Fatiha suresi Mekke’de indirilmiştir. İlk tam sûredir ve 7 ayetten oluşur. Kuran’ın özeti niteliğindedir. Fatiha sûresine, başı hamd ile başlamasından dolayı  ‘övgü sûresi’ denmesinin yanında, Ümmü’l Kur’an (Kur’anın anası, özü temeli), Eş-Şifa ( manevi hastalıklara ve inançsızlıklara şifa), Es-salat (namaz, dua), Sûretü’d-dua (Dua ve iltica sûresi), Es seb’u’l-Mesani (tekrarlanan yedili) gibi isimler de verilmiştir. Bu isimlerin hepsi Fatiha sûresinin içeriğine uymaktadır.

Bu isimlerden, ‘seb’u’l mesani’ (tekrarlanan yedili) Hicr sûresinin 87. Ayetinde  şu şekilde geçmektedir; “Biz sana tekrarlanan yediyi (ayeti) ve bütünüyle yüce Kuran’ı verdik”

Fatiha konusunda İmam Râzî; “Fatihanın  yarısı kulun rabbini övmesidir yarısı da Yüce Allah’ın kuluna ikramı ve ihsanıdır. Fatiha namazların her rekatında tekrar edilir.” demiştir.

Sûrenin ayetleri mealen şöyledir; “1-Sevgi ve merhameti sonsuz olan Allah’ın adıyla 2-Bütün övgüler, varlığın yegâne Rabbi Allah içindir. 3-Sevgi ve merhameti sonsuzdur. 4-Hesap gününün sahibidir. 5-Yalnız sana ibadet eder yalnız senden yardım dileriz. 6-Bizi doğruluk ve dürüstlük yolunda yürüt. 7-Sapmışların ve öfkeni çekenlerin değil, nimetlerinle desteklediklerinin yolunda.”

Allah kendisini hem merhametin kaynağı hem de merhamet eden varlık olarak tanıtmaktadır. İslamda Allah’ tan korkularak ona kulluk yapmak değil, Allah insana sevgi ve merhametiyle davrandığı için onu severek kulluk yapmak esastır. Yani İslam dini korku dini değil sevgi dinidir.

Yüce Allah’ın merhameti ile ilgili Kuran’da geçen ayetlerden bazıları şunlardır;  “Allah insanlara çok şefkatlidir, çok merhametlidir”. (Bakara143),  “Rabbimiz merhameti kendisine yazmıştır.”(Enam 54), “Rahmetim her şeyi kuşatmıştır.”(Araf 156), “Biz seni ancak alemlere rahmetimiz gereği gönderdik.” (Enbiya 107), “Allah size merhamet (yardım) ediyor, melekleri de”(Azhab-43)

Allah, kendisini sevgi merhametinin sonsuzluğuyla tanıtmakta, bizden de bu özelliklerini insanlara anlatmamızı beklemektedir.  Sürekli birilerinin tarif ettiği gibi yakan, azarlayan, azap eden, zorla kulluk ettiren, birilerini köle, birilerini efendi kabul eden, para babalarının  yanında olan bir Allah anlayışı islamda yoktur. İslamda, sevgi ve merhameti sonsuz olan, seven sevilmek isteyen, şefkat eden, koruyup kollayan, ödüllendirmede sınır tanımayan, bağışlayan, affetmek için dua isteyen, kendisini Kuran’da tarif ettiği şekilde  bir Allah anlayışı vardır.

Beş vakit namaz kılan bir kişi farz ve nafile namazlarla beraber günde yaklaşık kırk defa Fatiha sûresini okumaktadır. Allah, bu kadar fazla okunmasını istediği, Kuran’ın en küçük özeti niteliğinde olan Fatiha suresi ile çok şeyler anlatmaktadır. Buna bağlı olarak İslam, müntesibinden hamd’ın, alemleri yaratan Allah’a ait olduğu, Onun sevgi ve merhametinin her yeri kuşattığı, hesap gününün sahibi olduğu bilincine  varmasını istemektir.

“Ne yaparsam yapayım  yanıma kâr kalacak, hak hukuk tanımadan insanların emeklerini, alın terlerini, yetimin hakkını, ezileni, yolda kalmışı, mağduru görmezlikten gelip, devletin, milletin  haklarını çalıp (Domuz eti yemek yani  domuz  gibi davranmak) sonra bir toprağa girince bir yolunu bulup kurtarırım, kim bilip, kim hesabı soracak, kaytarırım” deme.

Allah hesap gününün sahibidir. Tüm insanları, ilk yarattığı gibi tekrar diriltecek. Dünyada yapmış olduğun tüm işler de (ibadetler) sorulacak. İşte o gün Allah’tan başkasının yardımı fayda vermeyecektir.

“Biz ancak sana ibadet eder ancak senden yardım dileriz” İbadet kelimesi tüm sami dillerde yapmak, meydana getirmek, ortaya çıkarmak, çalışmak, üretmek anlamlarına gelmektedir. Bu kelime Kuran’ın nazil olduğu yıllarda yaygın olarak kullanılmaktadır.

