelerinin görev yaptığı Tır Parkı’ndaki konteynırları kaldırıyor. Bu hummalı faaliyetin sebebi oraya cami yapılacak olmasıymış habere göre… Cumhurbaşkanı Erdoğan seksen bir ilin girişine simge bir cami yapılmasını buyurmuş, Zonguldak için de Tır Parkı’ndaki o yer seçilmiş…

 

BAŞBAKAN İKNA OLDU, İMAMA SÖZ GEÇMEDİ

Haberin buraya kadar olan bölümü olağan karşılanabilir, koskoca cumhurbaşkanı, cami yapılmasını istemiş, devlet de harekete geçmiş sonuçta… Da, kazın ayağı hiç de öyle değil… Erdoğan cami yerlerinin seçimi için Diyanet İşleri Başkanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Başbakanlık yetkililerini ya da kendine doğrudan bağlı danışmanlardan birini değil de Çengelköy Yıldırım Bayezid Cami İmamı Mustafa Demirkan’ı görevlendirmiş… Geçtiğimiz aylarda kente gelen ve aynı zamanda Erdoğan’ın Rizeli hemşerisi olan Demirkan, “O cami buraya yapıla” fetvasını vererek kentten ayrılmış… Kamuoyunun gözleri önünde gerçekleşen, ancak, hiçbir bugüne kadar hiçbir şey açıklama yapılmadan sürdürülen bu hummalı faaliyet tümüyle bu talimat nedeniymiş…

 

Daha ilginç detayları da var haberin… Tır Parkı’nda faaliyet gösteren esnaflar, uzun yıllar Ulaştırma Bakanlığı yaptığı için sektörü çok iyi bilen Binali Yıldırım’a ulaşarak dertlerini anlatmış, yıkımın durdurulması için ikna etmişler hatta… Sonuç, olumsuz elbette… Esnaflar, Cuma günü Başbakanımız Binali Yıldırım, Sayın Valimiz Ali Kaban’ı telefonla arayarak yıkımı bekletmelerini istedi. Ancak pazartesi sabah geldiğimizde polis ve iş makineleri biran öne boşaltmamızı istediler. Başbakanımızı ikna ettik, bir imamı geçemedik” şeklinde konuşmuş Halkın Sesi’ne…  Olaya bakın yahu… Bir camide imamlık yapan bir zatın sözü, Başbakandan daha fazla geçiyor bu ülkede… O imamın cemaatine beş vakit namaz kıldırıp maaş almaktan başka hiçbir hükmü yok devlette oysa…

 

“CAMİNİN ŞEFAATİ SİZE YETER” DİYE SALAVATLAMIŞ

Kişisel olarak ulaştığım bilgilere göre kentin dört bir yanına cami yapma hevesi nedeniyle defalarca eleştirdiğim Vali Ali Kaban da karşıymış Karakum’da cami yapılmasına, ancak emir büyük yerden gelince, boynunu bükmüş… Yakın çevresine “Adım cami düşmanına çıkacak” diye hayıflanıyormuş hatta… Dahası, Tır Parkı esnafı bizzat Demirkan’ı da ziyaret etmiş İstanbul’da… Projede ısrar edilmesi durumunda Zonguldak’ta Ro-Ro taşımacılığının büyük zarar göreceği, kendilerinin de maddi olarak zora düşeceğini dile getirmiş… Ne deseler ikna edemedikleri İmam Demirkan, “Caminin şefaati size yeter” diye salavatlamış esnafları… Kurumları, kuralları olan, yasaları işleyen bir devlette değil de feodalitenin tüm biçimleriyle hüküm sürdüğü bir derebeylikte yaşadığımızı anlatmak için başka ne örneğe gerek var mı daha?

 

İçeriği, mizanpajı, işleyişi, baskı kalitesi, haber dili nedeniyle canımı sıkan Halkın Sesi’ni kutluyorum bu kez… Bu ülkenin nasıl yönetildiğinin belgesi olan haber, büyük bir gazetecilik başarısı bence… Devletin nasıl yönetildiğine dair bir ibret vesikası olarak arşivlenmesi gerekiyor. Yarınki kuşaklara, şu Allah’ın belası günleri anlatabilmenin en değerli belgesini sunuyor ayrıca… Hiç bartısız söylüyorum, tam bir cinnet hali yaşadığımız… Gündüz kendini eleştirenlere ““Sizden öğrenecek değilim” diye kükreyen Erdoğan, akşam boynunu büküp, “Kandırıldım, Allah affetsin” diyerek su yüzüne çıkıveriyor… Tüm kurumlarını baypas edip, köyünde çelik çomak oynadığı bir adamla devleti idare etmeye kalkıyor ardından da… Bunun adına da devlet yönetimi deniyor… Aklıma nasıl mukayyet olacağım bilmem ki?