Kuran’da savm, siyam olarak geçer.(2-183,19-26) Bir şeyden vazgeçip, onu bırakmak manasına gelir. Oruç tutmak, belirli zaman aralıklarında, yeme, içme ve cinsel ilişkiyi bırakarak, on bir ay boyunca dağılan duygu ve düşüncelerimizi tekrar toparlamak için cehd etmektir. Sevindirici olarak Müslüman aleminde oruç tutanların sayısı bir hayli fazladır. Ancak işin üzücü tarafı ise bir çok müslümanın neden oruç tuttuğunu bilmemesidir. Sorulduğunda cevap, ‘Allah emrettiği için tutuyorum’ olacaktır. Peki Allah neden emretti, niye ramazanda da başka bir ayda değil, neden oruç da başka bir eylem değil? Cevap yok. Yaptığımız şey her ne olursa olsun amacını, hikmetini bilmeden sürdürmek, eylemlerimizi benimsemeden, içselleştirmeden yapmaya çalışarak veya yaptığımızı zannederek sonunu getirmenin imkansıza yakın olduğunu bilmemiz gerekir. Kuran’daki sevab kavramı da bu manada kullanılır. Yaptığımızın karşılığını görmek, mükafat.(başarı) (3-145,148,195, 18-46, 19-76, 28-80) Kuran ramazan ayında inmeye başlamıştır. (2-185, 44-3, 97-1) Dolayısıyla Ramazanda oruç tutmak, Kuran’ın inmeye başlamasının kutlanmasıdır. Yeme, içme ve cinselliği terk ederek (hem düşüncede hem de bedende temizlenerek) bütün enerjimizle (akıl, duygu) Kuran’ı anlama cehdini göstererek, insanların arasına girmenin adımlarını atmaktır Ramazan. Ramazan aynen namazda (salat) olduğu gibi bir son değil, bir başlangıçtır. Ramazan elde ettiğimiz kazanımları (sevab) diğer aylara da yayma gayretini aldığımız ay olmalıdır. Hikmeti ise takvayı (sorumluluk bilinci) kuşanabilmektir. (2-183) Ramazan ile ilgili tartışılan mevzulara bir göz atacak olursak ; 1- Özellikle son zamanlarda tartışmada şiddetin arttığı bir mevzu olan oruca başlama ve bitirme vakti. Maalesef Kuran’ın ne dediğinden daha çok, şunun bunun ne dediği bizi daha çok ilgilendirdiği için Allah’ın sözlerine bile itimat edemez duruma geldik. Evet, ‘beyaz iplikle (tan yeri aydınlığı) siyah iplik (gecenin karanlığı) birbirinden ayırt edilinceye kadar yiyin için’ (2-187) diyen Allah’ın kelamı bir yanda, türlü türlü saçmalıklarla insanları aldatanlar diğer yanda. 2- Bir diğer tartışma mevzuu da orucu nelerin bozacağı konusudur. Bu mevzuda da Kuran’dan uzak sürüyle safsata mevcut. Yapacağımız şey şu olmalı. Orucu bozan şeyleri üç ana maddede toplamak, 1-Yeme, 2-İçme, 3-Cinsel ilişki. (2-183-187) Bütün sorularımızı bu üç ana maddeye vurarak doğru cevabı bulmalıyız. 3- Size meşhur bir tartışma mevzuu daha. Oruçlu iken bilerek yeme, içme ya da cinsel ilişkiye girmek 2 ay kefareti gerektirir mi? Kuran’da böyle bir kefaret geçmez. Ancak farklı mevzularda yapılması istenen oruç kefaretleri vardır Kuran’da. 1-Haksız yere adam öldürmenin kefaret orucu, (4-82 kesintisiz 2 ay) 2-Yeminin kefareti, (5-89 3 gün) 3-Zıhar kefareti, (karısına sen bana anamın sırtı gibisin diyerek boşamak istemek 58-4 aralıksız 2 ay) 4-Hacda iken kurban kesmeye gücü yetmeyenler için kefaret, (2-196 3 gün hacda 7 gün döndükten sonra olmak üzere toplam 10 gün) 5-İhramlı iken avlanmanın kefareti. (5-95) 4- Son olarak da üzerinde detaylı bir şekilde düşünmemizi gerektiren bir mevzu olan Hz. Meryem’in sukut (sessizlik, konuşmama) orucu adamasıdır. (19-26) Ne ilginçtir ki, yeri geldiğinde sukut etmek de bir oruç çeşidiymiş.