Babil, Sasani, Mısır, Roma vs. gibi eski ‘kral-tanrı imparatorluklarında “kul köle olmak” anlamında yaygın bir kullanımı vardır. Kral ve İmparatorlar da halka ‘kullarım’ demekteydiler. Eski dünya dinlerinde tanrı yada tanrının oğlu tabirleri kullanılırdı. Kuran da bu tabiri kullanmıştır.  Fakat kavramın içeriğini değiştirerek, eski anlayışa isyan ederek. Dolayısıyla başkalarının putlara, krallara, tapındığı gibi bizler de sana kulluk, kölelik ederiz değildir.

İlkten putlara, krallara, tapınmayı reddederiz. Bu ifade başkaldırı ifadesidir. Bu, tanrı devlet anlayışı kulluk kölelik ilişkileri ile dolu bir dünyaya çölün içerisinden yükselen isyan sesidir. Sahabe her türlü put tapınmasını, krallara  arzı endam edilmesini reddetmişlerdir. Allah’a yönelmişler ve  bu tür bağlardan azad olmuşlardır.

Yine eski dünyada insanlar bir takım putların, kralların vs. önlerinde eğilerek diz çöküyor, zillet içerisinde onlardan yardım diliyor, yalvarıp yakarıyorlardı. Biz ise  “başkasından değil ancak senden yardım dileriz” diyerek kendimize, özümüze döneriz. Allah’tan başkasına, yalvarmak yakarmak, dilenmek, avuç açmak, bize yakışmaz. Biz ancak Allah’tan yardım isteriz. Başkasına yük olmaz, çalıştığımızla geçinir, onurumuzu çiğnetmez, hakkın arzında çalışarak emeğimizle, alın terimizle geçiniriz.

Bu sure ile Allah’A şöyle dua etmekteyiz;“İçerisinde eğrilik bulunmayan yalansız dolansız, fıtratın yolunda (sırat-ı mustagim) yürüt bizi. Biz bu doğru yolda yürümek istiyoruz. Yoldan çıkmışların sapmışların, şaşıranların yolunda olmak istemiyoruz. Nimet verdiklerinin ve desteklediklerinin yoluna yönelişimizi, arayışımızı, çalışıp çabalarımızı sonuçsuz bırakma”

Namazdan  sonra da bu söylediklerimizi hayatımıza uygulamak zorundayız.  Mümin olmak, inancının  bilincinde olmayı, yapılması gerekenleri yapmayı ve çevresine de güven veren insan olmayı gerektirmektedir.  Tabi ki Yüce Allah’ın gösterdiği istikamet doğrultusunda ve Hz. Peygamberin örnekliğinde

 

 

SAĞLIK

TUZU KES SAĞLIĞINI KORU

 

- Yemeğizi pişirirken tuz eklemeyin.
- Restoranda yemeğinizin tuzsuz hazırlanmasını isteyin. Kahvenizi nasıl sade isteyebiliyorsanız, yemeğinizi de tuzsuz isteyin.
- Masadan tuzluğu kaldırın. Lezzet için nane, maydanoz, dereotu, çeşitli baharatlar, kırmızı toz biber kullanın
- Limon ve sirke genelde tuzu pek aratmaz.
- Sucuk, pastırma, salamın tuz içeriği normal ete göre çok fazla , mümkün olduğunca yemeyin.
- Ketçap, mayonez, hardal, soya sosu gibi hazır sos ve bazı baharatların tuzlu olduğu bilin. Hazır sos almayın, kendi sosununu kendiniz yapın.
- Market alışverişlerinizde alacağınız ürünün içeriğine bakmayı alışkanlık haline getirin. Çünkü tuz tadı olmayan pekçok gıda aslında tuz deposu.
- Etiketteki değerin tuz mu, sodyum mu olduğuna dikkat edin. Verilen sodyum değeri ise bunu 2.5 ile çarparak tuz değerini bulabilirsiniz.
- Aynı üründe farklı markaların tuz içerikleri birbirinden çok farklı olabiliyor. Hepsini kontrol edip aynı gıdanın az tuzlu olan tercih edin.
- Sebze ve meyvelerin tuz içeriği düşük olduğundan özellikle tercih edin.
- Atıştırma için cips, kuruyemiş yerine meyve yiyin hergün biraz daha az tuz almaya özen gösterin.

 

 

HİKAYE

 

ZEKİ KÖYLÜ

Fransa kralı 14. Lui en şiddetli kış mevsiminde bile ava çıkınca av eldiveni kullanmazmış. İşte böyle soğuk bir günde iki köylü onun eldiven takmadığını görünce, biri hayretler içinde kalmış ve kralın neden dolayı ellerini korumadığını arkadaşına sormuş.

 O zeki ve zarif köylü de şu cevabı vermiş:

 - İhtiyacı yok ki, kralın elleri daima bizim ceplerimizde!

 

 

GÜNÜN SÖZÜ

İnsana: "Kendini bil!" denilmesi, yalnız gururunu kırmak için değil, değerini de bildirmek içindir. 
                           
                                                                        Cicero