İçimden geldiğince, dahası gözlemleyebildiğimce paylaşıyorum duygularımı düşüncelerimi hanidir bu sütundan. Bu coğrafyanın dokusunu genetiğimize kazıyan kader, içimizde birikenlerin de bir bakıma sorumlusu.
Yaşayarak öğrendiğimiz yaşam yolculuğumuzun en büyük okulu bu kent. Çünkü burada öğreniyoruz hayatı ve burada yani bu coğrafyada deneyimliyoruz eksisiyle artısıyla ayakta kalmayı.
Tek başınıza verdiğiniz mücadelede neler yaşadığınızı ne zorluklarla karşılaştığınızı ancak kendiniz bilebilirsiniz. Ve tek başınıza vermiş olduğunuz mücadele her zaman kutsaldır hele bir de bunu alın teriyle emekle taçlandırmışsanız değmeyin keyfine.
Bu konuda kendimi ayrıcalıklı ve özel hissediyor olmam, tamamen kendi kendimin efendisi olmamla da alakalı sanıyorum.
Bir kadın ve bir anne olarak göstermiş olduğum azmin, göstermiş olduğum dirayetin, bugüne değin sahip olduğum en büyük kazanımım olduğuna inanıyorum. Eserlerimin oluşmasında coğrafi dokumuzun ve birbirine “üvey” oluşumuzun çok büyük etkisi olduğunu düşünüyorum ayrıca.
 Yılgınlık, küstürülerek vazgeçirtmek gibi mazeret doğuran etkileşimlerin hiç birine boyun eğmedim. Çünkü “hak verilmez alınır” bildiğim desturu kendine ilke edinmiş bir emekçiyim ben.
Tabiri caizse tırnaklarımla kazıyarak tüm emeklerimi bu güne değin taçlandırdım.
Bu coğrafya doğup yaşadığım yer ve üretip paylaştığım bir de.
Hayallerine sahip çıkan ve onları önemseyen, büyüten biri olarak, yürüdüğüm yol çok engebelide olsa da başarmaya engel değildi nazarımda, yanılmadım da doğrusu.
Ne arkamda bir koltuk kuvveti desteği, ne de gani gani akçe desteği vardı. Azı karar çoğu zarar öğretisiyle pişirdiğim her çorbama, az çok tuz atan ve sanat dilencisi olarak çaldığım tüm kapılardan tamamı olmasa da beni boş çevirmeyen kurumlara ve elbette dost esnaf arkadaşlarıma sonsuz teşekkürler ediyorum yeri gelmişken.
 En azından başımı öne eğdirmeden bu güne değin yaptığımız işleri kurtardık bir şekilde.
Emeğin başkentinde emeği her zaman kutsadım ve ekmeğinden çalmadım hiçbir yol arkadaşımın.
Bunları neden mi yazıyorum dedim ya sıradan bir vatandaş olan bendeniz HALKIN SESİ olarak ses veriyorum, elbette duyulması dileğimle.
Bu coğrafyada doğmuş büyümüş ve ekmeğini paylaşmış biri olarak yine bu coğrafyaya bir vefa borcu bir güzellik yapmak istedim ve kalıcı olması içinde Bestekâr kimliğimle yola koyuldum.
Emeğin başkentine emeği anlatan bir marş yazdım ve besteledim.
Çok beğeni aldı doğrusu, sağ olsun halkımız teveccüh gösterdi ve ulaşabildiğince sahip çıktı.
Şimdiki serzenişim ise; Bir Mayısta yani tam da işçi ve emeğin bayramında GMİS yeni yönetiminin bu konudaki duyarsızlığına.
Madenci anıtında düzenlenen töreni, Basına ayrılan yerden izledim. Tam anlamıyla katılım şahaneydi doğrusu. Kuş bakışı bir izleme noktasında hemen hemen herkesi gözlemleyebildim. Zonguldak Marşımızın içeriğini ve bir emekçi kadının emeğini görmezden gelen GMİS yeni yönetimine bu konudaki kırgınlığımı ifade ediyorum sadece.
 Marşı kendilerine günler öncesinden ilettiğim gibi kayıt aşamasında da destekleri olmuştu. Kaldı ki benim bu kent için kültür sanat adına ortaya koyduğum işlerde defalarca karınca kararınca desteği olmuştur, haklarını helal etsin madenci kardeşlerim.
Madenci bir babanın kızı olarak Emeğin kutsallığı başım üstüne, emeği koşulsuz kutsayanlardanım.. Ama bir Mayıs gibi emek gününde, günün anlam ve önemi için yapılan konuşmalarda Maden şehrine armağan ettiğim marşımıza bir kelimelik bile vurgu yapılmaması beni sahiden incitti.
 Bu konuda elbette girişimlerde bulundum, daha fazlası elimden gelmedi eksiklik kim bilir belki bendedir. Her zaman söyledim mevkiler makamlar gelip geçişi, aslolan ardınızda kendinizden ne bıraktığınız, nasıl anıldığınız. Biz bu coğrafyanın çocuklarıyız bütün kurumlarıyla biz biziz.
Bu coğrafyanın üreten ve adına yakışır emeğini kutsayan bir kadınıyım, yineliyorum. Benim gibi onlarcası var biliyorum. Kendi yolumun doğruluğundan hiç şüphe etmedim ve inandığım her şey de ipi göğüsledim. Alın teri, emek, kutsaldır ve ona göz kulak olmak zorunludur.
Bu güne değin desteğini vermeyenlerin yanında, siz benim idolümsünüz söylemlerini sıkça duyduğum bu sıralar, umarım yolumdan yürüyenlerin çoğalmasına bir nebze katkı sağlamışımdır, en azından cesaret vermişimdir. Geri dönüşler buna işaret ediyor kesinlikle.
Emeğin başkentinde emekçi bir kadın olarak “Halkın Sesiyle” bu yazıda burada dursun bakalım.
 
ZONGULDAK MARŞI
Emeğin başkenti asil kimliğin
Başını eğme hiç eğme Zonguldak
Acıdan geçermiş özgürlük yolu
Umudunu dökme hiç dökme Zonguldak
 
Koynuna sokulan yılanları ez
Onuruna sahip çık sahip Zonguldak
Dostunu düşmanını çok iyi seç
Sırtını dönme hiç sen de Zonguldak
 
Toprağına kök sal vazgeçme sakın
Cumhuriyet tarihinde bir ilk adın
Taşı ekmek yapan o alın yazın
Değişir bir gün bir gün Zonguldak
 
 
Kılavuzun kendin ol güvenme ele
Yolunu sen çiz sen Zonguldak
Namert göz dikmişse ekmeğine
Başını sen ez sen Zonguldak
 
Kilimli Karadon üzülmez birde
Armutçuk Kozlu senin Zonguldak
Ölüme direnen yiğitlerinle
Zafer senin olsun senin Zonguldak