 

HAYATA DAİR ÖĞÜTLER

Kendine, bugün yapmakta olduğun şeyin seni yarın varmak istediğin yere yaklaştırıp yaklaştırmadığını sor...
Başarılı bir evlilik yapmanın çiftçilik gibi olduğunu unutma: her sabah yeniden başlamalısın...
Her türlü mecburi yol değişikliğini yeni şeyler öğrenmek için fırsat diye düşün...
Ailende çocuk doğduğunda o günkü gazeteyi sakla ve on sekizinci doğum gününde ona ver...

Başkalarının ecza dolaplarını, gardıroplarını ya da buzdolaplarını karıştırma...
Senin için önemli olan bir insana kızdığında, ona neden kızdığını anlatan bir mektup yaz, ama postalama...
...
Birkaç kilo verip içine sığabileceğini düşünerek asla bir giysi alma...
Takımının kazanması için tezahüratta bulun, öteki takımın yenilmesi için değil...
Her ay en az bir kere ter ve toz toprak içinde kalacağın bir iş yap...
Değişiklik olsun diye, yatarken çocuğundan sana masal okumasını iste...
...
İnsanları banka hesaplarının büyüklüğüyle değil, kalplerinin büyüklüğüyle ölç...
Ailevi problemlerde, para problemlerinde, ya da saç kesimi konusunda akıl verme...
Hak eden çalışanlarına, şirket için ne kadar önemli olduklarını her fırsatta söyle...
İlk kez tanıştığın insanlara ne iş yaptıklarını sorma onlarla ahbaplığını etiketlerinden bağımsız başlat...
Anne babanı, eşini ve çocuklarını eleştirmek için dayanılmaz bir arzu duyduğunda dilini ısır...
Fırsat ara, güven arama. Limandaki bir tekne güvendedir ama bir süre sonra altı çürümeye başlar...
...
Başucunda kağıt kalem bulundur... Milyarlık fikirler bazen sabaha karşı üçte gelir...
Atak ve cesur ol...

Bir gün geriye dönüp baktığında yaptıklarından çok, yapmadıkların için pişmanlık duyacaksın...                                                                                                H.Jackson

 

                                Bakara süresi  285,286

Elçi, kendi Rabbinden kendisine indirilene iman etti, mü’minler de. Hepsi Allah’a, doğal güçlerine/haberci âyetlerine, kitaplarına ve elçilerine iman ettiler: “Biz Allah’ın elçileri arasında ayırım yapmayız.” Ve “Biz duyduk ve itaat ettik. Rabbimiz! Bağışlamanı dileriz, dönüş ancak Sanadır. Ey Rabbimiz! Eğer terk ettiysek ya da yanıldıysak bizi tutup sorguya çekme! Ey Rabbimiz! Bize bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır sorumluluk/sıkıntıya sokacak şeyler yükleme! Ey Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmeyeceği yükü de yükleme! Ve affet bizi, bağışla bizi, merhamet et bize! Sen bizim yardımcı, yol gösterici, koruyucu yakınımızsın. Ve de kâfirler toplumuna; Senin ilâhlığını, rabliğini bilerek reddeden toplumlara karşı yardım et bize” dediler.

Allah, hiç kimseye gücünün yeteceğinden başka; kapasitesi dışında yük yüklemez. Herkesin kazandığı kendi yararına ve kendi yaptığı zararınadır.